Değerli okurlar,
AKP'nin ülkemiz genelinde büyük bir hezimet yaşadığı mahalli idareler seçimlerinin üzerinden bugün bir ay geçti.
Bu zaman zarfında AKP Milletvekili Şebnem Bursalı Ramazan Bayramı tatili bahanesiyle gittiği Monaco'da 13 Nisan günü yediği ıstakozun fotoğrafını sosyal medya hesabından dosta düşmana nispetle göğsünü gere gere paylaşıyordu...
Aynı Şebnem Bursalı, ıstakoz paylaşımından bir gün önce de 12 Nisan Cuma günü "müminlerin bayramı" olarak nitelenen o gün "Cumamız mübarek olsun" temennisinde bulunuyordu.
Ayrıca bir başka AKP'li milletvekili Bahadır Yenişehirlioğlu da kolundaki milyonlar değerindeki Roleks saatle Mecliste ağırladığı onlarca kişiyle öz çekim yaparken kameralara yakalanmıştı...
Asıl mesele ne ıstakoz ne de roleks saat.
Asıl mesele kişilik bozukluğu ve teşhircilik. Milletin yaşam tarzıyla örtüşmeyen ayrıksı haller.
Bahse konu olan bu insanlar ülke yönetimini emanet ettiğimiz bizim adımıza temsil ve tasarruf yetkisi verdiğimiz sözde vekillerimiz. Yani sadece kendilerinden sorumlu sıradan insan değiller. Dokunulmazlık zırhı ile korunan yüksek maaşlarla beslediğimiz temsilcilerimiz.
Milletimizin Meclisindeki Milletvekillerimiz. Üstelik iktidarda bulunan AKP'ye mensup vekiller.
Sözün başında zikrettiğim yurt genelinde yaşanan hezimet bozgunu AKP'nin başına durduk yerde gelmedi.
AKP'nin yaşadığı hezimetin genetik kodlarını ıstakoz ve roleks saatin şifrelerinde aramak lazım gelir.
Korku Tünelinden Geçe Geçe Bu Günlere Geldik
22 yıldır kesintisiz iktidar olmanın verdiği rahatlık, rehavet ve keyfilikle, üstelik iki yakası bir araya gelemeyen şaşı, ufuksuz bir muhalefetle bu günlere çarnaçar geldik...
Amerika'sı, İsrail'i, Fransa'sı, Almanya'sı, Yunanistan'ı, PKK'sı, FETÖ'sü, DEAŞ'ı, YPG'si ile kuşatılmışlığın yarattığı çaresizliği çok iyi kullanan AKP iktidarını sürekli tahkim ederek bu günlere geldik.
Adeta korku tünelinden geçe geçe bu günlere geldik...
Bu günlere geldik demek dile kolay, bir de milletin burnundan solumasına kulak kabartmalı, milletin de bu arada iflahı kesildi...
Hayat pahalılığının önüne geçilemiyor... Market raflarındaki fiyatları takip etmek imkânsızlaştı.
En temel insan ihtiyacı olan ev ve ulaşım aracı sahibi olmak ücretli çalışanlar için hayal dahi edilemez, simsiyah kâbusa dönüştü...
Yaşadığımız korkunç işsizliğin yanı sıra liyakatsizliğin hüküm sürdüğü bu ortamda mülâkat elemeleriyle heba olan değerli insan kaynaklarımız gözünü gönlünü yurtdışına çevirdi.
Yıllarca "itibardan tasarruf olmaz" diyenlere ne oldu, suspus oldular!...
Beylerin aklına şimdi mi geliyor, kamu harcamalarında tasarruf fikri!...
Belediyeleri milyarlarca borca gark edenler kendilerinden hesap sorulmayacağını bilmenin pişkinliğiyle konuşuyorlar...
İpin ucu öyle bir kaçtı ki, ayağının altındaki halı da lime lime kayacak...
Başlıkta bir soru sormuş ve "Istakoz Neyin Dışavurumu?" demiştik...
El cevap : "Istakoz Dibe Vurmuşluğun Dışavurumudur"