Ekonomi yönetimine hükümetin yarı resmi yayın organı Yeni Şafak'tan isyan:
Türkiye Topyekün Faizciye Çalışıyor!..
Değerli okurlar,
AK Parti Hükümetinin gönüllü yarı resmi yayın organı işlevi gören Yeni Şafak gazetesi dün manşetten muhalefet ağzıyla hükümetin ekonomi politikalarını eleştiren "Her yıl 300 milyar dolar ödeniyor dünyada böyle bir ülke yok: Türkiye 85 milyonla faizciye çalışıyor" başlığıyla okuyucularının karşısına çıktı.
Yeni Şafak'ın bu çark ediş durumuna binaen insanın günaydın diyesi geliyor.
Perşembe’nin gelişini çarşambadan göremedin mi mübarek?
Hayır, mesele bütün tahminlerin ötesinde; maksat bambaşka!
Bozuk saat misali arada bir hakikatin de seslendirilmesi lazım geliyor. Hepten de sağduyuyu elden bırakmamak gerekir. Hızla yoluna devam eden trenin içinde aksi yönde yürümek istikameti etkilemez. Katarla hemhal olmuş birliktesin. Ne fark eder ki, senin yarenlik kabilinden sızlanışın. Üstelik "bu kadar da olmaz" diyenlerin gazını almak gerekir değil mi ama!
Diyorlar ki, "Her yıl 300 milyar dolar ödeniyor, dünyada böyle bir ülke yok!" Bal gibi de var, dünyanın kıskandığı ülke Türkiye ne güne duruyor. o kadar da haksızlık etme...
Diyorlar ki, "Türkiye 85 milyonla faizciye çalışıyor." Tamam anladık.
Türkiye faizciye çalışıyor da "Türkiye'yi faizciye kim çalıştırıyor?" sorusunun cevabını maalesef vermiyor Yeni Şafak.
Faizlere direnmeye çalışan işletmeler, kapatılma veya yok pahasına satılma riskiyle karşı karşıya
----------------------------------------------
Yeni Şafak'ı isyan ettiren gerçekler:
"Yüksek faizin sanayiciye maliyeti katlanarak artıyor. Sanayi şirketlerinin karlılıklarını eriten yüksek faiz politikası; işletmeleri, malını mülkünü satarak ayakta kalmaya çalıştığı zor bir sürece soktu. Yatırımcıların, işletmelerin, sanayicilerin sermayesi faizcilerin eline geçmeye başladı. Sanayi kuruluşlarının zararları veya kârlılıklarının düşüşü, büyük bir vergi kaybını da beraberinde getirecek.
Zarar artığı için geliri düşen işletmelerin gelir vergisi de düşecek. İşletmelerin daha düşük vergi vermesi devletin büyük bir vergi kaybına uğramasını bu da bütçe açığının artmasını beraberinde getirecek. Yüksek faizlere direnmeye çalışan işletmeler, kapatılma veya yok pahasına satılma riskiyle de karşı karşıya.
Faizlerin yüksek olduğu dönemlerde sanayi kuruluşlarının ana faaliyet alanları dışına yönelmesi de dikkat çekiyor. Bir başka deyişle, finansman maliyetinin yüksek olduğu yıllarda şirketler parayı yatırıma ayırmak yerine faize yatırıyor. Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarında da durum aynı."
Mutsuzluk Yakamızı Bırakmıyor!
2016 FETÖ'nün alçakça darbe girişiminden bu yana ülkemiz bir türlü iflah olmadı. Her geçen gün de bir önceki günü aratır cinsten daha bir karamsarlığa sürüklüyor insanımızı.
40 Yıldır süregelen terör belası, pandemi karabasanı, deprem felaketleri, üstüne üstlük enflasyon sarmalı içerisinde doyumsuz aç gözlü çepeçevre kuşatıldığımız zincir marketler hegemonyası. Üreticide kilosu 6 lira olan domatesin markette kilosunun 60 liraya satılması. Okullarına beslenme çantası boş giden çocuklar.
Orta sınıf tabir edilen kesim artık dar gelirli bir konuma gerilerken, dar gelirli yoksul sınıf ise açlık felaketiyle karşı karşıya.
İşsizlik almış başını gitmiş, aileler için günümüzün en elzem ihtiyacı olan ev ve otomobil sahibi olmak hayal ötesi serap gibi sonsuz çöllerin ardında.
Hasılı boşa koysan dolmuyor, doluya koysan sığmıyor...
150'den fazla ülkede küresel mutluluğu sıralayan yıllık Amerikan analitik ve danışmanlık şirketi Gallup’un verilerine dayanılarak hazırlanan Dünya Mutluluk Raporu’nun 2024 sıralamasında Finlandiya bir kez daha en mutlu ülke oldu. Finlandiya, üst üste altıncı kez dünyanın en mutlu ülkesi olurken Türkiye, 137 ülke arasında 106. sırada yer aldı. Bir önceki yıla göre yine listenin sonlarında olmaktan kurtulamadı.
Orta sınıf tabir edilen kesim artık dar gelirli bir konuma gerilerken, yoksul sınıf ise açlık felaketiyle karşı karşıya.
-------------------------------------------------
Karanlık Suratlı MOTAŞ
Malatya da toplu ulaşımın baş aktörü MOTAŞ, benim bildiğim Belediye Başkanlığını Ahmet Çakır'ın yaptığı dönemden günümüze bir türlü sağlıklı bir düzen tutturamadı. Defalarca hakkında basında çıkan eleştirilere kulak asmadan yoluna doludizgin devam etmekte kararlı.
Karanlık suratlı MOTAŞ tanımını Malatya çarşı merkezindeki duraklarında kullandıkları siyah camlı sözde hizmet ofisleri nedeniyle yapıyorum. Bu ofislerin içerisinde çalışan insanın olup olmadığını göremiyorsunuz. Burası Malatya burdan çıkış yok!
Hakkını yemeyelim, Sayın Sami Er'in Başkanlığı içerisinde MOTAŞ'ta toparlanmaya yönelik kıpırdanışlar sezmiyor da değilim.
Örneğin Vilayet Yanı Duraklarda kart dolum hizmeti verilmeye başladı durak bir nebze de olsa temizlendi. Depremlerden itibaren bir buçuk yıl boyunca bu duraklar adeta mezbelelik gibi pislik içerisindeydi. Ne MOTAŞ'ın ne de Belediye Başkanı Selahattin Gürkan'ın umuruna girmedi vatandaşın çektiği sıkıntı.
Depremlerden itibaren bir buçuk yıl boyunca bu duraklar adeta mezbelelik gibi pislik içerisindeydi.
-----------------------------------------------------
Otobüs ve trambüslerde kart okuma makinalarının sesli tanımlamaları tam bir ilkellik örneği.
Bu fakir söylemesi ayıp icap ettikçe İstanbul, Ankara ve İzmir'de de toplu ulaşım araçlarını kullanıyor. Sözünü ettiğim o şehirlerdeki ulaşım araçlarının kart okuma cihazları sürücüleri kullanılan kartın niteliğine göre farklı ses sinyalleriyle bilgilendiriyor. Gayet medenice ve kimseyi rahatsız etmeksizin.
Malatya'da ise toplu ulaşımın lütuf gibi sunulduğu bu şehirde kart okuma sistemi konuşma diliyle yüksek sesli ve tam anlamıyla utanç verici. Önden binen bir yolcunun nasıl bir kart kullandığını en arkadaki yolcu rahatlıkla takip edebiliyor. Toplu enformasyonu görüyor musunuz?
Kaç kez değişti sayamadım; önceleri Tam Bilet, Öğrenci. Abonman, Ücretsiz diyerek yüksek sesle okunurdu kartlar.
65 yaş üstü ücretsiz kart kullanan insanlar adeta suçlu gibi önlerine bakarak binerlerdi otobüse. Özel halk otobüsü sürücüleri babalarının hayrına taşıyorlarmış gibi havalara girerlerdi.
Ben asıl Ücretsiz ibaresini Bedavacı şeklinde telaffuz edecekleri korku ve endişesine kapılmıştım.
Sonra yüksek sesli olarak 65 yaş üstü vatandaşların kartları Sağlıkla Yaşa şeklinde okunmaya başlandı.
Şimdilerde ise 65 yaş üstü vatandaşların kartları Serbet şeklinde telaffuz ediliyor.
Hay senin dilini eşek arısı soksun emi MOTAŞ.
Sayın Sami Başkandan, gayet medenice ve kimseyi rahatsız etmeksizin, otobüs ve trambüslerde kart okuma cihazlarını farklı ses tonlarıyla tanımlamalarını sağlamasını talep ediyoruz.
--------------------------------------------------
Kaynaklar:
https://www.donanimhaber.com/dunyanin-en-mutlu-ulkeleri-aciklandi-turkiye-ne-kadar-mutlu--161741
https://www.yenisafak.com/ekonomi/her-yil-300-milyar-dolar-odeniyor-dunyada-boyle-bir-ulke-yok-turkiye-85-milyonla-faizciye-calisiyor-4674220