Vahdettin Yiğitcan

NABİ AVCI'DAN OKUMA ÖNERİLERİ

Vahdettin Yiğitcan

Milli Eğitim eski bakanı Nabi Avcı, özellikle gençlerimize ve Osmanlıca öğrenimine dudak büken maksatlı kesimlere ders mahiyetinde hangi kitapları okumaları hususunda bakın neler diyor:

“Osmanlıca ile ilgili klişe eleştirilerden önce Peyami Safa’nın Doğu Batı Sentezi’ni, Attilâ İlhan’ın Hangi Batı’sını, Mümtaz Turhan’ın Maarif Davamız’ı, Cemil Meriç’in Bu Ülkesi’ni, Şevket Süreyya Aydemir’in Suyu Arayan Adam’ını okusunlar, Talat Halman ne demiş bir baksınlar...”

Doğru söze ne denir... Benim gezmekten çok hoşlandığım haydi İstanbul Pasajı’na... Kitap dünyasına...

CHP'NİN EN BÜYÜK PROJESİ NEYMİŞ?

Cumhuriyet Halk Partisi'nin en büyük projesini parti sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, geçen gün katıldığı bir televizyon söyleşisinin sonunda büyük bir iştahla açıkladı...

  " Bir büyük proje hazırladık,  New York'taki Central Park'tan daha büyük olacak. Atatürk Havalimanı'nı dünyanın en büyük, yeşil, kent parkı yapacağız. Binadan bıktık artık. Sakın ola ki yeni bir bina dikmeyelim. Başkaları da yapsın, biz kazanırsak biz yaparız. Kıskanmayız, kızmayız; başkası kazanırsa başkasını yapsın."

Başlıkta yer alan son kelimeye bakarak sakın projeyi küçümsediğim anlamını çıkarmayasınız...

Tam aksine projeyi çok beğendim... Bence de büyük proje...

Projenin büyüklüğü, sadece çevre sağlık ve rehabilite bahçesi olması ile iftihar edebileceğimiz bir ferahlık adası vaad ediyor...

Ne istihdam açısından sadre şifa ne de ekonomimizi destekleyecek bir yatırım özelliği taşımıyor...

Aksine, ekonomiye artı maliyet getiren harcama kalemi sınıfından lüks lakin gerekli bir yatırım...

Öncelikle İstanbul adına sevindirici... Daha sonra ülkemiz adına da onur ve itibar sağlayıcı bir adım olur diyelim...

CHP'nin parti sözcüsü tarafından dile getirilen bu en büyük projesini bir kenarda saklı tutalım...

Bildiğiniz gibi Türkiye, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin önerisinden de daha erkene alınan bir seçim ortamına girmiş durumda...

Siyasi partiler harıl harıl tabir yerindeyse kan ter içinde hiç ummadıkları baskın bir erken seçim telaşı içerisine girdiler...

AK Parti, 15 yıllık mutadının dışına çıkarak kendisinden hiç beklenmeyen bir kararla açıkladığı şok erken seçim tarihi, siyasi ortamın olağan dışı ısınmasına yol açtı...

Yarın meydanlarda her parti ileriye dönük projelerini anlatacaklar...

Bugün ülkemizin içinde bulunduğu durumu akla ziyan karamsar tablolarla resmeden ana muhalefet CHP'nin en büyük projesi, dünyanın en büyük devasa bir parkından ibaret olmamalı... Bu parktan daha önemli bir proje sunamazsanız eğer...

O zaman AK Parti'ye "Biz hava alanı yaparız; sizse ancak park yapmaya akıl erdirebilirsiniz" deme fırsatını vermiş olursunuz...

Eleştiriye gelince mangalda kül bırakmayan CHP, dileriz yarın meydanlarda işsizlik gibi, gelir dağılımındaki adaletsizlik ve fırsat eşitsizliği gibi içten içe kanayan yaralarımıza merhem olacak akılcı ve ikna edici projelerini halkımıza anlatırlar...

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu'nun, CHP - İYİ Parti arasındaki 15 milletvekili paslaşmasının basın toplantısı sırasında sarf ettiği  "25 Haziran'a GÜLEN bir Türkiye ile uyanacağız" sözü ise, sürç-ü lisan değilse eğer siyasi çağrışımları düşünülmemiş karanlık bir cümledir... İşin en kötü şüphesi ise söyletilmiş bir cümle olma ihtimalidir...

İYİ Parti'nin grup kurmasına ve seçimlere katılmasına katkı veren CHP, muhalefet ittifakı adına isabetli davranmıştır...

Aksi halde İYİ Parti seçimlere katılma imkânına erişememiş olsaydı, yaşanan bu mağduriyetin müsebbibi AK Parti dolayısıyla da Recep Tayyip Erdoğan olacaktı...

MHP ve AK Parti'nin, İYİ Parti'nin seçime katılma imkânına kavuşmasına karşı gösterdikleri tepkiyi anlamakta güçlük çekiyorum...

Saadet Partisi ise işe yararlık açısından manivela olarak kullanılmakta maalesef bir beis görmüyor...

Benim zaviyemden görebildiklerim şimdilik bu kadar...

SANAT TARİHÇİSİ BUNU YAPARSA!...

Mavinin yeşile çalan en tatlı tonda, yumuşak dinlendirici bir renk vardır, adı: turkuaz...

Adını Türk rengi olarak dünyaya turkuaz olarak tescil ettirmiştir.

Ama içeride biz Türkler pek bilmeyiz bu rengi.

Sanat tarihçisi Prof.Dr. Gül İrepoğlu,  "Turkuaz" rengine dikkatimizi çekerek anlatıyor:

"Dünyada başka bir renk yahut taş yoktur ki bir ülkenin, bir milletin (Türk) adı ile anılsın. Öyle özel bir şey ki, bunu iyi değerlendirmemiz lazım. Ama yeterince değerlendirmemişiz. Tüm dünya bu kelimeyi kullanıyor ama bunun kaynağını kaç kişi bilerek kullanıyor? Taştan gelen bir renk ve bu sevgi esas olarak Orta Asya’ya kadar gidiyor."

Diyor...

Sayın İrepoğlu bir hakikati dile getirerek "Turkuaz"ın milletimizin adıyla tanındığına hassasiyet göstermemizi istiyor...

Dikkat ederseniz, kadim milletimizin adıyla anılan bir şöhrete sahip ve dünyanın sevdiği bu taş rengine İrepoğlu büyük titizlik gösteriyor,

Sayın Gül İrepoğlu'ndan aynı titizliği dilimize de göstermesini beklerdik!...

Ama nafile,,,

Raffles İstanbul, adlı konaklama tesisi bünyesinde mutad günlerde yazar sohbetleri yapılıyormuş...

Prof. Dr. Gül İrepoğlu'nun katıldığı sohbeti YouTube'da görünce izlemek istedim...

Etkinliğin adı: Writers Bar Sohbetleri

İzlediğime pişman oldum. Oldu olacak "Sohbetleri" yerine de "Conversations" deseydiniz de asabımızı bozmasaydınız...

Sanat tarihçisi bu hanım. Aynen hiç tereddüt etmeden, Writers Bar Sohbetleri'ni çok sevdiğini söylemesin mi?

İrepoğlu'nun bu ifadesi üzerine buz gibi oldum...

Galiba eziklik bu olsa gerek...Prof. olsan ne çıkar!...İstersen Ord. Prof. ol...

Her şey gönülde bitiyor... Vesselam...

2.Kahve ve Çikolata Şenliği'nde

"Kayısı Çekirdeği Kahvesi" İkram Ediliyor

Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin ilk ve tek Kahve ve Çikolata Şenliği 24-27 Nisan tarihlerinde Kültür Sanat'ı da kapsamına alarak 2. Kez şehrimizde İnönü Üniversitesinde düzenlendi.

Şenlik bugün ve yarın da ziyaretçilerini ağırlayacak...

KAYISI ÇEKİRDEĞİ KAHVESİ İLK KEZ TANITILDI VE İKRAMLAR DEVAM EDİYOR

Malatya Gıda ve Tarım İl Müdürlüğü’ne bağlı Kayısı Araştırma Enstitüsü tarafından yapılan çalışma ile üretilen kayısı çekirdeği kahvesi de ilk kez şenlik de tanıtılıp ziyaretçilere tadımlık ikram edildi...

Malatya'ya özgü Kayısı Çekirdeği Kahvesi’ni vatandaşlar keyifle içiyorlar...

İnönü Üniversitesi Sosyal Ve Entelektüel Faaliyetler Topluluğu "İnüseft" tarafından düzenlenen Kahve ve Kültür Sanat Şenliğinde Osmanlı Kahvesinden, Kervansaray Kahvesine, Türk Kahvesinden, Dibek Kahvesine, Menengiç Kahvesinden Mırra'ya ve Kayısı Çekirdeği Kahvesi'ne değin kültürümüze özgü kahvelere ilaveten yabancı birçok kahve türü de ikram ediliyor. Kahvenin yanı sıra Türk Lokumu, çikolata, kayısı ve kayısı ürünleri, dondurma, su, süt, soda ve kekler de ikramlar arasında.

İSRAİL ZULMÜNE HAYIR DEDİ 2 MİLYON DOLARI REDDETTİ

Hollywood yıldızı Natalie Portman İsrail'e tepkisini elinin tersiyle 2 milyon doları reddederek gösterdi... Yahudi değerleri konusunda ilham kaynağı olan Yahudilere verilen Genesis Ödülü’ne ve 2 milyon dolara "hayır" diyen

Natalie, Gazze’de yaşananlardan dolayı ödülü reddetti.

Natalie'nin reddi karşısında şaşkınlık yaşayan komite töreni iptal etti.

Yahudi asıllı Oscar Ödüllü Natalie Portman yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun Gazze'deki katliamını onaylamadığı ve Başbakan Binyamin Netanyahu'nun destekçisi olarak görülmek istemediği için 2 milyon dolarlık Genesis Ödül törenine gitmeyeceğini bildirdi.

Portman’ın temsilcisi konuya ilişkin yaptığı açıklamada "Son dönemde İsrail’de yaşanan olaylar onu son derece rahatsız atti. İsrail’de yapılacak herhangi bir kamusal etkinliğe katılma konusunda kendisini rahat hmiyor" ifadesi kullandı.

SAHAFLARIN YENİ KAZANÇ KAPISI "EFEMERA"

40 Yıllık Sahaf Emin Nedret İşli: "Efendim istiklâl de, istikbâl de efemeradadır" diyor.

Emin Nedret İşli,1978 yılında İstanbul'da Beyazıt Sahaflar Çarşısı, Enderun Kitapçısı'nda çırak olarak başladığı sahaflık mesleğinde 40. yılını geride bıraktı...

2001 yılından bu yana ise Beyoğlu'nda Sahaf Turkuaz ismini verdiği dükkanında mesleğini icra etmeye devam ediyor...

Sahaflık, gerçek anlamıyla çeşitli nedenlerle baskıları yapılmayan eski el yazması ve matbu eserlerin alım ve satımını yapan uzman kitap kurtlarının uğraştığı kültürel ve ilmi çok hassas bir meslektir...

Emin Nedret İşli, sahaflığın yanı sıra kişisel belge ve kağıt kökenli hatıra-tarihi tanık değeri taşıyan akla hayale gelmeyen nesnelerin toplanması sonucu elde bulunan basılı kâğıt türünden koleksiyonların alım ve satımı ile de ilgilidir...

Bu evraklara sahafiye dilinde "efemera" denilmektedir. Kelime köken itibariyle Yunancadır.

Efemera ticareti ile ilgili çok cazip düşüncelere sahip Emin Nedret İşli bu konuda hayli iddialı konuşuyor:

 "Efendim istiklâl de, istikbâl de efemeradadır" denilebilir. İşin gerçeği "Efemera" olgusunun sahaf dükkanlarına sirâyeti 1980'li yılların sonlarındadır. Daha önceki yıllarda pek çok edebiyatçının, siyasetçinin ve bilim insanının zatî evrakı, efemerası yok olup gitmiştir. Benim 1970'li yılların başında gidip gelmeye başladığım Sahaflar Çarşısı'nda belgeler, mektuplar, yazışmalar alınıp satılan meta sayılmazdı. İşini iyi bilen bir sahaf size bir tomar elyazısı belgeyi veya mektubu "al götür" diyerek hediye edebilirdi. Çıraklık yıllarımda sahaf dükkâlarına kitaplarla birlikte gelen ve müşterisi olmadığı için hurdacıya, kağıtçıya giden pek çok evrak hatırlarım. Yanya kökenli bir hekim olan Gülhane Seririyat hocalarından Doktor Kemal Serav'ın evrak-ı metrukesi ile beraber zati eşyası Enderun'a gelmişti. Çıraklık hevesiyle tomar tomar evrakını ustamın izniyle eve götürmüştüm. Ama günümüzde hal böyle değildir. Efemera ismi ile tesmiye olunan malzeme hem sahaflar için bir kazanç kapısı hem de araştırmacılar için bulunmaz bir nimettir. Efemera malzemesi pek çok sahafın kazanç kalemlerinden en güçlülerinden olmuştur. Halen Osmanlıca kitaptan daha bol ve kolay ulaşılabilen efemera malzemeleri ilerleyen yıllarda daha da nadirleşecek ve fiyatlanacaktır zannederim." 

Yazarın Diğer Yazıları