Vahdettin Yiğitcan

İntaniye Servisi

Vahdettin Yiğitcan

Özetle: Önceki gün yazmaya başladığım "Küçük Bir İhmalin Ağır Sonucu" başlıklı yazı dün anlattığım "Plastik Cerrahide Yaşadığım Şok!.. " yazısı ile devam etti. Benim sağ ayağımın tabanında oluşan yara nedeniyle acılar içinde kıvranmamı dikkate almayan Turgut Özal tıp Merkezi Plastik Cerrahi Kliniğinin o günkü doktorunu dikkate almayıp yeni bir doktora muayene olmamı öneren değerli arkadaşım Çetin Yalçın, beni, ısrarla, Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürdü. İntaniye Polikliniği doktoru Yusuf beyin muayene odasından hikayemize devam edelim... 

Dr. Yusuf Kul'a dilimin döndüğünce sağ ayağımın altında oluşan yaranın gelişim seyrini başlangıcından itibaren anlatmaya çalıştım.... Bunun üzerine kan tahlilleriyle genel sağlık durumumun ne durumda olduğunu, şeker hastalığımın hangi aşamada seyrettiğini ve benim bilmediğim daha bir çok kan değerlerini görmek ve değerlendirmek için kan tahlili yaptırdı ve saat 14.00'de tekrar muayene odasına gelmemi istedi...

Bu arada fedakâr ve vefakâr, değerli arkadaşım Çetin Yalçın biricik kızını muayene ettirmiş ve eve göndermiş olarak benim yanıma döndü... Hastane koridorunda saatin 14.00 olmasını bekliyoruz ki tahlil sonuçlarımızı Dr.Yusuf Kul değerlendirsin...

Her yönüyle çok hassas düşünceli olan arkadaşım Çetin Yalçın, sabahtan beri bir şey yemediğimi bildiğinden ısrarla sorarak çay ve poğaça önerisine ben de bir soda ilave ederek açlığımı gidermiş oldum.

Nihayet saat 14.00 oldu. Dr. Yusuf bey tahlilleri değerlendirirken ileri seviyede yayılan enfeksiyonun durdurulmasını, çok yüksek seyreden şeker düzeyinin normal değerlere indirilmesi gerektiğini söylemesi üzerine bunun ancak hastane kontrolünde sağlanabileceğini söyledim, çünkü, yalnız yaşadığım için ben asla üstesinden gelemezdim... 

Bu tahlillerin kısaca sonucu, sağlık durumumun ekseni öyle böyle değil, tamamen kaymıştı...

Dr. Yusuf bey hastaneye yatış işlemlerimi yaptırabilmem için gerekli evrakları imzalayarak bizi İntaniye Servisi'ne yönlendirdi...  

Yardım ve desteklerini asla unutamayacağım dünyalar iyisi Çetin Yalçın arkadaşım canla başla, kanter içinde, beni diğer binadaki 1. İntaniye Servisine götürerek yatış işlemlerimi büyük bir hızla gerçekleştirdi. 

İş bununla kalsa yine iyi, şimdi de sokak kıyafetiyle geldiğim hastanede, hastane ortamında giyeceğim eşofman tarzı kıyafet, havlu ve sair ihtiyaçlarım söz konusu... 

Yetmezmiş gibi mağazadan alınan yeni bir giyisiyi asla yıkanmadan giyinemem...

Utana sıkıla sevgili Çetin'e hastanede giymem ve kullanmam için alınması gereken eşofman, çamaşır ve terlik ihtiyaçlarımı yazdırdım... Alacağı giyisileri eve götürüp yıkanmasını istemek yüzsüzlüğünde bulundum...

Böylece, Çetin'e yük olduğumun yanı sıra, değerli eşi yengeme de yeni giyisilerin yıkanması zahmetini vermiş oldum...

Sabahın çok erken saatinde başlayan hastanede muayene hikayemiz, akşama doğru hastaneye yatış işlemlerinin gerçekleşmesiyle yepyeni bir aşamaya evrildi...

Sevgili Çetin'in gitmesiyle hastanedeki tek kişilik odamda tek başıma kaldım...

Bir müddet sonra odama bir hemşire girerek hasta nerede diye sordu...

Hemşire haklıydı, çünkü sokak kıyafetli bir hasta olamazdı, hemşirenin "hasta nerede" sorusuna "hasta benim" diye cevap verdim...

Hasta yatağına oturmamı ve tansiyonumu ölçeceğini, ateşime bakacağını, şekerimin seviyesini tespit edeceğini ve kan örneği alacağını söyleyince sıkı bir takip altında olduğumu anladım...

Hemşire hanımın işini bitirip odadan ayrılmasıyla tekrar yalnızlığıma döndüm, yalnızdım, ancak, hastane ortamında bulunmam nedeniyle içimi güven duygusunun verdiği bir ferahlık sardı... 

Akşam yemeğim geldi, baharatlı tavuk kuşbaşı kızartması, peynirli makarna ve salata...

Aman Allah'ım o da ne, tavuk kuşbaşını yemek imkânsız, resmen tuz çorağı mutfakta ne kadar tuz varsa hepsini bu yemeğe katmışlar... Makarna desen bir acaip yarısı peynirli yarısı sade gibi, üstelik buzdolabından çıkmışcasına soğuk, tadı da kokusu da nahoş geliyor... Yemeğin eşliğinde verilen tombul ekmek ve salatayla akşam yemeğimi geçiştirdim...

DEVAMI YARIN:

"Hastanede Kabus Gibi 2. Gecem"

Yazarın Diğer Yazıları