Vahdettin Yiğitcan

Galileo'nun Suçu Neydi?

Vahdettin Yiğitcan

İnsanlık tarihi, binlerce yıl boyunca ve halen, muktedir olmanın sağladığı gücü elinde bulunduran egemenlerin "dediğim dedik" türünden dayattığı, kendi doğrusunun aksine yeni bir iddia ve öneri getirenlere karşı hayat hakkı tanımamak hikayeleriyle doludur. Dün de böyleydi, bugün de böyle... 

Farklı yaklaşım ve yeni tekliflere kapalı olan iktidar sahipleri, iktidarda olmanın imkânlarından sonuna kadar yararlanmak adına akılalmaz şiddet, zulüm ve iftiraya başvurmaktan da çekinmezler...

Bilim dünyasının bugün önünde saygıyla eğildiği Galileo'yu, sözde uygar batının Hristiyan din adamı Kardinallerden oluşan "Engizisyon Mahkemesi" cellatları daha dün denilecek bir tarihte, 1632 yılında müebbet hapse mahkum ettiler...

Galileo'nun suçu, çok basit anlamıyla "dünya dönüyor" demesiydi... 

O müthiş düşünür ve bilim adamı Galileo diyor ki:

"Evren dediğimiz kitap, yazıldığı dil ve harfler öğrenilmedikçe anlaşılamaz. Matematik dilinde yazılmış bu kitapta harfler üçgen, daire ve diğer geometrik şekillerdir. Bu dil ve harfleri öğrenmedikçe kitabın tek bir sözcüğünü bile anlayamaz, karanlık bir labirentte dolanıp dururuz."

Kainatta ezelden ebede doğru süregiden, Sünnetullahın şiirsel işleyişinin şaşmaz ahengini değerli Galileo'nun bu cümlelerinden daha latif anlatacak bir tanım yapılabilir mi?

Galileo'yu müebbet hapse mahkum edenler, akılları sıra dünyayı durdurmuş mu oldular! Aklı iptal mi ettiler?

Bugün dünyada Galileo şükranla anılırken, insanlık, Engizisyon Mahkemesi Kardinallerini lanetle yâd ediyor!

Gelelim bugünümüze ve Malatyamıza...

Geçtiğimiz hafta gazetemizde Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Orhan Kara'nın tüm ülkelerin dengelerini altüst eden koronavirüsle mücadele anlamında "Dünyada ve Ülkemizde Covid19'da Tanı da Tedavi de Yanlış" iddiasında bulunduğu haberine yer vermiştik...

O haberde Uzm. Dr. Orhan Kara, yapmak istediği tıbbi bilimsel araştırmaya Sağlık Bakanlığından izin almasına rağmen çalıştığı Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesinin bu araştırma talebine dört ay beklettikten sonra red cevabı vermesi anlaşılır gibi değildi...

Uzm. Dr. Orhan Kara'nın talebi sadece ve sadece "Bilimsel Araştırma" yapmaktı...

Bilimsel Araştırma yapmanın ne sakıncası, kime nasıl bir zararı olabilir ki, reddedilir? 

Üstelik hastanenin ismi "Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi" olmasına rağmen araştırmaya izin yok!

Ayrıca, Uzm. Dr. Orhan Kara, Başhekimin kendisi hakkında “idari ve adli tahkikat geliyor” demesini de tehdit olarak algılıyor... 

Uzm. Dr. Orhan Kara inandığı doğruları söylemese miydi, söylemekten imtina mı etseydi?

Çok açık ve samimi bir dille, yanlış yapıyorsunuz diyen bir insanı dinlemek, dinleyenler açısından ele geçmez bir imkân olacaktı.

Evet çağımız, Ortaçağ değil, Engizisyon Mahkemesinde de değiliz, içimizde Kardinaller de yok...

Ama Ortaçağ'ı çağrıştıran, Engizisyon Mahkemelerini tedai ettiren ve Kardinalleri hatırlatan adaptasyon uygulamalar karşısında mağdur edilmiş bir Uzm. Dr. Orhan Kara gerçeği var...

Mesleki bilgi ve birikiminin en verimli çağında meslektaşları tarafından gücendirilmiş bir değer Orhan Kara...

Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı sayın Fahrettin Altun'a buradan bir açık çağırı yapmıştım, zannederim duymadılar...

Bugün aynı çağırımı tekrarlıyorum, 

Sayın Fahrettin Altun,

Malatya'da Orhan Kara doktorumuz "Covit 19'un teşhis ve tedavisinde" ezberleri bozacak çok önemli tespitlerim var diyor.

İlaveten "Bilimsel Araştırma" yapma talebinin de Sağlık Bakanlığı'nın onay vermesine rağmen çalıştığı Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Başhekimliğince reddedildiğini söylüyor...

Değerli doktorumuz Orhan Kara'nın bilgi ve birikimi atıl kalmasın. Çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde bir değerimizi daha yitirmeyelim.

Değerli doktorumuz sayın Orhan Kara'nın ilgili kişi ve kurumlarla iletişimini sağlamanızı bilgilerinize arz ederim.

Vahdettin YİĞİTCAN

Yazarın Diğer Yazıları