Vahdettin Yiğitcan

'Okumak İlaçtır, Anlamak Şifa'

Vahdettin Yiğitcan

Değerli okurlar,

Başlıkta yer alan 'Okumak İlaçtır, Anlamak Şifa' özdeyişini Balıkesir'in güzel ilçesi Edremit'in eski bir sokağındaki bir evin duvarında, duvar yazısı olarak okumuştum. Çok ama çok hoşuma gitmişti. o kadar etkili ve anlamlı gelmişti ki, günlerce aklımdan çıkmamıştı... O günden beridir aklıma nakşettiğim, hafızama kaydettiğim bu güzel sözü yeri, sırası geldikçe hatırlarım.

Önceki gün değerli arkadaşım Karar Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kiras'ın "Okumadan alim olalım, dünyaya nizam verelim." başlıklı köşe yazısını okuyunca benim yıllarca önce Edermit'te hafızama nakşettiğim  'Okumak İlaçtır, Anlamak Şifa' sözü geldi aklıma. Tam da benim özdeyiş diye ifade ettiğim duvar yazısının şerhini yapıyordu arkadaşım.

İbrahim Kiras o yazısında... 

Eğitim kalitemizin yerlerde süründüğünü "okuduğunu anlayamayan diplomalılar" yetiştirildiğini söylüyordu.

"Toplum olarak birtakım güzel hasletlerimiz de var, peşimizi bir türlü bırakmayan sıkıntı verici bazı hastalıklarımız da… “Kişi noksanını bilmek gibi irfan olmaz” demiş eskiler. Noksanımızı bilelim ki neye ihtiyacımızın olduğunu da anlayabilelim.

Eğitim ve kültür seviyemizde problem var ama bunun okuryazarlıkla veya diploma sahibi olmakla ilgisi yok. Okuryazarlık oranımız ve diplomalı vatandaş sayımız yeterince yüksek olmakla birlikte eğitim sistemimiz gençlere okuduğunu anlama becerisi bile kazandıramıyor. PISA sonuçları bunu gösteriyor.

Birkaç köklü devlet üniversitesi ile birkaç vakıf üniversitesi dışarıda tutulursa, geriye kalan “yüksek lise”lerdeki eğitimin kalitesi de liselerden daha iyi değil. Sayılarını çoğaltmakla övündüğümüz üniversitelerimiz bilim üretmekle ilgili endekslerde en alt sıralarda."

Büyük bir iddiayla 22 yıldır iktidarda olan AKP hükumetlerinin Milli Eğitim politikaları, en önemli zenginliğimiz olan insan kaynağımızı eğitim ve öğrenim açısından kurutma noktasına taşımış, diplomalı cahil yetiştirme becerisini maalesef başarmıştır. 

İnönü Üniversitesinde Neler Oluyor?

Malatya'da ne kadar çetrefilli işler kurgulanıyorsa, Malatya'nın yalınkılıç cevval gazetecisi değerli Mahir Temur büyük bir maharet ve haber kaynaklarıyla kokuyu alır ve kurgulanan tezgâhın ipliğini pazara çıkarır... 

Çıkarır da ne mi olur? 

Koskocaman hiçbir şey...

Çünkü utanma, arlanma ve namus gibi kavramlar gözü dönmüş namussuzların lügatinde yer almaz...

Sonuç alınamazsa da Mahir sorumluluk duygusuyla haberlerini daha bir inat ve şevkle yapar... 

Yapar ki, tarihe kayıt düşülmüş olsun... 

Bugünlerin serencamı yarınki kuşakların önüne ayan beyan serilsin...

Yazımıza eğitim kalitemizin yerlerde süründüğü tespitiyle başlamıştık.

Dün akşam okumakta olduğunuz bu yazıyı yazarken Mahir Temur'un Genel Yayın Yönetmenliğini yaptığı Kayısı Haber Sitesinde Mahir'in büyük bir titizlikle kaleme aldığı "İnönü Üniversitesi Çiftliği" yazısını okudum.

Büyük bir utanç ve üzüntüyle okudum mezkur yazıyı, okumaz olaydım... 

Bir bilim adamı olmaya namzet şahsın akılalmaz hile ve düzenbazlıkları... Yazıklar olsun... O şahsın babası da Prof ve İlahiyat Fakültesinin Dekanı... Tuzun da koktuğuna ilişkin en çarpıcı, yüz kızartıcı örnek...

Olaya neresinden bakarsanız bakın, tam anlamıyla rezalet ve dibe vurmuşluğun en somut göstergesi. 

Temur'un yazısından alıntılar...

"(İnönü Üniversitesine) Doktor Öğretim Üyesi olmak için başvuran bir araştırma görevlisinin aklı başında olanların hemen tahmin edemeyeceği yollara başvurmasını ve bunun farkına varıldığını ama halen İnönü Üniversitesi’nin başvuru şartlarını tutmadığı halde hazırlanan rapora rağmen o araştırma görevlesine Doktor Öğretim Üyesi kadrosu vermeye çalıştığını..." 

İbretle okuyoruz...

Ön Komisyon Üyelerinin raporundan notlar:

“Bir akademik dergide bulunması elzem olan amaç ve kapsam, yazım kuralları, etik ilkeler ve yayın politikası, dergi kurulları, telif hakkı ve değerlendirme süreci gibi hususların hiçbirinin doğru dürüst olmadığı, olanların ise çok basit yöntemlerle hazırlandığı anlaşılmaktadır.”

Doktor Öğretim Üyesi olmak isteyen M.C.K'nın başvuru dokümanlarını inceleyen komisyon üyeleri diyor ki:

“Bu durumda iki değerlendirme yapılabilir: Ya söz konusu derginin kendisi şaibelidir ve aldatmaya yönelik etik dışı bir yaklaşım sergileyerek haksız bir rekabet ve kazanç elde etme çabası içerisine girmiştir ya da kadroya başvuran aday M.C.K bizzat haksız bir kazanç için etik dışı yollara tevessül etmiştir.”

İşte böyle değerli okurlar bir üniversitede öğretim üyesi olma yolunda çapsız birinin başvurduğu hile ve desiseleri...

Yazının tamamını okumak için KAYNAK: https://www.kayisihaber.com/yazi/mahir-temur/inonu-universitesi-ciftligi/1123/

Malatya'daki Devlet Ricaline!...

Eyy devletlüm, ey icra kudretini eline verdiğimiz zat-ı muhterem...
Etrafını saran etten duvar adamsıların ortasında kalan, gözü gönlü sise bulanmış adem...
Her daim içinden gelen, vicdanının sesine kulak ver...
Öncelikle sufleleri aklıbaşında bir test et.
Hatta çapraz kılavuzlarla samimiyeti tespitte isabet kaydet.
Kılavuzu Karga Olanın başına gelecekleri kestirememesi seni şaşırtmamalı...
Yegâne rehberin, aklın, gönlün ve hissiyatın olmalı...
Aman dikkat, zinhar dikkat. her daim pür dikkat!...

Kenan Işık'ı Rahmetle Anarken

Değerli hemşehrimiz Kenan Işık'la İstanbul'da Şehir Tiyatroları Sanat Yönetmeni olduğu yıllarda tanışmıştım.

Müthiş bir tevazu, engin bir bilgi birikimi ve her haliyle kendini ele veren entelektüel bir tecessüsle süslü hoş bir sohbet etmiştik kendisiyle 1996 yılında.

Şehir Tiyatrolarının sahneye koyacağı oyunlar üzerine düzenlediği basın toplantısı vesilesiyle bir aradaydık.

Malatya'dan konuştuk, Kileyik'li olduğunu söylemişti, ben de Paşaköşkü'nden, Zaviye Mahallesinden bahsetmiştim. 

Sıcak ve samimi bir insandı. İlk ve son görüşmemiz o olmuştu.

Mekânı Cennet olsun...

Ailesi ve sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları