Zeki Taşkıran

Kadın fıtratı ve siyonizmin eşitlik oyunu-2

Zeki Taşkıran

Değerli kardeşlerim geçen ki yazımızda İstanbul Sözleşmesi, 6284 Sayılı Yasa ve Bunları uygulayan teşkilat ve kişilerle ilgili kısa bilgiler vermiştim. Bugün ise İstanbul sözleşmesinin başta kadın fıtratı olmak üzere insan fıtratına aykırı can alıcı 2 sinsi maddesini anlatmaya çalışacağım.
 

2011 yılında İstanbul’da Türkiye’nin ev sahipliğinde Türkiye Öncülüğünde imzalatılan bu İslam Aile Yapısını yok eden sözleşmenin 4. Maddesinin 3. Bendinde “Taraflar ……. Mağdurların haklarını korumaya yönelik tedbirlerin cinsiyet,toplumsal cinsiyet,ırk,…….,cinsel yönelim….. gibi herhangi bir temele dayalı olarak ayrımcılık yapılmaksızın uygulanmasını temin edeceklerdir.”. Hükmü getirtilmiştir. Sözleşmenin 3. Maddesinde tanımlar başlığı ile sözleşmeye konu kavramları tanımlarken o kadar sinsice davranılmıştır ki “CİNSİYET EŞİTLİĞİ” ve “CİNSEL EĞİLİM” kavramları bu maddenin dışında bırakılmıştır. Sebebini tahmin edersiniz ama ben yine de söyleyeyim: Cinsiyet eşitliği erkek-erkek karşısında, erkek-kadın karşısında , kadın-kadın karşısında eşitliği öngörüyor, Lezbiyen ve Gey’lerin Türk toplumunda meşrulaştırma ve yasalar karşısında davranış ve tutumlarını ve cinsel haklarını yasalaştırmayı gizlice planlamaktadır. Bu yüzden sinsice çıkarılmış maddelerdir sözleşmenin 3 ve 4. Maddeleri. 

Sözleşmenin en sinsi ve en tehlikeli düzenlemesi bu maddelerde gizlenmiştir. Bu madde ile zaten yıllardır sürdürülen çalışmalarla bitirilen ahlak ve maneviyatın devamı olarak erkeklerin erkeklerle ve kadınların kadınlarla her türlü cinsi münasebet ve evliliklerinin önü açılmaya başlanmıştır. Bu sinsi düzenleme ile milletimiz alıştırıla alıştırıla avrupanın ahlakından daha beter bir ahlaksızlığa sürüklenmektedir. İslamdan önceki cahiliye dönemini arattırmayan yaşam ve ahlaksızlıkları ayyuka çıkaracak bu sözleşmeden ülkemizin derhal çekilerek tek taraflı fesih hakkını kullanması gerekmektedir. Avrupa birliği sevdasına bu aziz milletin ahlakı, yaşantısı, ailesi ve kültürü feda edilmemelidir. Sivil toplum örgütlerinin, gazete ve televizyonların bu mücadeleyi vermeleri kendi üzerlerine farzdır. Avrupa Birliğine rağmen, Reise rağmen , AKP’ye rağmen,,,, herkese rağmen bunu yapmak bu devirde bir cihattır. Geleceğimizin teminatı olan gençliğimiz ve cennetin ayakları altında olduğu kadınlarımız yok edilmeye çalışılıyorken buna kayıtsız kalınamaz. Bu sözleşmeyi imzalayanlar bizdendir bir bildikleri vardır denemez. Girilen bu kötü yoldan bir an önce dönülmesi gerekiyor.  
 Rabbimden, Avrupa ve siyonizmden kurtuluş diliyorum…  
 

 

Yazarın Diğer Yazıları