Vahdettin Yiğitcan

Değer, Atfedilen Bir Kıymettir

Vahdettin Yiğitcan

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta...
                                            Ahmet Haşim
Değerli okurlar,

Bugün sözümüz, kerameti kendinden menkul siyaset esnafı bilumum zat-ı muhteremlere.

Tırmandıkları yüksekliklerde oksijen komasına düçar olanlara..

Sayınlara, baylara, bayanlara...

Çocukluluğumuzdan başlayarak hayatımız boyunca "şahsiyetimizin" inşası ve saygınlığı için gayret sarf eder, itina gösteririz.

Tıpkı çetin bir merdivenin basamaklarında tökezlemeden, dikkat ve rikkatle çıkarcasına gayret sarfederek...

Bu hususta başkalarınca menfi manada bir şöhrete nail olmak kâbusumuz olur, asla istemeyiz. İtibar da aynı şeydir, itibarına halel gelmesini kim ister?

Değer, Atfedilen Bir Kıymettir

Şahsiyet inşası: Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, sabır, sebat ve azimle.
-------------------------------------------------

El hak, biz kötü bir şöhretle anılmayı istemezken, sarf ettiğimiz gayret ve itinayı yerli yerinde kullanmış ve saygınlığı hak edecek saygıyı ve tevazuyu göstermiş miyiz? Başkalarını, farklı inanç ve düşünceye sahip olsalar da art niyetsiz ve önyargısız anlamaya, dinlemeye çalışmış mıyız? 
Asıl, düğümün çözümü burada yatıyor.

Değer, Atfedilen Bir Kıymettir
Kerameti kendinden menkul sıradan bir zat-ı muhterem.

Şöyle ki, bizim hiçbir maharet ve becerimiz, yüklenmiş olduğumuz bilgi ve yetenek, işimizdeki başarı ve kazanç, fiziki mükemmellik ve güzelliğimiz, almış olduğumuz diplomalar ile güç ve kudretimiz bizi nev-i şahsına münhasır özel bir kişi yapar; ancak değerli bir şahsiyet yapmaz. Değer, başkalarının gönlünde kazanılmış elle tutulmayan, gözle görülmeyen ulvi bir mertebedir...

O mertebeye yükselmek iradi anlamda kişinin kendi inisiyatifinde değildir. Değerin takdirine ve karatına başkaları karar verir.

Sözü fazla uzatmanın manası yok, bu hususta Derviş Yunus Emremiz demişti ki:
İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendini bilmezsin
Ya nice okumaktır.

Aşık Veyselimiz de kitabın tam orta yerinden şöyle der kerameti kendinde sanan maşuka: 
Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa

Cumhurbaşkanı'nın Önerdiği Çözüm, Çözüm mü?

Değerli okurlar,

Dünyanın gözbebeği, mümbit ve muhteşem toprağı ve güneşiyle yetiştirdiği lezzetli ürünleriyle göz kamaştıran, damak çatlatan biricik ülkemiz yıllardır sürüklenmiş olduğu ekonomi bataklığında patinaj yaparak enerjisini heder edip israf girdabında çırpınıyor. Gıda enflasyonunun altında asgari ücretliler ve emekli vatandaşlarımız kalmış durumdalar.

Hükümet ne derse desin, tarımsal üretimimizdeki yetersizlik had safhada. Tarım sektöründe tek marifetimiz, buğday ithal edip un ve makarna ihraç etmekten başka bir numaramız yok. Pirinç, yağ, kırmızı et ve bakliyat ürünlerinde tamamen dışarıya bağımlı haldeyiz. Vatandaşını sağlıklı besleyemeyen devletin tam bağımsızlıktan söz etmesi saçma bir iddiadan öteye geçemez. Tarım sektörü, savunma sanayinden de önce gelen en stratejik bir sektördür.

Bu durumu gören zincir marketler ise fırsatı ganimet bilerek kârlılıklarını en yüksek düzeye çıkarma anlaşması yapmışlar gibi temel gıda maddelerinin fiyatı hepsinde de kuruşu kurşuna aynı.

Hiç düşündünüz mü, zincir marketler hayatımıza gireli şunun şurasında yaklaşık 30 yıl olmuş. İlk başladığı yıllarda gayet makul bir fiyat politikasıyla halka şirin görünmeyi sağladılar. Şimdi herbirinin on binlerce şubesi var. Bu paraları nasıl kazandılar, nasıl yerden pıtırak gibi çıkarcasına tüm ülkeyi kılcal damarlarına kadar sardılar. Bu büyümenin hesabı devletin kayıtlarında izah edilebilir bir dökümü ve dosyası var mı?

El atmadıkları ticari alan kalmadı, en tehlikelisi de gıda sektörünün tedarikçi ayağını da ele geçirdiler.

Piyasayı artık bu dört beş zincir market firmaları belirliyor, ortada bakkal makkal bırakmadılar. Bakkallar, ekmek, sigara, meşrubat ve su satıyorlar. Tek rakipleri kendi kendileri...

"Fahiş fiyat uygulayarak haksız bir kazanç peşinde olanları boykot edin" dedi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.

Eyvallah, boykot ise boykot, uyalım.

Aklıma gelmişken sorayım, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin Mubayaa yetkilisi bilir, "Sayın yetkili, sizin fahiş fiyat uyguladığı için boykot ettiğiniz firmaları kamuoyu önünde açıklar mısınız?"

Şimdi soruyorum, bir sıradan vatandaş olarak fahiş fiyatı hangi ölçütlere göre tespit edebilirim?

Kafamı nereye çevirsem hepsi aynı, makul fiyatlı neresi var, bilen varsa söyler misiniz?

Aslına bakarsanız, fahiş fiyat uygulayanları dizginleyemeyen devlet "boykot edin" diyerek bu işi de vatandaşın sırtına yıkmış olmuyor mu?

Şimdi, "Cumhurbaşkanı'nın Önerdiği Çözüm, Çözüm mü?" Sorusunun cevabını zamanla anlayacağız...

Değer, Atfedilen Bir Kıymettir

Devletimiz harıl harıl denetliyor, daha ne yapsın!.. Aç gözlü marketçiler denetçiler marketten çıkar çıkmaz fahiş fiyat uyguluyorlar.

Yazarın Diğer Yazıları