Vahdettin Yiğitcan

Yeryüzünü İfsad Edenler!...

Vahdettin Yiğitcan

Dünya, insanoğlu olarak bizim, doğum ile ölümümüz arasında hayatımızı sürdürdüğümüz biricik yaşam alanımız...

Sadece biz insanoğlunun mu, yaşam alanı bu dünya? 

Ne münasebet, sayısız canlı ve cansız varlığın doğal etkileşim ve iletişimi ile birlikte oluşturdukları toplu ekosistemin hüküm sürdüğü devasa bir yaşamın mekanıdır bu dünya...

Hatta, akıl ötesi boyutlardaki kainatın bağrında milyonlarca yıllık ve minnacık yer küremizdir bu güzelim dünyamız...

Var olduğu günden buyana değişmez kurallarıyla her daim tazelenen dünyamız, "akıl" nimetiyle diğer canlılardan üstün kılınan "insanoğlu"nun olumlu ve olumsuz müdahalelerine maruz kalmaktadır...

Olumlu müdahalelerimiz yeryüzünü güzelleştirirken, olumsuz müdahalelerimiz akıp gitmekte olan yaşam zincirini kopartarak ekosistemi tehdit etmektedir. 

Bugün küresel ölçekte dünyamızın maruz kaldığı tehditler bilim çevrelerini derinden endişelendirmektedir.

Dünya tarımını tek elden kontrol etmek hırsıyla hareket eden ülkeler yerel tohumları ele geçirerek, ürettikleri kısır tohumlarla insanlığı kendilerine bağımlı hale getirme savaşı vermektedirler.

Çeşitli zirai ilaç ve gübrelerle zehirlenen hava, toprak ve su kaynakları telafi edilemez bir biçimde kirletilmektedir...

Yıllarca önce hiçbir değer tanımayan İsrailli sözde bilim adamları "tüysüz tavuk" üretmişlerdi! 

Bu konuda yapılan bir haberi aşağıda aynen aktarıyorum:

"İsrail'de İbrani Üniversitesi tarafından geliştirilen tüysüz tavuklar dünyanın her yerinde tepkilere neden oluyor. İsrailli Profesör Avigdor Cahaner tarafından maliyetleri düşürmeye yönelik geliştirilen tüysüz tavukların fabrikalarda etleri değerlendirilirken tüylerinin yolunması gerekmiyor. Hayvanseverler, bunun doğanın düzenini değiştirmek olduğunu ve kabul edilemeyeceğini ifade ediyorlar."

İnsanoğlunun "akletmeksizin", sırf arzu ve çıkarını gerçekleştirmek için frensiz ve kontrolsüz hareketi en olmayacak yerlere savuruyor kendisini... 

İsrail, "tüysüz tavuk" üretimi nedeniyle hayvan severler tarafından "doğanın düzenini değiştirmekle" suçlanıyor...

Ve bu konuda hayvan severler yerden göğe haklılar...

Akıl nimetiyle sorumluluk mertebesine yükseltilmiş insanoğlu "aklıyla" neler yapabileceğini ortaya koyduğu gibi "aklını kullanmayınca"da ne hallere düşeceğini aleme ayan beyan gösteriyor...

Doğada insan dışında hiçbir canlı, dışarıdan bir müdahale olmadıkça fıtratının aksine bir yaşam biçimi sergileyemez...

Bizim coğrafyamız için, ilkbahar-yaz, sonbahar-kış tabiatın mevsimsel döngüsü...

Ancak bir farkla, mevsimler üzerinde küresel ısınma, sera gazı oluşumu, atmosferde biriken çeşitli gazlar değişimlere neden olabiliyor. Mevsimlerin değişimlerine bağlı olan canlılar üzerindeki olumsuz etkilenmeler, doğaya insan müdahalelerinin bir sonucu olarak karşımıza çıkıyor...Sanayi atıkları, egzoz gazları, nükleer reaktörler, termik santraller, tarımsal ilaç ve zehirler.gibi...

Her türlü kirlilik dünyadaki canlı hayatını tehdit ediyor...

İnsan sosyal bir canlı. Tüm canlılar gibi canlılığını sürdürmek fıtratıyla yaratılmış...

Ve insanoğlu canlılar içerisinde "eşref-i mahlukat" olduğu gibi, "esfel-i safilin" zilletine inebilme yeteneğine de sahip bir yaratık...

Fazla uzatmadan sözü Ankara Barosu'na getirmek istiyorum... 

"Ankara Barosu"nun, LGBTİ adı altında örgütlenmiş, dünyadaki "ekosistem"in işleyişine aykırı "hayat süren" bir topluluğun avukatlığına soyunmuş olmasını akılla izah edebilmek mümkün değil!...

Ne demiştik:

İsrail, "tüysüz tavuk" üretimi nedeniyle hayvan severler tarafından "doğanın düzenini değiştirmekle" suçlanıyor...

Bizim Ankara Barosu'nun, dünyadaki "ekosistem"in işleyişine aykırı "hayat süren" ve "doğanın düzenini değiştirmekle" maruf bir topluluğun avukatlığına soyunmuş olmasını  "yeryüzünü ifsad" hareketi olarak değerlendiriyorum...
 

Yazarın Diğer Yazıları