Vahdettin Yiğitcan

Sicili Bozuk Robert Kolej'den Boğaziçi Üniversitesi'ne

Vahdettin Yiğitcan

Robert Koleji, Amerika tarafından 1863 yılında Amerikalı papaz Cyrus Hamlin'nin yönetiminde misyoner okulu olarak kurulmuş ve 1971 yılına kadar da Robert Kolej ismiyle eğitim ve öğretim faaliyetlerine devam etmiştir. 

108 yıllık görev süresince kuruluş amaçlarına uygun olarak işlevini sürdürmüş olan kolej, 1971 yılında bütün menkul ve gayrimenkul mal varlıklarıyla birlikte Türkiye Cumhuriyeti'ne devredilerek ismi Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüştürülmüştür.

108 yıl boyunca Amerikalı rektörlerce yönetilen kurumun son Amerikalı rektörü John Scott Everton 1971 yılında rektörlük görevini ilk kez bir Türk rektöre devretmiştir. 

Robert Kolej'den Boğaziçi Üniversitesi'ne dönüştürülen okulun ilk Türk rektörü eğitimini Robert Kolej'de yapmış, Prof. Dr. Aptullah Kuran olmuştur. 

Memleketimizin bağrında art niyetli tavırlarını pervasızca sürdüren Robert Koleji'nin 1863 yılından 1902 yılına kadar mezun ettiği yoğunluk esasına göre etnik öğrenci dağılımı yaklaşık şöyle sıralanmaktadır: Bulgar, Ermeni, Rum ve bunun dışında diğer azınlık tebaya mensup vatandaşlardır. Türk mezun ise maalesef bulunmamaktadır. Düşündürücü değil mi?

Dünkü Robert Kolejin tarihi, ülkemizin aleyhine ihanet faaliyetleriyle baştan aşağı kirli örneklerle dolu...  

Bugün ise, Boğaziçi Üniversitesi, yönetimi ile devletimizin denetim ve gözetimi altında.

Boğaziçi Üniversitesi el'an memleketimizin saygın üniversiteleri arasında ön sıralarda yer almaktadır... 

Son yıllarda üniversiteler arası dünya sıralamasında irtifa kaybetmiş olması üzücü, ancak aşılmaz değil...

Ancaaak!

Bir de rezilliğin dibini bulmuş insan müsveddelerinin, özgürlük maskesi giydirilmiş ahlaksızlıklarını necaset seviyesine indirgemiş öğrenci kılıklı üç-beş çapulcunun okulla ilişiğinin kesilmesi zinhar gerekmektedir. 

Bu radikal çözüm, yetişmekte olan genç kuşaklar için sağlıklı bir atmosfer ve ufuk temizliği anlamına gelecektir... 

Yunan Hatip Diyor ki...

Robert Kolej'in kuruluşunun Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküş dönemine rast gelmesi bir tesadüf değildir. Zamanlaması zekice yapılmıştır.

İstanbul, Osmanlı'nın hristiyan dünyaya karşı kazandığı zaferin sembol şehri ve başkentidir. 

Amerika'nın Robert Kolejini açması da, İstanbul’un Hıristiyan dünyasında sahip olduğu ayrıcalıklı konumunu göstermektedir.

Dönemin meşhur kadın seyyahlarından Mary L. Ninde, Kolej’in bulunduğu yerin Avrupa’ya geçilen yer olduğunu belirtmesi çok manidardır. Boğazın Avrupa yakasındaki Osmanlı'nın yaptığı Rumeli Hisarı burada bulunmaktadır. 

Robert Koleji’nin bulunduğu yer, Fatih Sultan Mehmet’in yaptırdığı Rumeli Hisarı'na tepeden bakmaktadır.  

Fethi mümkün kılan, Fatih’in Asya’dan Bizans topraklarına geçmesini sağlayan Rumeli Hisarı, Kolej’in manzarasını süslemektedir. 

Koleji ziyaret eden seyyah Seward, Kolej’de yaptığı konuşmada "Amerika’nın keşfinden kırk yıl önce 1453’te Hıristiyan ordusunu yıkan ve Müslüman egemenliğinin kurulmasını sağlayan bu hisarlardır", der...

Hatta Hamlin, okulun inşaatına başlandığında ilk köşe taşı indirilirken Yunan bir hatibin yaptığı konuşmayı anılarında zikretmiştir. 

Bu konuşmada Yunan hatip, kolej için yapılacak binayı "Fatih Sultan Mehmet’in Surları"yla karşılaştırıp "Bu bina o surlardan daha yüksek bir yerde bulunmaktadır. Onlara hükmetmektedir. Bu binanın gücü mânevîdir ve ebedîdir. O surların yıkılıp gittiğini görecektir" demiştir. 

Bulgar Ayrılıkçılarını Yetiştiren Kolej

Robert Kolej'in öğrenci seçimi de çok seçici bir dağılım gösterir. İddia edildiği üzere söylenenin aksine herkese açık gibi görünen bu okul nedense Türklere adeta kapalıdır. Hatta es kaza bir ya da iki Türk öğrenci okula kabul edilmişse onlar da ya yarı yolda ayrılır, ya da mezun olamazlar... Bu durumun akılla izahı mümkün görünmüyor.

Diğer yanda her ne hikmetse öğrencilerin hemen hemen yarısını Bulgarlar oluşturmaktadır. 

Hamlin’in damadı ve kolejin ikinci müdürü Washburn’un verdiği rakamlara göre, 1863-1902 yılları arasında 199’u Bulgar, 161’i Ermeni, 82’si Rum, 22’si de diğer milletlerden olmak üzere 464 öğrenci kolejden mezun olmuştur (Washburn. Kolej kurulurken alınan tüm din ve milletlerden öğrencilere açık olacak ifâdesi bir ölçüde uygulanmış gibi gözükmektedir. Tek fark Türk öğrencilerin neredeyse hiç mezun olamamasıdır. 

O dönemde Robert Koleji'ni ziyaret eden seyyah Dodd, bu misyonu farketmiş ve "Türk boyunduruğunun alaşağı edilmesi için yapılan gizli planların ya Robert Kolej’inden ya da başka bir yabancı misyoner okulundan mezun olan coşkulu genç devrimcilerin tasarlamasıyla yapıldığını, konuyu bilenlerden öğreniyoruz" diyerek açıkça ifade etmiştir.

Dünkü Amerika Robert Kolej'le yaptı yapacağı düşmanlığını...

Aynı Amerika, bugün de FETÖ denilen içimizdeki mankurtlarla yapmakta ezeli düşmanlığını...  

Boğaziçi'nin Sitesinde Hayırsever Postundalar 

Kendi seyyahlarının ziyaret izlenimlerini yazdıkları eserlerinde düşmanca tavırlarını gizlemeden, açıkça beyan etmelerine rağmen bizim Boğaziçi Üniversitemizin internet sitesinde Robert efendi ve bay Hamlin bakın nasıl sevimli cümlelerle bizlere yutturulmaya çalışılıyor...

"Boğaziçi Üniversitesi’nin temelleri 1863 yılında bir eğitmen, mucit, teknisyen ve mimar olan Dr. Cyrus Hamlin ile tanınmış hayırsever ve zengin bir tüccar olan New York'lu Mr. Christopher Rheinlander Robert tarafından Birleşik Devletler sınırları dışındaki ilk Amerikan koleji olan Robert Kolej’in İstanbul’da kurulması ile atılmıştır.

Mr. Robert finansal yükü üstlenirken, Dr. Hamlin ise Birleşik Devletler'den kaynak sağlayarak Kolej'i kurma sorumluluğunu eline almıştır. Yeni kurulan Yönetim Kurulu'nun aldığı kararlar doğrultusunda, Kolej'in kapıları ırk, milliyet, din gözetilmeksizin önyargısızca ve ayrım yapılmadan tüm öğrencilere açık olmasına, hiçbir koşulda herhangi bir politik eğilim göstermemesine, hiçbir politik düşünceye dahil olmamasına ve eğitim dilinin İngilizce olmasına karar verilmiştir." 

Bu kocaman zokayı yutmayız ve politik tarafsızlık yalanınıza da inanmamızı lütfen beklemeyiniz!...

Boğaziçi'nin Ar Damarı Çatlamış Pislik Yaratıkları

Hatırlar mısınız, ülkemizde ilk cinsiyetsiz tuvalet, karma, yani, kadın erkek karışık def-i hacet taleplerini kimlerden duymuştuk? 

Evvela, 2016 tarihinde Boğaziçi Üniversitesi’nde başlatılan, affınıza sığınarak söylüyorum; müşterek kenef kampanyası sonuç verdi ve ilk ‘cinsiyetsiz tuvaletler’ kullanıma açıldı. Boğaziçi Üniversitesi'nin haya perdesi yırtılmış LGBTİ topluluğu tarafından ‘Eşitlik için bariyerleri kaldırmak önceliklidir’ açıklaması yapılmıştı...  

Ardından 2017 tarihinde Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğrencileri tuvaletlerde kadın erkek ayrımını kaldırmak adına 400'den fazla imza toplandı. Cinsiyet ayrımcılığına dikkat çekmek isteyen öğrenciler karma tuvalet talebinde bulundu. Öğrencilerin bu talebini yanıtsız bırakmayan üniversite yönetimi cinsiyetsiz tuvalet uygulamasını hayata geçirdi.

Üniversite yönetimi, karma tuvalet uygulamasına geçtiklerini okulun girişine astıkları 'Bu binadaki tuvaletlerin hepsi 400+ öğrencinin talebiyle cinsiyetsizleştirilmiştir' afişleri ile duyurdu. Gerek Boğaziçi Üniversitesi gerekse de Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nin temel harçları Amerika tarafından karılmış olması nedeniyle mi bu akıl, izan ve edep dışı saçmalıklar milletin gözü önünde hayasızca sergileniyor!... Necaset ruhlu yaratıklar...

Robert Kolej'le alakalı daha fazla bilgi için:

Dr. Öğr. Üyesi Sena COŞĞUN KANDAL - Erzincan Üniversitesi Eğitim Fakültesi

Uluslararası Sosyal Bilgilerde Yeni Yaklaşımlar Dergisi,2017, 1, 91-105 

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/405501
 

Yazarın Diğer Yazıları