Süveyda Keskin

Yan(k)gın

Süveyda Keskin

Malumunuz günlerdir orman yangınlarıyla meşgul memleket. Devasa yangınlar, bağırları da beraberinde yakarken neredeyse herkese sadece acı acı izlemek düştü. 

İnsan eli, küresel ısınma, fön rüzgarları ve ormandaki yerleşimleri yangına sebep faktörler olarak gösterilirken şahsen insan eliyle, sabotaj yoluyla yapıldığına inananlardanım.

Ormanların önem ve kıymetini gösterecek bir yazı olmayacak lakin yaşam argümanı olan bu devasa alanlara değinmeden geçmek de mümkün değil elbette.

Ormanlar yeryüzünün en yoğun ve çeşitli yaşam biçimleri için hayati bir organik alt yapı durumundadır. Sayısız türün barınağı binler, milyonların geçim kaynağıdır. Çevresel ve ekonomik döngü ormanlar vasıtasıyladır. Oksijenin kaynağı, karbondioksitin emicisidir. Bir yetişkin ağaç iki ila on kişinin günlük oksijen kaynağını oluşturuyor. Karadaki biyoçeşitliliğin %80’i ormanlarda yaşarken, böcek ve solucanlar besin maddelerini işleyerek toprağa çevirir. Arılar ve kuşlar polen ve tohumları yayarak ormanların zenginliği ve sürdürülebilirliğini sağlarlar. Ağaçların karbondioksiti emmesi ve atmosferdeki karbondioksiti azaltmasındaki rolü, küresel ısınmadan eşsiz bir destek sağlar.

Ormanlar, bölgesel hava olaylarını etkileyip, kendi mikro klimalarını oluşturabilir, yağmur düzenine katkı sağlarlar. Dev süngerler konumundaki ormanlar, suyu tutarak köklerinden geçen su akiferlere damlar, dünyadaki içme, samitasyon ve sulama için önemli olan yer altı suyu kaynaklarını doldurur. Yani bir nevi yağmur suyu hasadı yaparlar. 

Kısacası ormanlar, insanın doğal, sağlıklı, konforlu yaşamanın ve sürdürülebilirliğinin en elzem unsurudur. Yeryüzünde ekosistemin korunmasında önemli bir yere sahiptir. 

İnsana yaşama alanında nefes olan orman, çıkan yangınlara yerinde ve zamanında müdahale ve organizasyon eksikliği sebebiyle bir yerden farklı noktalara yayarken, içinden çıkılamaz dev yangınlara dönüştü. Helikopterler orman yangınları için işlevsiz ve cılız kaldığından gerekli verim alınamadı. Günler sonrası dışarıdan ihaleyle gelen yangın söndürme uçakları gelirken, bazı yerlerde yangınlar son noktaya kadar yanarak kendiliğinden bitiverdi. Yurdu neredeyse saran yangınlarda üç tarafı sularla kaplı bir ülkenin, yangın uçaklarının olmaması, kullanılmaması denizlerini de eldeki bazı nimetler gibi kullanılmaz hale getirdi, boşa çıkardı. 

Güçlü olmanın paradoksal durumuna acziyetle şahit olduk. İçimiz yandı, kahrolduk. 

23 milyon hektarlık ormana sahip bir güçlü ülkenin, elindeki uçakların, yılan hikayesine dönen ihale trajedisine de şahit olduk. Orman yangınlarında henüz yangın büyümeden, müdahalede en önemli aygıtın yangın söndürme uçakları olduğunu bile bile, birilerini zengin etme uğruna THK hangarlarında çürüyen uçakların varlığı keder, utanç ve rezillik olarak yetti. 

Güçlü olmanın getirdiği anomali olsa gerek. 

Rusya’dan günlüğü 1.3 milyon liradan uçak kiralanmış. Ukrayna, Azerbaycan, Belarus ve Hırvatistan’dan ihaleyle gelen uçaklara dünya bir para ödenecek.

THK’nın elinde Kanada yapımı Bombardier CL-215    model uçaklar var. Fakat 5 uçak için yapılan ihalede THK’nın elindeki uçaklar 5 ton olarak düzenlenen şartnamede, uçaklar 4 ton 900 kg olduğu ve jet motora sahip olmadığı için, uçaklar 100 litrelik ile elenmiş. 

İhaleyle gelen uçaklara, 100 litre eksiklik bahanesiyle dudak uçuklatıcı paralar ödeniyor. Korkunç bir şaka gibi…

İşin gerçeği her yıl ödenen parayla şu anki Rus uçakları BE-200 fiyatı, 30-35 milyon dolar.

THK’nın kullandıkları CL-215 fiyatı, 4.6 milyon dolar. Daha yenisi ve bir üst modeli CL-415 biraz daha pahalı. Yani her yıl ödenen kira ile 4-5 uçak alınabiliyor. Bu hiçbir mantık, anlayış ve vicdanla izah edilemez. 

Yöneticilerin, bürokratların, siyasilerin şaşalı hayatlarıyla kaç yangın uçağı alabilir, memleketin hazinesi, yaşam unsuru, doğa mucizesi yaşam alanını kurtarabilirsiniz?

Fuzuli, israf ve vebal dolu hayatların son verilmesiyle, yangın uçaklarının alınabilir orantısının bir hayli yüksek olması realitesi, bir o kadar traji komiktir. 

İnsan kutsaldır, yaşama alanı kutsaldır. 
Kutsala dokunmak hüsrana uğratır. 

Yorumlar 1
Mehmet 01 Eylül 2021 21:39

Süveyda hanım güzel ve hayati öneme sâhip bir konuya değinmişsiniz. Ormanları yakanlar, yaktıranlar, ihmâli olanlar, söndürme ve ihaledeki çelişkiler muammadir beklemekte. Ayrıca bu tür doğal afetlerde (yangın, sel, deprem) ülkemizde hangi kurumun elinde ne varsa, zaman kaybetmeden derhal sisteme dâhil olması gerekir diye düşünüyorum. Geçecek her dakika telâfisi mümkün olmayan sonuçlara yol açıyor.

Yazarın Diğer Yazıları