Vahdettin Yiğitcan

Muhtarın çektiği ihtar tarihe mi karıştı?

Vahdettin Yiğitcan

Muhtarın çektiği o malum ve elzem ihtar işe yaradı mı ? 

Yaradı, az biraz eşikleri aşındı. 

Biraz da mütebessim maskeli ziyaretçileri arttı...

Çay, kahve faslı derken, daha daha nasılsınız nakaratları...

Hepi topu o kadar...

Büyük şairin dediği gibi olsa gerek,

"Gocuklu celep kaldırınca sopasını

sürüye katılıverirsin hemen"

Anlamını hâvi açıklamalar havada uçuştu...

Bu tesbitime belki üzüleceksiniz ama teessüfle belirtmeliyim ki, 

Malatya'mızda siyaset çarşısı adeta çıfıt pazarı!

Kim ne yaparsa yapsın yanına kar kalan bir sis ortamı hakim her yere...

Hiç bir sözün kaydı yok, hiç bir sözün kıymet-i harbiyesi...

Salla işkembe-i kübradan kimse çıkıp da "bu ne diyor" diye merak dahi etmiyor...

İşin tuhaf tarafı işkembeden sallayan da ne dediğinin farkında değil...

Özgeçmişine baksan bir sürü diploma almış ama, adam idrakten bihaber...

Zat-ı muhteremi sokak diliyle tanımlarsak tıpkı, "nato kafa nato mermer"

Salla gitsin ne olacak, koyunun olmadığı yerde keçiye başkan sensin derler...

Merhum Akif'in dediği gibi "Zabıta yok, rabıta yok!", meydan nasıl olsa tamtakır...

Eskiler ne de güzel ifade etmişler,

Üslub-u beyan ayniyle insan

Yani ağzından çıkan sözler senin nasıl bir insan olduğuna yegâne delildir...

Boşuna mı demişler "Kırk ölç bir biç" diye...

Adrese teslim bu yazıyı daha fazla sündürmeden tadında bırakalım, çok değerli "arif" hemşehrilerim benim...

Asrın İdrakiyle İnşa Edilen Cambridge Camii

İngiltere’nin Cambridge kentinde İngiliz asıllı Müslüman ünlü sanatçı Yusuf İslam'ın öncülüğünde inşa edilen, ahşap ağırlıklı mimarisi ile de hayranlık uyandırarak çok dikkat çeken ve Avrupa’nın ilk doğa ile uyumlu camisi, geçen hafta müminlerin ibadetine açıldı...

Bilindiği üzere Türkiye'nin neresinde olursa olsun camilerimiz, Osmanlı tarzını taklit ve çok çirkin kopyalama yöntemiyle yapılıyor... Çok özel örnekler olsa da genel yaklaşım taklitten ibaret...

Benim bildiğim, Malatya'da Darende'nin Balaban beldesinde 1970'li yıllarda yapılan caminin mimarisi, geometrik keskin şekillerden oluşan ana yapısı ve füze benzeri minaresi ile hayranlıkla dikkat çekiyordu...Ne var ki tek örnek olarak kaldı...

Geçtiğimiz günlerde ibadete açılan çaminin özelliklerine gelince:

Ağaç işçiliğinin şaheserlerinden biri ve bu alanda birçok ödüle layık görülen Cambridge cami, 1300 kişilik kapasiteye sahip. Fidanların sulanması ve temizlik için yağmur suları depolanıyor, caminin elektriğinin yaklaşık yüzde 40'ı güneş enerjisinden elde ediliyor.

Caminin çatısında bulunan hava sıcaklığını ısıya dönüştüren sistem sayesinde, sıcak hava tanklarındaki sular ve zemin ısıtılıyor.

Sensörler sayesinde içerideki oksijen miktarının azalması veya sıcaklığın artması durumunda, yukarıdaki bölmelerden sıcak hava çekilerek içeriye temiz hava veriliyor.

Doğa ile uyumlu özelliklerinden dolayı yukarıdan ışık almak ve güneş ışınlarını doğrudan cami içerisine yansıtmak için pencereler kubbe şeklinde caminin tavanına yerleştirilmiş durumda. 

Bizim de böylesi güzel eserler inşa etmemiz temennisiyle... 
 
 SÖZ SIRASI MİLLETİN

TUV TÜRK Malatya Araç Muayene 

İstasyonu'nunda Bekleme İşkencesi  

Eski Malatya'dan bir esnaf yazıyor: 

Geçen günlerde aracımın muayenesi için TUV TÜRK Malatya Araç Muayene İstasyonu'na gittim...

Normal işlemlerimi yaptırdıktan sonra sıramı beklemeye başladım...

Havada kar yağışı yok ama şiddetli bir soğuk var...

Adeta tir tir titriyorum...

Yer yer yerdeki su birikintileri buz tutmuş, üzerine bassan çııt diye kırılıyor...

Sağolsun İstasyon sahipleri bekleme odası yapmışlar sıcacık ama bizden çok uzakta...

Aracınızın sırasını beklerken aracın yanından ayrılamıyorsunuz...

Bekleme odası bomboş hiç kimse yok...

Ancak o sıcacık salona aracıyla gelen kişinin yanındaki ikinci kişi gidebilir...

Araç sahibi aracını takip etmek zorunda...

Şimdi soruyorum, araçların istasyona giriş ve çıkışlarını görebilecek bir mesafeye 8-10 kişilik camlı kabin yapmak çok mu zor...

Evet ben yağışsız ve soğuk bir güne rast geldim...

Bunun kavurucu yaz günleri var, yağmuru, rüzgarı var, kar yağışı var...

Hiç mi vatandaşı düşünen yok!

O gün yediğim soğuğu hala üzerimden atamadım, bunun vebali kimin?

Bu ve benzeri kurumlar keyfi yönetilmemeli...  

Konuyla ilgili İçişleri Bakanlığını çözüm bulmaya davet ediyorum...
 

Yazarın Diğer Yazıları