Vahdettin Yiğitcan

Elazığ ve Malatya Kıyaslamaları

Vahdettin Yiğitcan

Ben kendimi bildim bileli Elazığ ve Malatya ahalisinin bir kesimi arasında illerini çekiştirme anlamında dedikodu edilir, lehte ve aleyhte ileri geri konuşulur hep...

Bu dedikoduları da genellikle aidiyet duygularını ancak bu çekişme diliyle besleyenler köpürtürler...

Fanatik takım holiganlığı gibi illerin de holiganları maalesef var. 

Eğitim seviyesi denklik arzeden kesimler arasında cereyan eder ve benzetmek kabilse, Elazığ ve Malatya taraftarları arasında yaşanır ateşli ağız dalaşları.

Konumuz, iki komşu ilimizin alt kültür düzeyinde zaman zaman gerçekleşen kıskançlık nöbetleri değil elbette.

Aslında ben çok farklı bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Malatya taraftarlarını kızdırma pahasına... 

Elazığ ve Malatya coğrafi konumları gereği farklı üstünlüklere sahip iki ilimiz.

Bu üstünlükler neler derseniz, şöyle: coğrafi bölge olarak Elazığ, Malatya, Tunceli ve Bingöl'ün tam ortasında bulunuyor. 

Elazığ'ın bu merkezi konumu, hizmet odaklı bölge müdürlüklerinin de Elazığ'da olmasını zorunlu kılıyor. 

Malatya'yı farklı kılan iki özelliği ise tarıma elverişli toprakları ve doğu ile batı arasındaki geçiş güzergâhı üzerinde bulunmasıdır. En kaba tasnifle farklılıkları bunlar.

Son 40 yılda doğudan aldığı göç nedeniyle Malatya'nın demografik yapısı adeta altüst oldu. Malatya'da Malatyalı bulmak zorlaştı deniliyor.

Bu arada Elazığ demografik yapısını koruduğu gibi Bölge Müdürlükleri sayesinde memur kenti olma özelliği ile Malatya'dan daha modern bir görünüme sahip.

Sık sık komşu vilayetimiz Elazığ'a çeşitli sebeplerle gidiyorum.

Ulaşımı çok çeşitli, geçtiğimiz yıl sefere konan Malatya-Elazığ arasında çalışan Bölgesel tren ilk tercihim.

Elazığ'da tesbit ettiğim Belediye hizmetlerindeki teknoloji kullanımı Malatya'da yok!

Elazığ'ın 15 farklı bölgesine konan, adına kiosk dedikleri teknolojik aygıtlarla yerli yabancı herkes, sayısız hizmete tek tuşla ulaşabiliyor. Bu kioskları Harput ve İstasyon Caddesinde bizzat gördüm ve inceledim.

Ayrıca Elazığ'da esnaf - müşteri ilişkilerinde, Malatya'dan çok daha saygılı bir iletişim dili var.

Elazığ yerel değerlerine çok ehemmiyet gösteriyor ve unutulmaması adına kültürel etkinlikler düzenliyor.

Resmi kurum çalışanlarının vatandaşa karşı davranışı kibar ve saygılı.

Malatya'da bir Malatyalı olarak karşılaştığım sorunlar sayısız denecek kadar fazla.

En başta toplu ulaşımın elektronik ücret yükleme cihazları yok denecek kadar az ve yetersiz.

Elazığ'daki kiosk dedikleri cihazlardan ödeme ve bilgilendirme anlamında Belediye hizmetlerini alabildiğiniz gibi, şehirdeki kültürel etkinliklere kadar, şehrin turistik tanıtımını tek tuşla görebiliyorsunuz. Elazığ Belediyesinin vatandaşın ayağına götürdüğü bu hizmet ,teknoloji kullanımı bakımından çok önemli.

Malatya esnafının müşteriye karşı davranışı "Ahilik Geleneğiyle" hiç örtüşmüyor.

Malatya'da resmi kurum çalışanları adeta vatandaşa lütfederek davranıyor. 

Bazı kurumlarda bizzat yaşadığım kabalık ve küstahlıkları zikretmiyorum.

Sonuç olarak kaba bir tasnifle diyebilirim ki:

Elazığ'a dışarıdan gelen memur kesiminin beraberinde getirdiği kültürel değerler, şehrin her noktasına sirayet etmiş durumda.

Yakın gelecekte Elazığ, özümsenmiş şehir kültürü açısından örnek gösterilecek iller arasında yerini alacak...

Malatya'da ise durum çok vahim, Malatya, aldığı niteliksiz göç nedeniyle kadim gelenek ve değerlerini her geçen gün daha da yitiriyor.

Malatya'nın mevcut gidişatı, aç gözlü, görgüsüz kalabalığıyla yönetilemeyen büyük bir kasabaya evrileceği yönünde hızla ilerliyor. 

Bu Keyfilik Nereye Kadar?

"Destan Şehir, Medeniyetin Kalbi Malatya" yazboz tahtası adeta.

Daha önce de yazmıştım, bu fakir kaybolma pahasına zaman zaman Malatya'yı o sokak senin, bu mahalle benim dercesine adım adım saatlerce arşınlar gezer...Yeni yapıların arasında sıkışıp kalmış ve hayat sevincini yitirmiş, terk edilmiş eski yapıları görünce içi cızz eden bir hissiyatla geçmişe gider, çocuk cıvıltılarının eksik olmadığı masalsı yılları burnunun direği sızlayarak anımsar.

Önceki gün Kışla Caddesi'ne doğru yürüdüm, uzunca bir zamandır ihmal ettiğim bir güzergahtı...

Kanal boyuna geldiğimde bir de ne göreyim, daha görkemli hale getireceğiz diyerek güzelim kanalımızı yıkıp görgüsüzce betonlaştıran, estetik zevkten mahrum anlayış betondan bir ucubeye çevirmişti o hatıralarımızı süsleyen su anıtı kanalımızı. 

Etrafını da çivit mavisiyle boyayarak sözüm ona süslemişti.

Bu kadar zevksizce yaptığı müdahaleler yetmezmiş gibi bir de üzerine gölgelik adı altında milyonlarca liraya mal olan kalaslarla etrafını çevirmişti...

Nasıl olsa harcanan milletin parası ve kendisinden emin başkanımız, kimse ona hesap mesap da sormayacak! 

İlk gördüğümde çok üzülmüştüm... Ne hakkı vardı hatıralarımızı yok etmeye bir belediye başkanının?

Önceki gün gördüğümdeyse ahşap kalasların yerinde yeller esiyordu, bu kez değişen belediye başkanı ağaçların büyümesine engel olduğu gerekçesiyle sökmüştü ahşap kalasları...

Aziz hemşehrilerim, Malatya'nın inanın her tarafı dökülüyor... 

Sizi uyutuyorlar, Medeniyetin Kalbi, Destan Şehir diyerek...

Belki de Destan şehir ifadesi doğru olabilir, şöyle ki: tarih ve kültür araştırmacısı Nezir Kızılkaya'nın kültürümüzdeki Destan konulu yazısı vardı.

O yazıda "destan", yaşanılan çok acı olaylar üzerine destancı ozanların yaktığı ağıtlar olarak tanımlanıyordu...

Malatya!mızın yaşadığı yönetim felaketleri nedeniyle, "Destan Şehir Malatya" üzerine Arguvanlı bir ozanımız bizim bu varsayımımızı haklı çıkarabilir...Malatya'nın yaşadığı ne idüğü belirsiz başkalaşımı üzerine bir destan yazabilir...

Kara mizah bir yana, her kim ki, kamu kaynaklarını çar çur ettiyse devlet onun yakasına yapışıp tek kuruşuna kadar tahsil etmeli, diyorum...

Konuşan fotoğraf yada fotoğrafın dili

Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan'ın ev sahipliğinde "Yolu Malatya'dan Geçenler" onuruna verilen bir yemekle, Malatyalı siyasiler ve Malatya'da görev yapmış bürokratlar Ankara'da bir araya geldiler. Her şey normal akışında giderken Selahattin Gürkan başkanın dikkatini bir şeyler çekmiş olmalı ki, bakışları birden bir noktaya odaklandı. Baktığı yönü açık etmemek için kafasını çevirmeden yan gözle olanı biteni izlemeye başladı. O esnada masadaki misafirlerin de her biri kendi gündemiyle meşguldü. Böylesine özlem giderilen, Malatya'ya inanılmaz iltifatlar yağdırılan, duygu yüklü bir akşamda Selahattin Gürkan'ı işkillendiren hususu cidden biz de merak ettik!

 O Selahattin Gürkan ki: "Devletin ve milletin kör kuruşunun hesabını sorarım. Ona dikkat ederim. Kapalı ve karanlık olan şeylere ne müsaade ederim, ne de müsamaha gösteririm." Dediğine göre, fotoğraftaki bakışını nasıl okumalıyız?. 

Dikkat ederseniz, keyifler kaçmış, suratlar asık, Ramazan topunu bekler gibi bir halleri var.
 

Yazarın Diğer Yazıları