Vahdettin Yiğitcan

VALİ KABAN 'İNÖNÜ ve ÖZAL'I HAYIRLA YAD EDELİM'

Vahdettin Yiğitcan

Önceki gün İnönü Üniversitesi'ne ait bir arazi üzerinde ölümünün 25.yılı münasebetiyle Turgut Özal Hatıra Ormanı düzenlenmesi çerçevesinde 700 adet fidan toprakla buluşturuldu.

Merhum Turgut Özal'ın hatırasının yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılması bakımından orman oluşturulması eylemi muhteşem anlamlı... Emeği geçenlere selam olsun...

Fidan dikim törenine katılan Malatya Valisi Ali Kaban'ın konuşmasını takdirle karşıladığımı sizlerle paylaşmak istedim...

Sayın vali o konuşmasında, ülkemizin kuruluşu sırasında ve sonrasında etkin görevlerde bulunan İsmet İnönü'yü ve merhum Cumhurbaşkanımız Turgut Özal'ı tarihi misyonlarıyla değerlendirdi...

Konuya, günümüzün siyasi tartışmalar girdabına kapılmadan, suhuletle yaklaşalım...

Tarihi perspektifi dikkatlerden uzak tutmadan, tablonun tamamını görmeye çalışalım... 

Her iki hemşehrimiz de nihayetinde beşer yanlarıyla hata ile malüller...

Kimler yanılmıyor ki!... Kimsenin kuşkusu olmasın...

Nihai anlamda iki hemşehrimizin ülkemize hizmetlerini nesnel sonuçlarıyla, tarih kaydedecektir...

Bugün bize düşen en asli ve asil tavır, sukûnetle tarihimizi okumak ve anlamaya çalışmaktır...

Ve zaman, aslolan hükmünü verecektir. Acele etmenin anlamı yok...

Vali Ali Kaban fidan dikme töreninde yaptığı kayda değer konuşmasında, mealen: "Cumhuriyet tarihimiz, önce kurduğumuz devletlere göre genç ve çok yenidir. Henüz bir yüzyıl bile olmadı, yakın tarihimiz içerisinde yetişmiş Cumhurbaşkanlarımızın ikisi bu toprakların evladıdır. Bu anlamda da ülkede iki Cumhurbaşkanı yetiştirmiş başka bir vilayet yok. Ayrıca merhum İnönü ülkeyi kuran iradenin, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran iradenin, devletin devamlılığı anlamında Cumhuriyet rejimini kuran iradenin en önemli 2. ismiydi diğer deyişle 2. adamdı Şevket Süreyya'nın o 3 ciltlik kitabına konu olduğu şekliyle ikinci adamdı. Çok büyük görevleri oldu ülkenin ilk döneminde. İşte o dönemde ne kadar büyük bir görev ifa edildiyse merhum tarafından aynı şekilde özellikle 80’den sonra Türkiye yeniden yapılandırılırken merhum Özal'da hiç küçümsenmeyecek çok önemli bir vazife ifa etti. Bu iki mühim insanı da hayırla yâd etmemiz gerekiyor. Tabi rahmetlik İnönü'nün anıldığı bir törenimiz vardı fakat merhum Özal'ın böyle anıldığı bir tören yoktu. Onu bu sene ilk kez başlatalım istedik. Çünkü bunlar hakikaten zor yetişen değerler, öyle her köşe başında filan rastlayabildiğiniz insanlar değil. Çok nitelikli insanlar, her yönden çok iyi yetişmiş insanlar. Unutmayın ki merhum İnönü Osmanlı'nın paşasıdır yani.  Osmanlı paşası demek çok büyük bir değere haizdir. Enderun’dan yetişmedir. Aynı şekilde merhum Özal'da bu anlamda bu ülkenin yetiştirdiği en büyük bürokratlardandır. Ki o büyük, derin bürokrasi bilgisi ve ilişkileri hürmetine bu memlekete çok güzel şeyler bıraktılar. Biz bunu İnşallah bu sene yapmadık ama merhum İnönü'nün anılması münasebetiyle de özellikle ağaç dikelim ruhlarını şad edelim, onları hayırla yâd edelim. Bunlar, bu büyük devlete hizmet etmiş büyük insanlardır."dedi...

Teşekkürler sayın vali, Ali Kaban...

SANCAKTAR MEZARLIĞININ HÂLİ REZALET

Ne kadar müteessirim bilemezsiniz...

Geçen hafta "Adana Treninde 'Ahmet Çakır' Kavgası" başlığıyla yazdığım yazıda Darendeli bir hemşehrimi azarlarcasına "yalan" söylemekle itham etmiştim...

Konuyu bilmeyenler için özetleyeyim:

Efendim bildiğiniz üzere Malatya'nın en eski tarihi mezarlığı, "Sancaktar Mezarlığı". Halk arasında Çingenlik diye de anılır...

Mezarlıklar, ölülerden ziyade dirilerin hayat tasavvurları ve kültürel birikimlerinin gözlemlenebileceği açık hava sergi alanları gibi bir işlev görür...

Temizliği, tertip ve düzeni, ağaçlandırılması, bitki ve çiçek çeşitliliği bir insicamı yansıtır...

Mezarlık denilince, ziyaretçisine evvelâ sukûnet ve huzur veren, insanın ancak iç sesini dinleyeceği sessizlik adası akla gelmelidir.

On yıllardır ihmal edilen ve uyuşturucuların mekânı haline gelen Sancaktar Mezarlığı sağ olsun Ahmet Çakır yönetimindeki Malatya Büyükşehir Belediyesi'nin başlattığı onarım ve düzenleme projesiyle mezbelelikten kurtarıldı...

Daha doğrusu en azından ben kurtarıldığını düşünenlerden biriydim.

Çünkü onarım ve düzenlenme sonrası basında boy boy fotoğraflar yayımlandı ve "Sancaktar Mezarlığı Sil Baştan" başlıkları atılarak kamuoyuna duyurulmuştu... Ve ben de haliyle inanmıştım...

Meğerse kazın ayağı öyle değilmiş...

Onarılan kısım sadece bir caddeden ibaretmiş...

Ara sokak ve yan duvarların önemli kısmı yarım bırakılarak tam bir çirkinlik projesi çıkmış ortaya...

İlgili yazımın yayınlandığı gün beni arayan ve mezarlığı bilen birçok okuyucum durumu aynen zikrettiğim gibi naklettiler...

Bir de kendi gözlerimle göreyim dedim ve gittim...

Yollara, yol demeye şahit ister, duvarlar -Büyükşehir Amblemli- yarım bırakılmış...

Çoğu duvarın demir korkuluğu yok... Eski duvarlar yan yatmış durumda...

Mezarlığın içi tam bir felaket... Tek bir fidan, bir bitki. Bir kök çiçek ekilmemiş... Hudaî nabit otlar sarmış her yeri...

Mezar taşlarının yıllar içerisinde doğal hava şartları sonucu gelişigüzel savrulmuşluğu yürümeyi imkânsız kılıyor...    

Ben bu tablo karşısında yine iyi niyetimi muhafaza ederek Sayın Ahmet Çakır'ı doğrudan sorumlu tutmuyorum...

Bu projenin yürütülmesi ve takibinden sorumlu mühendis...

İhaleyi alan firma... Kontrolden mes'ul daire ya da yetkili şahıs...

Kimler bu rezalete imza atmışlarsa haklarında hukuki işlemi başlatmak tabiidir ki Sayın Ahmet Çakır'ın görevidir...

Mezarlığımızın projesine uygun düzenlenmesini istemenin hakkımız olduğunu saygılarımla sayın başkanımıza bildiririm...

Başa dönecek olursam, trende yalancılıkla itham ettiğim değerli Darendeli hemşehrimden mahcubiyetimle birlikte özürümün kabulünü istirham ederim...

Sancaktar Mezarlığı Kültür Varlığı

2011 yılında 250 Yıllık Sancaktar Mezarlığı Kültür Varlığı İlan Edildi. Malatya'da İsmet İnönü'nün babası Hacı Reşit Bey ile oğlu Ali İzzettin'in mezarının da bulunduğu son dönem Osmanlı mezarlarının zengin çeşitlerine de sahip olan 250 yıllık Sancaktar Mezarlığı, korunması gerekli kültür varlığı olarak tescil edildi.

ERKEN SEÇİM İSABET OLUR...

Çok çapraşık ve sapla samanın iç içe girdiği günlerden geçtiğimiz hemen hemen herkesçe bilinen en acı gerçeğimiz...

Ülke olarak içeriden dışarıdan, doğrudan ve dolaylı en ağır saldırılara maruz kaldığımızı da aklımızın bir kenarında mahfuz tutalım...

Öylesi bir saldırı altındayız ki, her türlü silahı kullanmakta bir beis görmüyor müttefik kılıklı azılı dostlarımız...

Sınırlarımızı görünmez yer altı kaleleriyle çepe çevre sarmışlar ve betondan zırhlarla tahkim etmişler...Yeni öğreniyoruz!...

Güya DAEŞ'le mücadele ediyorlar... Tabii yersen...

İçerideki FETÖ artıklarının ardı arkası gelmiyor... Gün geçmiyor ki 15- 20 tanesi gözaltına alınmasın... Leş sineği gibi ürüyorlar...

Lanetullah FETÖ'cülerin alçaklığına ve kaypaklığına eş değer insanlık tarihinde bir başka örgüt var mıdır?

PKK'ya gelince, kendisine altın tepsiyle sunulan "Çözüm Süreci"nin içine tersledikleri günden beri rezil rüsvay haldeler ama ne var ki tasmaları sırtlarını yasladıkları ağababalarının elinde...

Elhamdülillah ki, devletimiz tüm imkânlarıyla topyekûn, kıran kırana mücadele içerisinde...

Hepsinin de ağızlarının payını veriyor...

Milletimiz ise devletinin yanında...

Millet, Devletle Recep Tayyip Erdoğan'ı adeta meczetmiş...

Milletimizin Devletine verdiği desteği bir kenara koyalım. 

Devletine verdiği desteğe rağmen millet tedirgin ve huzursuz...

Yolunda gitmeyen çok ama çok şey var...

Ülke genelinde durum aynı...

Menderes'e atfedilen "odunu aday göstersem kazanır" sözünün günümüzde bir karşılığı yoktur...

Referandum sonuçlarının kıl payı farkla kazanılmış olmasında ise Erdoğan sevgisinin etkisi ayan beyan ortada...

Sanırım ne demek istediğim anlaşılmıştır...

Bana göre Devlet Bahçeli'nin erken seçim talebi zamanlama olarak isabetlidir...

Başkanlık seçiminin öne alınmasında fayda var...

Milletvekilleri ve yerel yönetim adaylarının belirlenmesinde de milletin hoşnutluğu belirleyici olacaktır...

Kimse darılmasın, gücenmesin...

Perşembenin gelişini çarşambadan anlamalıydınız...

GOOGLE ORHAN VELİ'Yİ UNUTMADI

ORHAN VELİ'NİN MEHMET AKİF'E SON GÖREVİ

İnternet'in becerikli arama sistemi Google, ölümünün 104. yılında ünlü şairimiz Orhan Veli'yi açılış sayfasına taşıyarak unutmadığını gösterdi. Dileriz ki Google, bu hatırlayışlarını Mehmet Akif Ersoy ve diğer ünlü şahsiyetlerimize de gösterir.

Türk Dili ve Edebiyatı uzmanı Prof. Dr. Abdullah Uçman anlatıyor...

“ Mehmet Akif Ersoy’un cenazesi Beyazıt Camii’nden kalkıyordu. Cenazede şaşırtıcı derecede çok az kişi vardı. Orhan Veli, oradan geçerken konuşulanlara kulak misafiri oldu ve Mehmet Akif’in cenazesi olduğunu öğrenince İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne koşarak öğrencilere Mehmet Akif’in cenazesini haber verdi... Böylece cenazeye öğrenciler ve Orhan Veli sahip çıktı" Her iki şairimizi de rahmetle anıyoruz... Ruhları şad olsun...

ŞEVKET SÜREYYA AYDEMİR'DEN BİR GÖZLEM

Balkan Savaşları sonrasında, Türkçü ideolojiye giderek kendini kaptıran Aydemir, Birinci Dünya Savaşı’nda Sarıkamış cephesinde bulunan diğer ağabeyinin de ölüm haberini alınca, savaşa katılmak ister ve 1915 yılında subay adayı olarak askere alınır. İstanbul’daki talimlerden sonra Kafkas cephesine yollanır. Cephedeki askerlerin cehaletini ve Anadolu’nun fakirliğini üzülerek gözlemler. İlber Ortaylı’nın mutlaka okunması gereken eser olarak nitelediği, 1959’da yayımlanan, Şevket Süreyya’nın otobiyografik eseri Suyu Arayan Adam, resmi tarih okumalarının akademik sayfalarından farklı olarak, roman tadında yakın dönem tarihini anlatıyor.

“Pekiyi ama” diyordum; “Bu insanlar kendi sefaletlerinden niçin kendileri sorumlu olsunlar? Evet, kendi maddî ve manevî sefaletlerinden? Yüzyıllar boyunca bu insanlara ne verdik? Köylerine yol mu yaptık? Yol başına mektep mi kurduk? Camii, muallimi, imamı var mı? Hastalıklarıyla mı savaştık? Eşkıyaya, toprak ağasına, şeyhe, mütegallibeye karşı onu koruduk mu? Dinin hükümlerini, milletin adını, vatanın sınırlarını öğrettik de öğrenmediler mi? Verdiği vergileri, aldığımız askerleri ne yaptığımızı söyledik mi? Padişahın adını nereden bilsin? Başkentin adını neden bilsin? Hatta bütün bunlara rağmen onun bugün gene burada olmasına şükretmeli? Yoksa bu at bir gün başını kaldırır ve bizi üstünden atabilir! Hem biz onu ayıplarken, acaba biz dinimizi biliyor muyuz? Milletimizin adı bize malum mu? Türk müyüz yoksa Osmanlı mı? Vatanımız nerede başlıyor, nerede bitiyor? Anadolu’dan daha büyük olan ve şimdi her sınırında şu beğenmediğimiz Anadolu çocukları, çarpışan o Arap çölleri acaba vatanımız mı, yoksa değil mi? Bu suallere biz hangimiz cevap verebiliriz? Vatanımız Türkiye mi, yoksa hayalimizde yaşattığımız Turan mı? Bunun cevabı nedir?” (Suyu Arayan Adam)

GÜNAYDIN, AB FETÖ'YE FETÖ DEDİ !...

FETÖ'nün darbe girişiminin üzerinden iki yıla yakın bir süre geçtikten sonra jetonu ancak düşen Avrupa Birliği nihayet FETÖ'ye FETÖ dedi mi, demedi mi?

Bence demedi, AB'ye Türkiye FETÖ dedirtti...

Avrupa Birliği Komisyonu tarafından Türkiye'nin İlerleme Raporu açıklandı.

Türkiye Raporu'nda 15 Temmuz darbe girişimi kınanırken, FETÖ terör örgütü olarak tanımlandı.

AB'nin Türkiye Raporu'nda OHAL'e son verilmesi istendi. FETÖ'nün de talebi bu yönde...

Raporda, Türkiye'nin mülteciler konusunda olağanüstü çaba harcadığı da belirtildi.

AB'nin Genişlemeden Sorumlu üyesi Johannes Hahn, "Türkiye Avrupa'dan büyük adımlarla uzaklaştı" iddiasında da bulundu.

AB bir yandan bağrına taş basarak FETÖ derken.

Diğer yandan FETÖ'nün belini kıran OHAL'in kaldırılmasını isteyerek de FETÖ'ye göz kırpmayı ihmal etmedi...

HOŞ SADA

"Ah ulan ayrılık,

Bir tek seninle ayrılamadık..."

TADIMLIK

"Bir yerde küçük insanların

Büyük gölgeleri varsa,

O yerde

Güneş batıyor demektir..."

Yazarın Diğer Yazıları