“Ey Resulüm ! Şüphesiz ki sen yüce bir ahlak üzeresin.” (Kalem/4)
Özü; insan ilişkilerinde denge, huzur, toplumsal zeminde hak, adalet olan Allah kelamı, bu öncelikle karakter ve ahlakında yapılandıran resulleri, insanlara söz konusu Müslümanlara örnek gösterirken, güzel ahlakı devre dışı bırakan Müslüman, dengeyi kaybetmiş, resulsüz bir yaşam sürerken, acınası haliyle resulü savunmaya kalkmış.
Resulün yüce ahlakından zerre paye alamayanlar, onun savunucusu olmuş. İnsani ilişkilerde bi hayli zayıf kalanlar, yalan, dolan, her türlü entrikayla insanların maddi/manevi hakkını çiğneyenler resul savunucusu olmuş.
Düzenbaz, ikiyüzlü, yalaka ve şakşakçı ama resul savunucusu olmuş!
“Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.” diyen resule inat; en ufak bir haksızlık karşısında dut yemiş bülbüle dönen sözde Müslüman resul savunucusu olmuş!
“Biz sana kitabı ( Kur-an’ı) hak olarak indirdik ki insanlar arasında Allah’ın sana öğrettikleriyle hüküm veresin. Sakın hainlerin savunucusu olma.” diye emrolunan resulün tek derdi Allah kelamını, helali haramı, doğruyu yanlışı, insanlara ulaştırma olan resulün ümmeti, “ beni aşar” mazeretiyle tepki vermez üste durumu ranta çevirirken resul savunucusu olmuş!
Tabir yerindeyse kül yutmayan Rabbinin varlığını çoktan unutmuş.
“Bana değmeyen yılan bin yaşasın.” Hodbin düşüncesiyle sahip olduğu para, makam, statü ve nüfuzunu kaybetme kaygısıyla yaşayan imanı üfürük sözde Müslümanlar “Güneşi sağ elime, ayı sol elime verseler bu davadan vazgeçmem.” diyen azılı düşman güruhuna mangal gibi yüreğiyle meydan okuyan resulüne rağmen, tüm pişkinliği ve rahatlığıyla nasıl olmuşsa resul savunucusu olmuş!
Yaşamı boyunca bir insanı incitmemiş, eşlerinden bir tanesine çiğ laf etmemiş resule karşın kadını insan yerine dahi koymayan menfaatçi ve zalimler düzmece sözlerle resule yalan ve iftira atmışken en ala ihanet ve hakaretle resul savunucusu olmuş!
“Komşusu açken, tok yatan bizden değildir.” diyen hurmasını, kuru ekmeğini paylaşan resulün yanında, etrafı fakir, aç, perişan olan; karşılaştığında ezildiğini, bakışlarını kaçırmasına şahit olurken dahi resul savunucusu olmuş!
Kur-an’da ki Muhmmed’den zerre dem vurmayan uydurma bir prototiple; ömrü cihatla geçen resulün üzerini örtmüş, onu fiziksel manada adeta ucuzlatırcasına yüklediği absürt, ayıp ve küçük düşürücü nitelendirmelerle hiçbir hasmın yapamayacağı hakaret ve haksızlığı yapmış ama o resul savunucusu olmuş!
Şeyhülislam Bahayi ne de güzel ifade etmiş.
“Bize kafir diyenin kendünde iman olsa,
Dinime ta’an edecek bari müselman olsa.”
Resulün nezdinde ilk emri “ Oku” olan dinin muhatapları tefekkür ve her türlü okumadan yoksun, ilim- bilimden beri namerde muhtaç olmuş ama konjüktürel şovlarla resul savunucusu olmuş.
Allah ve resulün düşmanları, düşmanlıklarına devam edecek. Bunların zararları ancak yaptıkları kadardır. Kur-an’sız resul inşa etmeye çalışan zihniyet ve yobazlar kadar asla zararlı olamazlar.
“O en yüce ahlak sahibiydi.” ete kemiğe, kişiliğe, karaktere dönüşen Kur-an ahlakı. O, bu şekilde örnekti. Bu örnekten nasiplenebildiğimiz ölçüde mümin ve ümmetiz. Onun destekçisi, savunucusu ve yol arkadaşıyız. Aksi durumda en çok zarar vereni en nankör olanı, en azılı düşmanıyız.
Ucuz kahramanlıklar yutturulamaz ve bizi de kurtaramaz.
“Sana Rabbinden vahyedilene uy. Şüphesiz ki Allah tüm yaptıklarınızdan haberdardır.” (Azhap/2)