Vahdettin Yiğitcan

Malatya Valisi Hangi Dilden Anlıyor?

Vahdettin Yiğitcan

Haber 1 Kasım Pazar günü Malatya Haber Sitesinde çıktı.

Aradan tam tamına 21 gün geçti, duyan gören olmadı!...

Kimse bana mısın demedi... Bu şehrin baş sorumlu valisi başta olmak üzere, bu haberi ne milletvekilleri ne siyasi parti temsilcileri ne de sözde STK başkanları duymadılar, görmediler!...

Haber, üstelik, ‘İhaleyi Zaten Bize Verecekler’ Demiş, İşe Girişmiş!. başlığıyla verilmişti...

Yetmezmiş gibi alt başlığı ise haberi özetler mahiyette: TAM SKANDAL.. BU İHALELERDE NELER OLUYOR?. Diye bas bas bağırıyordu... Bir davul zurnası eksikti yolsuzluk haberinin...Ama ne hikmetse kimsecikler oralı olmadılar!...

Haber sitesindeki, haber metninin altında okuyucu yorumları ne bilgilerle dolu bir bilseniz...23 yorum yapılmış, duyan gören yok!

Ta ki, İyi Parti Malatya İl Başkanı Süleyman Sarıbaş uyandırana kadar...

Süleyman Sarıbaş bir Cumartesi günü yüksek sesle "Malatya Valisi Uyuyor mu?" diyerek basın üzerinden valiliğe seslendi...

Papuçun pahalı olduğunu sezen sayın vali Aydın Baruş ise derhal 22 Kasım Pazar günü yine basın kanalıyla konu hakkında 11.11.2020 tarihinde ön inceleme başlatıldığını açıkladı!... Başlatılan bu ön incelemenin neden vaktinde vatandaşla paylaşılmadığı da ayrı bir soru işareti olarak kaldı... Belli ki, kamuoyunu bilgilendirmek önemsenmedi...

Bu olay da bir daha gösterdi ki, bu şehirde basın ciddiye alınmıyor...

Basını ciddiye almamanın gerekçeleri arasında bence basının da içerisine düştüğü yanlışlar var... 

Hatır gönül ve ahbap çavuş ilişkileri ile gazetecilik iç içe girmiş... Dilerim yanılırım...

Ancak, bu sisli ortama yaslanarak işini doğru yapan basını görmezlikten gelen yöneticiler de bilmeliler ki bir Süleyman Sarıbaş çıkar ve sizi dut gibi silkeler... Ne yapacağınızı şaşırırsınız...

Bunca sözü niçin ettim... Şunun için:

Basın aracılığıyla olumsuz bir işleyiş dile getirilmişse, önce, ilgili kurumlar olayın hakikatini inceler doğruysa gereğini yapar ve kamuoyunu bu yönde bilgilendirir. Olay gerçek dışı ve haber yalansa bu yönde o basın kurumu yasal yöntemlerle tekzip edilerek kamuoyu önünde yalancılığı ilan edilerek küçük düşürülür... Yöntem budur.

Sayın Süleyman Sarıbaş olmasaydı Malatya Haberin verdiği soru işaretli bu haber de suya yazılmış bir yazı olarak akıp silinecekti...

Zaten hafızası zayıf bir milletiz, yapanın yanına kâr kaldığı bir dönemden geçiyoruz, şehrimize yapılan yanlış müdahalelerin hangisinin hesabı soruldu ki...Kanalboyu çirkinleştirmesinin mi, Trambüs işletmesi ve milyonlar harcanan durakların harabiyetinin mi, Çevreyolu üstüne yapılan çöl gölgelikleri ve ağır metal solunan dinlenme alanlarının mı hesabı soruldu!...

Vilayet Binasının Vatandaş Kapısı!...

Bu başlıkla valiliğe hitaben yazdığımız uyarı yazımızı 28 Temmuz'da yayınlamışız, aradan dört ay geçmiş. 

Sayın valimizden olumlu ya da olumsuz herhangi bir etki, tepki almamışız. Garip değil mi? 

Ben sayın valinin duyarlı olduğunu zannediyordum. Yazıdan habersiz olmasının imkanı yok.

Valilik Basın Müdürü Halil İbrahim Kılıç çok titiz bir amir, en küçük bir haberi dahi atlamaz, sayın valiyi bilgilendirir.

Oysa istediğimiz çok bir şey değildi... Neden ilgisiz kalındı anlayabilmiş değilim...

Bizim gayet makul ve sonuna kadar da haklı olarak vatandaşlarımızın, "Hükumet Konağını" teşriflerinde sizin kullandığınız cümle kapısından binaya girişlerini sağlayınız, demiştik.

O uyarı yazımızı tekrar bilgilerinize sunuyorum: 

"Sizin hiç Malatya'da Hükumet Konağına yolunuz düştü mü? 

O konaklar ki, vatandaşın mevcudiyeti nedeniyle vücut bulmuş, itibar kesbetmiş binalardır. Ben, hem Battalgazi hem de Vilayet Hükumet Konağı'na birkaç kez gittim. Hükumet Konağına girişin, "Cümle Kapısından" değil de "Vatandaş Girişi"ne ayrılan yan kapıdan yapılmasını oldukça rencide edici ve haysiyet kırıcı buldum. Devlet yönetiminin yereldeki izdüşümü "Hükümet Konaklarıdır", İlçelerde "Kaymakam", illerde "Vali"ler görev yaparlar bu konaklarda. Milletin organize olmuş halinin adıdır "Devlet". Yani "Devlet", milletin ta kendisidir.

Bu makamda oturanlar, vatandaştan kendisini nasıl farklı konumlandırabilir ki, giriş kapıları ayrı olsun? 

Eğer konu güvenlik nedeniyleyse, "Cümle Kapısı"nda da yapılabilir gerekli kontroller. Bahane aramayalım. 

Bir zamanlar hastalıklı zihniyetlerin dilindeki "Önce Mülkiye, Sonra Türkiye" küstahlığından çok çekti güzelim ülkemiz.

Cumhurun Başkanı Recep Tayyip Erdoğan yöneticilere, "Tevazu, Samimiyet, Gayret ve Önce Millet" derken, sizin rencide edici yan kapı uygulamanızı nereye koyacağız?

Bu haysiyet kırıcı uygulamanızdan vazgeçin ve 15 Temmuz Kahramanı bu vatandaşları kırmızı halılarla Cümle Kapısında karşılayın."

Vali Denildiğinde Aklıma Gelenler

Yanılmıyorsam yıl 1998 olmalı, "2000'in Eşiğinde Şehirlerimiz" temalı tüm Türkiye’yi kapsayan bir çalışma yapıyordum.

Bütün illerimizi adım adım dolaşarak o dönemde çalıştığım gazetede, her hafta iki tam sayfa şeklinde illerimizin, tarihi, kültürel, ekonomik ve sosyal kimliğine dair izlenim ve edindiğim bilgileri okuyucularımıza aktarıyordum.

İllerdeki çalışma sistemimde Vali, Belediye Başkanı, Ticaret ve Sanayi Odası, iş adamları, tarım ve hayvancılık ilgilileri, turizmciler ve olmazsa olmaz vatandaşların görüşlerine yer verirdim. İlaveten ben de kendi görüşlerimi ayrıca belirtirdim. 

Sivas ilimizi çalışırken Valilik binasına girer girmez girişin yan duvarında, vaktiyle Sivas’ta Valilik görevinde bulunmuş Halil Rıfat Paşa'nın 1882-1885 yılları arasında birçok bayındırlık, yol ve sosyal hizmetlerde bulunduğuna dair yazılı bir anı köşesiyle karşılaştım. Hayırla yad edilen Halil Rıfat Paşa'nın meşhur "Gidemediğin Yer Senin Değildir" sözünün, Sivas’ta yol yapımını gerçekleştirdiği sırada söylenmiş olduğunu öğrendim. Bu ilginç valinin hizmetleri saymakla bitmeyecek kadar çok… 

Bir diğer güzel ve ilginç hizmetleriyle andığımız valilerimizden merhum Recep Yazıcıoğlu. Ziyaretine gittiğim o dönemde Erzincan valisiydi. Özel Kalem Müdürü yoktu. Makam odasının kapısı ardına kadar açıktı. Tereddütle sessizliği bozmamak için parmaklarımın ucuna basarak makam odasının içerisine girdiğimde sol duvara yanaşık masasının arkasında karşılaştım sayın Recep Yazıcıoğluyla... Çok uzunca Erzincan'ı ve Türkiye'yi konuştuğumuzu hatırlıyorum...

Evet, vali denildiğinde daha birçok isim var zihnimde ancak Halil Rıfat Paşa ve Recep Yazıcıoğlu ile yetinelim. 

Bugün hayırla andığımız bu güzel insanlar, görevlerini ifa ederlerken unutulmaz işlere imza attıklarından ötürü onları gelecek nesillerimiz de hayırla yad edeceklerdir.

Hülasa, insanlar hayırla yad edilmek ve çocuklarına da bitmez tükenmez onurlu bir miras bırakmak istiyorlarsa "Salla başını al maaşını" anlayışının dışına çıkarak, elle tutulur gözle görülür hayırlı ve güzel, maddi ve manevi eserlerle hizmet yaşamını süslemelidir.  

Yazarın Diğer Yazıları