Vahdettin Yiğitcan

Zelzeleye Hazırlıksız Yakalandık!

Vahdettin Yiğitcan

Geçtiğimiz cuma günü bazı işlerim gereği Elazığ'a gitmiştim. 

Aynı günün akşamında Malatya'ya dönüşümü 18.10'da Elazığ'dan kalkan bölgesel trenle yaptım.

Her defasında Eskimalatya İstasyonunda inerdim Bu kez adetimin aksine Malatya merkez istasyonunda inmeye karar verdim.

Şehir merkezine gelmek üzere istasyonda bindiğim otobüs Vilayet binasının arkasındaki caddeden geçerken, sağda bulunan düğün salonundan fırlarcasına çıkan insanların suratlarındaki dehşet ifadesi korkunç bir olayı işaret ediyordu.

Önce düğün salonunda bir olay mı çıktı, zannına kapıldım, otobüsten indiğimizde gerçek anlaşıldı, büyük ve uzun süren güçlü bir deprem anı yaşanıyordu Malatya’da... Her yan insan kaynıyordu...

Eski Belediye binasının önündeki otobüs durağında bekleyen bir polis memuruna depremin nasıl olduğuna dair sorduğum soruya verdiği cevap oldukça ürkütücüydü. Şehirlerarası çalışan otobüs firmalarının bulunduğu binaların üstünden tozlar yükseldiğini ve müthiş bir uğultuyla sallandıklarını söyledi...

Caddenin karşısına geçtiğimde, binaların patlayan duvar sıvalarından kopan beton parçacıkları kaldırımda yürümeyi hayli zorlaştırıyordu.

Eve hızlıca dönmem lazım, ancak ne mümkün, mahşeri bir kalabalık, herkes dışarıda saat 21.30 gibi, Akpınar Trambüs Durağında uzun süren bir bekleyişten sonra gelen bir otobüsle Eskimalatya'ya doğru yola çıktık.

Yola çıktık çıkmasına ama ilerlemek oldukça zor, çünkü trafik felç. Benzin istasyonlarının önü tıklım tıklım otomobillerin yakıt kuyruğu...

Nihayet Eskimalatya'ya geliyorum ama her yan zifiri karanlık, elektrikler kesik...

Hasılı yaşadığımız bu deprem felaketinin bize yeniden hatırlattığı can alıcı gerçekleri,  Prof. Dr. Ergün Yıldırım hem halkı hem de sorumluluk makamındaki yöneticileri uyardığı yazısında özetle şöyle diyor:

"Her deprem bir imtihan; ahlakımızın ve imanımızın imtihanı... 

"Halk bir katım daha fazla olsun, daha ucuz alayım, daha fazla alayım derdinde. Bunun için çalmadığı kapı, görmediği bürokrat ya da meclis üyesi yok. İmar planını şahsi çıkarlarına göre eklemelerle yönlendirmek için bütün yolları deniyor.  

Rant, menfaat, daha fazla para, kısa yoldan zenginleşmek, daha fazla daire sahibi olmak… Bunun için bütün sosyolojimiz bir uzlaşma içinde. Yani toplum ve siyaset, bürokratlar ve memurlar, belediye ve meclisler bir bütün olarak yapılardan elde edilen rantlarda uzlaşma içindeler. Bundan dolayı imar planları ve denetimleri rant temelinde yürüyor."
 

Yazarın Diğer Yazıları