Süveyda Keskin

Okumak

Süveyda Keskin

Okuma, dil kurallarına uyarak, yazılı iletişimleri sözlü iletişim haline getirmek, kavramak, kıyaslama yapmak, yorumlamak, fikir yürütmek ve yargıya varmaktır. 

Belki en klasik tanımıdır bu.  

Yaşam içerisindeki ‘’okuma’’ ya gelince; insanı, toplumu, dünyayı, geçmişi, geleceği, günü, gündemi, iyi-kötüyü, varlığı, oluşu taa fıtratın özünden gelen bir ses, davet, dillendirme ve mücadeleyle yapılan bir okumadır. 

Nitekim Alak suresindeki ‘’İKRA’’ kelimesindeki anlam karşılar bu okumayı. Ruhsal, düşünsel, manada uyanıklık, sorgulama, algılama, üretme, farkına ve sonuca varma işidir. 

Allah resulü işte tam da bu okumayı yapmıştı. Yaşadığı toplumun adaletsizlikleri, her türlü çirkinlikleri kendinde müthiş bir kaygı ve tasaya yol açmış, vicdani bir uyanışa sebep olmuştu da Hira dağına kapanmıştı. Peki, bu okumada eksik olan neydi ki Cebrail kendinden yine bir okuma istedi? 

O akletmenin, bilimin ve ilimin şart koşulacağı bir dinin seçilecek öncüsü ve resulü olacağına göre, okuma yazması olan ve yukarıda belirttiğimiz gibi hayatın her formunu hakkıyla okuyan biri olarak Cebrail’in istediği okuma nasıl bir okumaydı?  

 ‘’Oku’’ emrinden sonra gelen anlamın tamamlayıcısı ayete gelelim. ‘’Oku, yaratan Rabbi’nin adıyla oku.’’ İşte o geceyi ‘’Bin aydan daha hayırlı bir gece’’ yapan bu sure ve bu ayet oldu. Bundan böyle tüm okumaları ‘’Rabb’in adı’’yla olacaktı. Kodlarını ilahi kelamdan alacak, okumaları bu minvalde ve süreçte olacaktı. Formül buydu. Yoksa Allah Kur-an'ın tamamını bir gecede indirir, resulden de bir gece veya birkaç gecede okumasını isterdi. Ama öyle olmadı. Allah, peyderpey indirip yirmi üç yılda tamamladığı Kur-an'ı yaşamın içerisine sokup, her dönem, her forumda adeta gergef gergef işletti. Resul’ün öncülüğü ve önderliğinde insanlara icraatlerle okutmuş oldu. Amaç da buydu. Taksim taksim gelen Allah kelamı birey, aile, sosyal, siyasal, iktisadi yaşamda yerleşiyor ve yapılan okumalar, dünyayı, sonsuz hayatı kazanmanın yollarını öğretiyordu. 

Yaşamı okumak, adaleti görüp gözetmek, hikmeti görebilmek, mümeyyiz bir akla sahip olabilmekse; hiç şüphesiz olabilirliği yanında hiç de kolay ayıklanabilecek şeyler değildi. Ki, tam bu arada Allah, ‘’Bilmediğimizi öğretti.’’ (1/5) ve bu bilinmeyen şifrelerin elimize geçmesiyle hayatı okumamız ve tutunmamız istendi. 

Asıl mevzuya geldik. 

Hiç şüphesiz hayatı gizemiyle, sorunlarıyla ve tüm keşmekeşiyle çözüm odaklı düşünmenin olmazsa olmazıdır ‘’ kitap okumak’’.  

Neresindeyiz okumanın, yaşantımızın ne kadarında yer alıyor?  

Maalesef dünyanın en çok televizyon izleyeni en az kitap okuyanı en verimsiz internet kullananı, en asgari kelime dağarcığıyla kendini ifade edenlerinden oluşan bir toplumuz. Amerikalı ünlü yazar Allvin Toffler ‘’ 21.yy’ın cahilleri okuma-yazma bilmeyenler değil, okumayanlar, öğrendikleri yanlış bilgileri değiştirmeyenler ve yeniden öğrenmeyenler olacaktır.’’ der. Sanki toplumumuzu tasvir etmiş. Okuma-yazması olmayan neredeyse yok okuyan da neredeyse yok. Paradoksal cahil bir toplum... Einstein üniversite mezunu değildi, onu dahi yapan sahip olduğu IQ’su da değildi. Okuma aşkı ve bağımsız okumalarıydı. 

Oysaki okuma startı bize yüz yıllar önce verilmişti. Kur-an düzleminde her şeyi okumalıydık. ‘’ Bilmediğimizi, ilahi kaynaklı bilip’’ sonra diğer toplumlara nazaran çıktığımız bu kutsal yolda bir sıfır önde başlamıştık. Bu şekliyle her türlü okumayı yapabilirdik. Misalen Nietschze’yi okurken ufkumuz açılır, aksi halde bizde onun gibi tanrıyı öldürür, dinsiz olurduk. Facebook’un sahibi Mark Zuckerberg İbn-i Haldun’un ‘’ Mukaddime’’sini okumuş. Sorun insanımıza kaç kişi tanır İbn-i Haldun’u? Google’ın sahibi Bill Gates gündelik okumalarının yanında yılda, inzivaya çekilir gibi iki haftasını kitap okumaya ayırıyor. Dünya’nın en büyük portföy sahibi Warren Buffett zamanının %80’ini kitap okumaya ayırdığını söylüyor. Bizlerse önde çıktığımız bu kulvarda çok gerilerde kaldık. Yazık...  

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun ‘’ Sen treni kaçırmış bir milletin çocuğusun.’’ dediği gibi... Treni kaçıranların torunları olarak, emr olunduğumuz bu nimetten faydalanmak kaçınılmaz ve elzemdir. Bu kutsi kodlarla her türlü okuma, bize aydınlanmış dünyanın kapılarını açacaktır. Biz okumalıyız. Kant’ı, İzzetbegoviç’i, Heidegger’i, 11 Eylül’ü, Sartre’yi, Avrupa savaşlarını, Suriye’yi, Comte’yi... Toplumumuzda olup biteni, Nietschze’yi, Ahmet Hamdi’yi, siyaseti, Orta Doğu’yu, Cemil Meriç’i, Dante’yi ETCEP projesini, Aristo’yu, Şeriati’yi, eğitim politikalarını...  Dünya siyasetini, Abdurahhim Karakoç’u, Şerif Mardin’i, yanı başımızda olup biteni, ÖSYM’yi, Ziya Gökalp’i, 15 Temmuz’u, Jean Baudrillard’ı, Freud’u, gençliği, Tolstoy’u, İstanbul Sözleşmesini’ni, Zygmung Bauman’ı Bourdieu’yu, Halil Cibran’ı, çocuklarımızı, Nurettin Topçu’yu, anne ve babalığımızı, şairlerimizi, İsmet Özel’i, bir makaleyi, mezhep savaşlarını, Zarifoğlu’nu... İzm’leri, John Ruskin’i, dinleşen mezhepleri, Harper Lee’yi, çocuğumuzun öğretmenini, hakkı ve batılı, Ataol Behramoğlu’nu ve Atatürk’ü... Tarım politikalarını, Akif’i, Kanuni’yi, Oğuz Atay’ı, Müslümanları, Erdem Beyazıt’ı, Eliaçık ve Esed’i, Dostoyevski’yi vs vs...  Bunlar sadece ana fikrin anlaşılması için zerre ölçüsünde verilen misallerdir. 

Bizler okuma emrinin muhatabı ve misyonunu yüklenmiş insanlar olarak ilahi jokerlerle adaleti, güveni ve her türlü refahı zirvede yakalayabilir, etkin ve etkili birey ve toplumlar olabiliriz. Çocuklarımıza bu ulvi vasfı kazandırmak için o ambiyansı evlerimizde oluşturmak bunun için de okumalarla haşır neşir olmak zorundayız. Sınav odaklı eğitim sistemimiz her yıl binlerce öğrenciyi sıfır çektiriyor. Niye ve neden okuduğunu bilmeyen, bilinci oluşmayan bir gençlik çünkü. Kabiliyet, beceri ve eğilimlerin göz önünde bulundurulmadığı kalıplaşmış ezber dayatılmış bir eğitim sistemi... Okuma bilincinden uzak ‘’ zaman ve enerjisinden çalınan gençlik’’ yazık..

Hiçbir şey için geç değildir. Emirler ölünceye kadar geçerlidir. Hayattaysanız sorun yok. Öldükten sonra da ‘okuma’ larınızın kaymağını yersiniz.  

İyi okumalar... 

Yorumlar 4
Fatma özdemir 21 Haziran 2019 13:01

Okumanın önemini bu kadar güzel anlattığınız için teşekkür ederim

Mustafa Dalbay 21 Haziran 2019 11:31

Süveyda hanım yazınızı okudum güzel bir konuya deginmissin yazınız bizleri aydınlatıyor bu konu içinde yazınızın devam etmesini isterim Allah'a emanet olunuz

Nesibe kilinc 20 Haziran 2019 23:29

Etkili????????????????

Şengül yiğit 20 Haziran 2019 17:02

Doğru noktalara değinilmiş güzel bir makale teşekkür ederim

Yazarın Diğer Yazıları