Vahdettin Yiğitcan

Selahattin Gürkan'ın Farkı

Vahdettin Yiğitcan

Köyde Köylü Şehirde Medeni olmak

İnsanoğlu, gözünü açtığı sosyal ortamın rengini, kokusunu, edasını hasılı bütün temel özelliklerini gayri ihtiyari olarak bir şekilde  taşır... 

Doğumla başlayan, gelişme ve yetişme döneminin örnek alınan en baskın belirleyici kurumları aile, akraba, konu komşu, yakın çevre (arkadaşlıklar) ve okul olarak sıralanabilir. 

Mesela köyünde doğup köyünde büyüyen ve hayatını da kendi köyünde sürdüren bir insan için çok fazla dönüşüm ve uyum gerektiren bir sorun karşısına çıkmayacaktır. 

Gelenek ve görgü kuralları çerçevesinde hayat nasıl sürdürülüyorsa o köyde, o insan için mevcut ortama uygun adım ayak uydurmak kafi gelecektir... 

Burada yadırganacak ve kınanacak hiçbir iğreti davranıştan söz edilemez... 

İnsan gözünü açtığı sosyal ortamın dışına çıkmışsa eğer, bu kez gözünü açtığı ortamın değil de yeni girdiği sosyal ortamın gelenek, görgü ve diğer kurallarına uyum göstermek durumundadır... Aksi halde yeni girdiği ortamda yadırganarak iğreti durur ve iyot gibi açığa çıkar... 

Hülâsa eskiler boşuna dememişler, "Taş yerinde ağırdır" diye... 

Köylü olmak doğallık adına köyde güzeldir, şehride köylü olmak, şehrin görgü ve nezaket kuralları açısından yadırganacak bir durum ve iğreti duran bir haldir... 

Siyasi kimlik nedeniyle ve belli bir öğrenim sonrası kazanılan yeni sosyal statünün getirdiği ortama adapte olamamak insanı, kendisinin asla farkında olamadığı acınası hallere düşürür... 

Eleştiri Ahlâkı ve Takdir Hakkı

Bu fakirin yazılarını okuyanlar bilirler, bir yerde bir işte yanlış bulduğum bir gidişat gördüysem ne yapar eder uygun bir lisanla uyarı mahiyetinde eleştiri hakkımı kullanmaktan ne imtina eder ne de kendi adıma sakınırım... 

Eğer bir yerde ya da bir işte de zerre miktarda bir güzellik görmüşsem, kimin gerçekleştirdiğine bakmaksızın takdir ve tebrik etmekten de geri durmam... 

İş bu gazetenin bana ayrılmış bu sütunları, sizlerin doğru bilgilendirilmesi adına tahsis edilmiştir. 

Benim bu sütunları şahsi hislerimi tatmin adına kullanmam mümkün değil... 

Yeri ve sırası geldiğinde hem eleştirimi yaparım hem de takdir ve tebrik görevimi yerine getiririm...

Nedense eskileri anmadan meramımı tam ifade edemiyorum, 

Bir gazete yazarı için yanlış olanı eleştirmek nasıl bir görevse bence, takdir ve tebrik etmekte aynı oranda görevdir... 

Eskiler ne güzel söylemişler; "Marifet iltifata tabidir..." İltifat edeceksin ki, marifet gayreti coşsun, güzellikler peşpeşe sıralansın... 

Tıpkı Yeşilyurt Belediye Başkanı Mehmet Çınar'ın gerçekleştirdiği Millet Kıraathaneleri gibi... 

Hedef Yeşilyurt İlçesinde 13 Millet Kıraathanesi... Şu an kaçıncısı gerçekleşti bilmiyorum... 

Dilerim Battalgazi İlçemiz de Yeşilyurt'la Millet Kıraathanesi yarışına girerek milletimizi sevindirir...

Selahattin Gürkan'ın Farkı

Yine bu fakirin yazılarını okuyanlar hatırlayacaklardır, en ağır eleştirilerimi Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı sayın Selahattin Gürkan'a yapmıştım...

Günümüzden 4 yıl önce, Eskimalatya'da gerçekleştirilen "Uluslararası Kervansaray Buluşmaları" nedeniyle otopark beceriksizliği yüzünden kilitlenen Eskimalatya Meydanı'nı ve mağdur edilen esnafın durumunu yazarak eleştirmiştim... 

Aynı gün aynı sayfada yan yana diğer sütunda da Kervansarayı onartarak hizmete kazandıran dönemin Battalgazi Belediye Başkanı sayın Selahattin Gürkan'ı "Tarih Seni Hayırla Yazacak" diye tebrik etmiştim... 

Doğruya doğru, eğriye de eğri diyebilmek esas olmalıdır, bu fakirin tüm gayreti bu minval üzere... 

Bildiğiniz üzere yaklaşık dört aydır sağlık sorunlarımla cedelleşmekteyim...

Sağlık sorunlarım baş göstermeden önce "Yimpaş binasının 5 yıldızlı otel yapılmaması" nedeniyle, en son yazımın başlığı "Selahattin Gürkan'ın İpiyle Kuyuya İnilir mi?" idi... Sayın Gürkan bir konuşmamızda Yimpaş binasını 5 yıldızlı otel yapacağı sözünü vermişti...

Sayın Gürkan da bilir ki, bu fakir yazılarına şahsi hissiyatını tatmin anlamı yüklemez, olaylara ve yapılanlara toplumsal fayda ya da zarar noktasından bakar...

Son yazımdan sonra sağlık sorunlarım nedeniyle yazılarıma hastane sürecinde bilgisayarımı kullanamadığımdan ara vermek zorunda kaldım...

Malatya'dan daha iyi şartlarda sağlık hizmeti almak için İstanbul'a gittim ve oğlum Ömer'in bilgisayarından sağlık sorunları yaşadığımı okuyucularıma açıklayan bir yazı yazdım... 

Hastalığımı hikaye ettiğim yazımı okuyan sayın Selahattin Gürkan Malatya'dan arayan ilk kişi oldu.

Gürkan hakkında son yazımın başlığı eleştiri sınırlarını zorlayan bir tonda ağır kaçmıştı... 

Oysa şimdi, iki ay önce eleştirdiğim aynı Selahattin Gürkan bana şifa diliyor ve geçmiş olsun diyordu... 

Bu fakir, sayın Gürkan'ın "medeni" farkını o an takdir etmiş oluyordu...

Teşekkürler sayın Selahattin Gürkan başkanım...
 

Yazarın Diğer Yazıları