Değerli okurlar,
Yaratılışımızdan gelen tabiatımızın bir gereği olarak her birimizin ayrı ayrı yeteneklerimiz, ilgi alanlarımız ve yüklenmiş bulunduğumuz görevlerimiz vardır ve bu farklılıklarımız toplumsal insicamın oluşması için ahenkli renklerimizdir. Bu durumsa ilahi tecelliden başka birşey değildir.
İnsanlığın gelişim süreci başlangıcından günümüze bilgi ve görgü aktarımı yoluyla gerçekleşmiş olup, bilgi ve görgü aktarımının en etkili canlı taşıyıcısı insanı hariçte tutarsak, bilgi ve kültür aktarımının yegâne aracı yazılı kaynaklardır. İnsan ölümlü bir varlık, yazılı kaynaklar ise sağlıklı muhafaza edildiği sürece ölümsüzdür.
Bugün için bilim insanlarının tespitine göre yazıyı milattan önce 3200 yıllarında Sümerliler icat ederek tarihin akışını ve gelişim hikâyesini bilinmezlikten kurtarmışlardır.
Yazıyla beraber bilgi aktarımının gelişmesi, kayıt tutma ve kayda geçirme ihtiyaçlarını doğurdu.
Kayda geçirilmiş bilgilerin bulunduğu kaynaklar kitapları, kitapların da bir arada bulunduğu mekânlarsa kütüphaneleri doğurdu diyebiliriz.
Günümüz dünyasında aklınıza gelebilecek her alanda insanlar arası orantısız güç yarışı ve savaşı acımasızca hüküm sürmekte.
Ülkemizde de durum pek farklı görünmüyor, devletin, eğitim ve öğretim politikasında zengin ve yoksul çocuklarına bakışı eşit değil. Bir yanda astronomik ücretli başarı grafiği yüksek özel okullar, diğer yanda bedava ancak yetersiz devlet okulları...
Oysa toplumumuzun tüm kesimlerine fırsat eşitliğini ayırt etmeksizin herkese sağlaması gerekirken devletin, maalesef ayrımcılığın şahikasını devletimiz eliyle bölünmez bütünlüğümüz övünmesine ilaveten, şaşkınlıkla eğitim ve öğretimde geri planda dışlanarak yaşıyoruz!
Kütüphaneler her yaştan insan için birer bilgi mabetleridir.
--------------------------------------------------
Son olarak kitapla alakâlı ne demiştik; kayda geçirilmiş bilgilerin bulunduğu kaynaklar kitapları, kitapların da bir arada bulunduğu mekânlarsa kütüphaneleri doğurdu.
Evet, eğitim ve öğretim hayatında fırsat eşitliği tanınmayan öğrenciler için yegâne kendilerini geliştirip bilgilenecekleri mekân olarak ellerinde sadece kütüphaneler kalıyor.
Malatya Girişim Grubuna Düşen Görev
Değerli okurlar,
Bildiğiniz gibi Malatya'nın en merkezi noktasında Malatya Park Alışveriş Merkezi hizmet veriyor.
Malatya Park AVM'nin üçüncü, eğlence ve yeme içme katında da Kültür Bakanlığının açmış olduğu bir kütüphane yer alıyor.
Önceki gün o kütüphaneye gittim. Çok nezih bir ortam, çalışanlar nezaketli ve güleryüzlüler.
Kitap raflarından Cevdet Kudret'in Türk Edebiyatına Yön Verenler adlı inceleme eserini aldım ve boş bulduğum bir masaya oturdum. Başladım okumaya, aman Allahım gürültüden okumanın imkânı yok, güç belâ okudun diyelim, bu kez anlamanın mümkünatı yok! Hemen yan tarafta çocuk oyun salonları, meydanda masalar sandalyeler dolup dolup boşalıyor. Koridorlar piyasa yapanlarla dolu... Tam bir curcuna ortamı. Tahammül edilmesi imkânsız bir mekân...
Ses yalıtımı yapılmamış Malatya Park Kütüphanesinde ders çalışmanın ve kitap okmanın imkânı yok.
--------------------------------------------------------
Oldum olası kütüphaneleri severim. Söylemesi ayıp birkaç yıl önce Ankara'da açılan Millet Kütüphanesini, İstanbul'da Kütüphaneye dönüştürülen Rami Kışlası'nı koşullarımı zorlayarak ziyaret etmiştim. Öğrencilik yıllarımda Ankara Kızılay da bulunan Milli Kütüphane uğrak yerlerim arasındaydı, İstanbul'da Beyazıt Devlet Kütüphanesi de yazı dizileri için kaynak bilgi aradığım sessiz, asude mekânlarım oldular. Kütüphaneler benim için birer bilgi mabetleridir.
Kütüphanelerin işlevi hakkında sayısız övgüler sıralanabilir. Şimdi sırası değil.
Malatya Park AVM, Malatya Girişim Grubu'nun sahibi olduğu bir ticari alan.
Adı geçen kurumun misyon ve vizyonu, Malatya sevdalısı işadamlarının kendi ifadeleriyle "Tarihi şehrin modern dokusuna, sosyal ve kültürel gelişimine katkı sağlamak amacıyla aralıksız çalışmalarını sürdürmektedir" şeklinde özetlenebilir.
Şimdi Malatya Girişim Grubundan beklenen hizmet, Malatya halkının hizmetine sunulan bu güzide Kütüphanenin ses yalıtımını mükemmel bir şekilde yeniden yapmak ve sevdalısı oldukları Malatya'ya kazandırmaktır.
Malatya Girişim Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Başdemir, Hatice Akbaş’ı başarısı nedeniyle tebrik etti.
Şimdi de Malatyalı öğrenciler Adnan Başdemir'den kütüphanelerinin ses yalıtımını yapmasını istiyorlar.
----------------------------------
Bilim Dünyasına Armağan,
Süleymaniye Kütüphanesi
Kütüphanelerden söz açılmışken medar-ı iftiharımız, ilim dünyasının hizmetine sunduğumuz muhteşem Süleymaniye Kütüphanesinden söz etmemek olmazdı.
Ecdadımızın 600 yıl üç kıtada hüküm sürdüğü bu coğrafyada nasıl tutunup boy atarak serpildiği gerçeğini doğrusuyla-yanlışıyla, hatasıyla-sevabıyla görmek zorundayız...
Doğrularının en başında kitaba, yani bilgiye verdikleri önem geliyor.
Yönetimini üstlendikleri hemen hemen her şehirde yönetici olarak bulunan yetkililer, okudukları şahsi kitaplarını kendi adlarıyla anılan kütüphaneler kurarak kamunun hizmetine sunmuşlardır.
Süleymaniye Kütüphanesi, Türkiye'nin en zengin yazma eser kütüphanesidir. Bünyesinde kendisine bağlı kütüphanelerle birlikte 101. 451 cilt yazma eser ve 78.034 cilt basma eser bulunmaktadır. Dünyanın önde gelen bilgi merkezlerinden biridir.
Kısaca kütüphane:
Kütüphane, yazılı, basılı veya dijital materyallerin toplandığı, kataloglandığı, düzenlendiği, muhafaza edildiği mekânlardır. Bu kurumların temel amaçları eğitimi desteklemek, kültürel mirası korumak ve bilgiye erişimi kolaylaştırmaktır. Kütüphaneler çeşitli bilgi kaynaklarını barındırarak araştırma, eğitim ve bilgi toplama ihtiyacını karşılar. Akademik çalışmalar, ödevler ve kişisel gelişim için kaynaklar sunarlar. Kütüphane ziyaretçileri araştırma ve kaynak bulma konusunda kütüphane çalışanlarından yardım alabilirler.
Süleymaniye Kütüphanesinin kısa tarihçesi:
Süleymaniye Külliyesi’nin birinci ve ikinci medreselerinin kitaplık haline getirilmesiyle meydana gelen, değerli yazma ve basma eser koleksiyonlarının bulunduğu Süleymaniye Yazma Eser Kütüphanesi, İstanbul’un çeşitli semtlerinde mevcut kütüphanelerdeki kitapların bir araya toplanmasıyla oluşmuştur. Büyük çoğunluğu İstanbul’da bulunan, Anadolu’nun çeşitli vilâyetlerinde kurulan ve hemen hemen tamamı vakıf olan kütüphaneler, çeşitli sebeplerle kendi binalarını ve içindeki kitapları koruyamaz veya hizmet veremez hale gelince Evkaf Nezâreti kıymetli eserleri bir binada toplamaya karar vermiştir. Bazı kitaplar, I. Dünya Savaşı sebebiyle 1914 yılında Sultanselim’de Medresetü’l-mütehassısîn’e nakledilmiştir (İlmiyye Salnâmesi, s. 191). Bununla birlikte yeni bina arayışları sürmüş, eski sadrazamlardan Âlî Paşa’nın Mercan’da yanan konağının arsası üzerine bir kütüphane yapılması düşünülmüşse de malî imkânsızlık yüzünden bu gerçekleşmemiştir. Nihayet kitapların Süleymaniye medreselerinde toplanmasına karar verilmiş, Medresetü’l-mütehassısîn’e götürülen kitaplar Süleymaniye Camii içindeki kitaplarla birlikte külliyenin ikinci medresesine konulmuştur. Böylece 1918 yılında Süleymaniye Umumi Kütüphanesi ortaya çıkmıştır.
Süleymaniye Kütüphanesi: Türkiye'nin en zengin yazma eser kütüphanesidir. Bünyesinde kendisine bağlı kütüphanelerle birlikte 101. 451 cilt yazma eser ve 78.034 cilt basma eser bulunmaktadır. Dünyanın önde gelen bilgi merkezlerinden biridir.