Vahdettin Yiğitcan

Gözü Dönmüş Fosil Ruhlu Caniler

Vahdettin Yiğitcan

Değerli okurlar, 

Bugün mutadımın hilafına ben hiçbir şey söylemeden sizleri,  Sözcü Gazetesinin değerli yazarlarından Necati Doğru'nun üç gün önce, yani Pazar günü yazmış olduğu 'Gerçek gazeteci' başlıklı muhteşem yazısıyla başbaşa bırakacağım. 

Gönlüm bu muhteşem yazıdan siz okurlarımızın mahrum kalmasına razı olmadı... 

Sözünü ettiğim yazıyı okumuş olanların affına sığınarak...

İsrailli sağduyulu bir gazeteci, vicdan sahibi bir insan başına gelebilecek her şeyi göze alarak diyor ki:

İsrail Ordusu: Cinayet örgütü.

İsrail Devleti: Katliamcı. 

İsrail Halkı: Siyonizme şartlanmış zavallı. 

İsrail Üniversiteleri: Korkak. 

İsrailli Aydınların çoğu, yalancı.

İsrail'in Başbakanı ve Genelkurmay başkanı, Gözü dönmüş soykırımcı ve utanmazlar.

İsrail denilince akla gelebilecek ne kadar tanımlama varsa hepsini bir bir sıralamış İsrailli sağduyulu bir gazeteci, vicdan sahibi bir insan...

İşte o yazı:

Gerçek gazeteci

Necati Doğru
11 Ağustos 2024

 
İsrail ordusu dün sabah güneş henüz doğarken Gazze’de bir okula saldırdı. Okulda savaştan korunmak isteyen sığınmacı aileler yaşıyordu. 100 kişi cesetleri parçalanarak ve çıkan yangında kavrularak öldü.

Savaşta sivil öldürmek.

Katilliktir.

Bunu çoğu kimse; “şu da oldu, bu da oldu ama önce HAMAS sivil kampı vurdu” diye dolandırarak söylüyor.

★★★

Fakat biri var.

O, dolandırmıyor.

Direkt olarak “yaptığımız katilliktir” diye söylüyor. Kendi ordusuna cinayet örgütü, kendi devletine katliamcı, kendi halkına Siyonizm şartlanmışı zavallı, kendi üniversitelerine korkak, kendi aydınına yalancı, kendi başbakanı ve genelkurmay başkanına gözü dönmüş soykırımcı, utanmazlar diyen biri çıktı.

O gerçek gazeteci!

★★★

Her türlü kutsallığı, tabuyu, şartlanmayı, propagandayı, hapse atılmayı, işsiz kalmayı, öldürülüp yok edilme korkusunu aşarak doğru olanı yazabilmek her gazetecinin harcı değil.

Yahudi anneden doğma.

Yahudi babadan olma.

Doğma büyüme Yahudi.

İsrailli gazeteci Gideon Levy şunları yazıyor: Bu kavgayı, çatışmayı, düşmanlığı Gazze’de Filistinliler başlatmadı. Bu düşmanlık, boğazlaşma, öldürme 1948’de İsrail Devleti kurulunca 600.000 Filistinlinin evlerinden, topraklarından, yurtlarından sürülmeleriyle doğdu.

★★★

İsrail’e yönelik ilk nefret, Nakba’dan önce, biz Yahudiler buraya gelip Filistinlileri kovmaya çalıştığımızda başladı. Siyonizm, ilk günden itibaren hiçbir zaman bu topraklarda Filistinlilerle beraber yaşamayı düşünmedi. İlk günden itibaren onları bu topraklardan atıp sürmeyi hedefledi.

★★★

Filistinliler tek bir halktı.

İsrail devleti onları böldü.

Birbirinden kopardı.

Küçük parçalara ayırdı.

İsrail Arapları...

Batı Şeria’dakiler...

Ardından 1967 işgali geldi.

Kudüs’teki Filistinliler...

Gazze’deki Filistinliler...

Ayrımları İsrail yarattı.

★★★

Filistinlilerin önüne üç seçenek koyduk; ya teslim olun, ya bu topraklardan göç edip çöllere gidin ya da ölün. Şiddete başvurmak ya da teslimiyet dışında onlara gidecekleri başka bir yol bırakmadık. Filistinlilere bizimle eşit insanlar olarak hiç davranmadık. Bu topraklarda onların da İsrail Devleti gibi kendi devletlerini kurma hakkı var, bu hakka izin vermedik.

★★★

Gazze, İsrail Devleti’nin kurulduğu 1948’den bu yana mülteci kamplarında en sefil koşullarda yaşayan Filistinlilerin merkezi olarak kaldı.

2006 yılına geldik.

Şu oldu, hatırlayın.

İsrail, Gazze’yi dünyanın en büyük açık hava hapishanesi haline getirdi. Hayal bile edilemez; 2 milyon 300 bin insanı 18 yıldır bir kafese kapatılmış durumda yaşatıyoruz. Şimdi de bombalıyoruz. 15 bin çocuğun, 20 bin kadının ölümünü meşrulaştırıyoruz.

Tanrı aşkına!

Biz ne yapıyoruz?

★★★

Bizim sahip olduğumuz dünyanın en gelişmiş savaş makinasına karşı bu insanlar uçurtmalarla, tünellerle, aynalarla, lastik sapanlarla, makaslarla, yangın çıkarıcı cihazlarla, havan mermileri ve özel borularla özgürlüğü için savaşan, umudu olmayan bir halk yarattık.

Nasıl unutacaklar!

Nasıl affedecekler!

Gelecek nesil Filistinliler, İsrail’e karşı büyük ve haklı bir kin besleyecekler. Çünkü Filistinlilerin, demokratik bir seçimde HAMAS’ı seçmiş olması, İsrail’e bir toprak parçasını denizden, havadan ve karadan tam bir kuşatma altına alma hakkı vermez.

★★★

O bunları yazabildi.

O gerçek bir gazeteci.

İsrail’in Haaretz Gazetesi de hem bu yazılara yer verdi ve hem de haberleriyle destekledi.

Haaretz de gerçek bir gazete olduğunu gösterdi.

Günlük Ev Bombalama Kotası

İsrail Maliye Bakanı Bazel Smotrich, aylardır açlık, kıtlık içinde yaşamakta olan Gazzelilerin tamamının ölmesinin “meşru” olduğunu ihsas eden bir konuşma yaptı. Konuşması sırasında; “Rehinelerimiz geri dönene kadar haklı ve ahlaka uygun olsa bile kimse 2 milyon sivilin açılıktan ölmesine izin veremez” demişti. Avrupa Birliği Diş İlişkiler Temsilcisi, bu konuşmayı; “alçaklığın ötesinde” deyimini kullanarak kınamıştı. Kınama orda kaldı. Önceki gün de Michel Ofer Ziv adlı bir İsrail’i komutan CNN’e konuştu. İsrail’in Gazze’de yaptıklarını kabul etmediği için vicdani retle ordudaki görevini bıraktığını söylen komutan, “İsrail ordusunun günlük ev bombalama kotası olduğunu ve kotayı doldurmak için keyfi katliamlar yaptığını” dile getirdi. Korkunç!

Yazarın Diğer Yazıları