Süveyda Keskin

İslam'da Evlilik Çağı ve Allah Resul'ünün Hz. Aişe ile Evliliği

Süveyda Keskin

“Yetimleri nikah çağına gelene kadar deneyin; onlarda RÜŞT / olgunlaşma görürseniz mallarını kendilerine verin, büyüyeceklerde geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin. Zengin olan, iffetli olmaya çalışsın. Yoksul olan uygun bir şekilde yesin. Mallarını kendilerine verdiğimiz zaman, yanlarında şahit bulundurun. Hesap sormak için Allah yeter.” Nisa/6

Ayette geçen evliliğin gerçekleşmesi 3 koşulla sunuluyor. 

1. Nikah çağına gelmek. (Bülüğ Çağı)

2. Testten geçirmek.

3. Rüşt olmaktır. 

Bülüğ; sözlükte “ulaşmak” anlamına gelir. Terim olarak çocuğun cinsi ve dünyevi ergenlik dönemine ulaşmasını ifade eder. Bir anlamda vücüdun biyolojik olarak üreme fonksiyonlarına ulaşmasıdır. 

Daha sonra onları deneyin, testten geçirin der. Bugün yerli yersiz nerdeyse birçok şey ve iş için insanlar test, sınav, denemeden geçirilip, ehil olup olmadığına sonuçları itibariyle karar verilirken evlilik gibi bireyi ve toplumu doğrudan ve ciddi bir şekilde etkileyecek bir müessese için böyle bir liyakat aranmaz. Bitmedi; rüşt olunması istenir adaylardan. Nedir rüşt olma hali; doğru yolu bulma, akıllı davranma, akıl ve ruh bakımından olgunlaşma iyilikleri elde edebilecek olgunlukta olma; malını korumak için gerekli tedbirleri alan ve saçıp savurmaktan korunan kimsenin vasfı anlamında bir İslam hukuk terimidir. Bu vasfa sahip olana reşid denir. Reşidin zıddı sefihtir. Sefih; aklı başında ve temyiz gücü tam olmasına rağmen, malı üzerinde akıl ve mantık dışı tasarruflarda bulunan kimselerdir. (Mecelle, mad. 946-947'de bu şekilde geçer.) (Mecelle 1868-1876 yılları arasında Ahmet Cevdet Paşa tarafındaki komisyon tarafından derlenen İslami Özel Medeni Hukuktur. Osmanlı’da yarım yüzyıl şer-i mahkemelerde hukukî dayanak olarak kullanılmıştır.) 

Benzeri çerçevede “ akıl sahibi” anlamına “Akil” kelimesi de kullanılır. Ancak “ Rüşd” daha dini bir muhtevaya sahiptir. Mesela İslam’ın ilk 4 halifesinden bahsedilirken “Reşid Halifeler” ifadesi kullanılır ki bu “Akil Halifeler” demek değildir. 

Anlaşılıyor ki Kur’an evlilik çağı olarak kişilere büluğ ile; fiziksel gelişim ile beraber rüşdün de kazanılmasını zorunlu tutuyor. Ancak rüşdünü kazanmış birey; mal, mülk, paranın tasavvurunu yapabilecek veya kurduğu evlilik müessesinin sorumluluğunu alabilecektir. 

Bu durumda bu mukaddes kitabın uygulayıcı ve eşsiz örneği Allah Resulü’nün Hz. Aİşe ile evlilik yaşının 9-12 olduğu düşünülmesi kendi içinde otomatik olarak çürüyor zaten. Kaldı ki şart olarak sunulan miras, para, mülkiyet gibi şeyleri yönetebilmesi, tasavvurunu yapabilmesi, bir eş, bir anne veya baba olabilmesi 9 veya 12 yaşındaki bir çocuk için düşünülebilir mi?

Hz. Aişe’nin Allah resulü ile evlendiğinde 9-12 yaşındaydı iftiralarının 2. kanıtı; Kütübî Sitte’de geçen bu konuyla ilgili tüm rivayetlerde Ablası esmanın Hz. Aişe’den 10 yaş büyük olduğudur. Hicrin 73. Yılında ve 100 yaşında ölmüştür. Esma, Mekke’den Medine’ye göçleri sırasında 27 yaşındadır.  Ve Hz. Aişe’den 10 yaş büyük olduğuna göre Hz. Aişe Hicret Zamanında 17 yaşındadır. Nikah ve izdivaç hicretten bir süre sonra gerçekleştiği için asgari 18-19 yaşındadır. Başka bir şekli ile yine tüm tarihi verilerde Esma,  Nübüvetten 15 yıl önce doğmuş, Hz. Aişe 10 yıl küçük olduğuna göre Hz. Aişe,  peygamberlikten 5 yıl önce doğmuştur. Hicret sırasında Hz. Aişe 18, evlendiğinde 19-20 yaş aralığındadır. Bugün dünya genelinde de 18 yaş rüşd çağı olarak kabul edilmektedir. 

Diğer bir kanıtı sunalım. Yine tüm Kütübî Sitte hadislerinde Hz. Aişe’nin resulden önce “Cubeyir Bin Mut”im ile nişanlı olduğunu, babası Ebubekir’in İslamı seçtikten ve resulün yanında yer aldıktan sonra bu nişandan vazgeçtiğini bildirir. Yani resul ile nikahından önce rüşdünü varmış olan bir genç kızdır zaten. 

Diğer bir kanıta geçelim. O dönemde Arap kültüründe sünnet edilen erkek çocukları Daru’n- Nedve’de sünnetten sonra isim konulur. Erkekliğe adım atmış oldukları kabul edilir ve bunun ilanı yapılırdı. Yahudilerde de dini bir olaydır bu çünkü Tevratta geçer. Kızlarda ise etek giydirilir, ay başı haline geldiği ilan edilirdi. Bülüğ çağına girdiğinin ilanıdır bu. Fakat yine kültür gereği ilandan sonraki yıllar başlangıç kabul edilir, yaş bu olaydan sonra başlatılırdı. Yani ay başı ilanından sonraki yıllar yaş için baz alınırdı. Birçok kabilede bu böyleydi. İlandan 3 yıl sonrasına o kız 3 yaşında, 5 yıl sonrasında 5 yaşında denilirdi.  Sonuç olarak ay başı olalı 3 yıl, 5 yıl oldu anlamına geliyordu. Kütübî Sitte’de “Allah Resulü benimle evlendiğinde 9 yaşındaydım.” diye geçer. Yani bu nerden baksanız 12  + 9’dur ki bu da bu da 20-21 yaş aralığına tekabül eder. Kısacası Hz. Aişe Allah Resulü Hz. Muhammet ile evlendiğinde en az 18, en fazla 21 yaşındadır. Şimdiye kadar hadis diye atfedilen şeylerle yüzleşmiş, Kur’an- a getirmiş olsaydık resule atılan iftiraları da ayıklamış olurduk. Oryantalistlere sözde bizim kaynaklarımızla bizler malzeme vermiş oluyoruz. 

Hz. Hatice ile 25 yaş gibi en delikanlı yaşında ve Hatice 40 yaşında 2 eşi ölmüş, çocuklu bir dul hanım iken evlenmiş, ölümüne kadar da kimse ile evlenmemiştir. Evlilik yaşamında Hz. Aişe’yi bakire olarak almış, diğer hanımları dul, çocuklu ve çok çocuklu hanımlar olmuştur. Hz. Aişe ile 55 yaşında iken evlenmiş, 63 yaşında vefat ettiğine göre sadece 8 yıl evli kalmıştır. Neden 55 yaşında bir insan 20 yaşında bir genç kızla evlenir sorusuna gelince, özellikle fitne odaklarının algı oluşturmak maksatlı kullandıkları sihirli kelimeler olan “özel ve kişisel tercih” burada haklı olarak yerine almıştır. İki yetişkin akıl, ahlak, iffet, erdem sahibi  insanın özelde verdiği bir karardır. Saygıyı sonuna kadar hakkeden...

Matematiği, aklı, izanı, merhameti, insafı önünüze koyun; bu evlilik çetelesinden şehvet düşkünlüğü mü yoksa şefkat düşkünlüğü mü çıkar? Allah Resulü kimsenin almayacağı yükü üzerine almıştır.  Şimdi; gerçekler ışığında Resulün yaptığı evlilikleri önümüze koyup, çocuklu, çok çocuklu dul hanımları nikah altına almadaki samimiyetimizi kadınlı erkekli hep beraber görelim. Gayri ümmetin hanımları da çocukları da zayi durumda. Bu da konunun başka bir dramatik tarafı. 

Merkezinde ahlak, merhamet, adalet olan dinin eşsiz örneğine farkında olarak veya olmayarak acımasız, Kur’ansız, muhakemesiz atılan iftiralara kaynak ve dayanak oluşturmuşuz. 

Kendilerini siyasi, hukuki meşrulaştıran ve konumlandıran sapık odakların Allah Resulü üzerinden iftira argümanları ile dinde de konumlanma, çaba ve ahlaksızlığının karşısında olmalıyız. Yüce Allah’ın dini insanı güzel ahlak üzerine inşa ederken her türlü çirkinlik kötülük ve ahlaksızlığı men eder. Bu konuda mümine uyarı misyonunu yükler. Mümin hodbin bir düşünceyle yaşam süremez. Hakkı haykırmak zorundadır. 

“Onlar işledikleri kötülükten birbirlerini vazgeçirmeye çalışmazlardı. And olsun yaptukları ne kötüdür. Maide Suresi/79.
 

Yorumlar 4
mustafa 22 Temmuz 2020 00:24

Hz Ay$eyle evlenecegine onun ya$ina uygun biriyle evledirebilirdi. Evlatlıgının karısını alması hangi kurala uygun. birçok kadını nikahına alacagına onlar ya$larına uygun birileriyle evlendirebilirdi.

Asiye Yıldız 20 Temmuz 2020 16:08

1400 senedir gayrimüslimler tüm araştırma ve incelemeler yapmış olmalarına rağmen Rasullahın ailesine isnat edecek hiçbir kusur bulamamıştırlar. Hz. Aişenin evliliği kusurlu olsaydı daha önceleri bunun üzerinden Hz. Peygambere saldırır ve kaynaklardan hep bundan bahsederlerdi. Ve görünüş o ki hiçbir kaynaklarda böyle birşeyden bahsedilmemekte. Yani bu konu öyle gündem olmadıysa demekki gündem olacak bir konu değilmiş. Bu konunun gündeme gelmesinin tek sebebi FİTNEDİR! Cinsellik ve kız çocukları toplumun dinamiklerini körükleyen önemli mevzulardır. Her ikisini de itibarsızlaştırmak amaçlı kullanılıp her ikisini de duygusallığa alet etme çabasındalar. Asıl hedef Hz. Muhammed üzerinden İslamı itibarsızlaştırmaktır. Bu olayı duyan (sözde müslümanlar) hemen balıklama atlıyorlar. Oysaki insanlık tarihimiz boyunca Dünya da ; evlilikte esas olan YAŞ DEĞİL psikolojik sosyolojik ve fiziki OLGUNLUKTUR. Hiçbir zaman hiçbir toplumda bu olgunluğa erişemeyen kişilerin evlendirilmesi hoş karşılanmamıştır. Kaldı ki , kız çocuklarına yaşam hakkı getiren kızlara hiçbir ideolojinin veremediği değeri veren bir dinin temsilcisine bu ithamlarda bulunmak kepazeliktir , rezilliktir , alçaklıktır. Bu saçmalığa itibar edenlerde bu iğrençliğe alet olmaktalar. Evet şimdi bu gereksiz fitnelerin yalanların zayıfladığını ve olduğu gibi kabullenilmesi mümkün olmadığını görelim ; Annem Babam İslama girdiklerinde benim onların davranışlarına kesinlikle aklım eriyordu (HZ. AİŞE) Hz. Aişenin peygamberlik gelmezden en az 5 ya da 6 yaşlarında olduğuna dalalet eder. Çünkü anne babasının islâmî yaşayışına muttali olan bir çocuk bu yaşlardan büyük olabilir ama küçük olamaz. Yani Peygamberimize peygamberlik geldiğinde (610) Hz. Aişe nin 5 ya da 6 olduğunu kabul ettiğimizde doğumunun 610 _ 5/6 = 605 veya 604 olması gerekir. Hicretle (622) _ 604 = 18/17 olur . ( bazı rivayetler bu evliliğin hicretten 2 yıl sonra gerçekleştiğini aktardığına göre bu durumda yaşı 19 veya 20 olur.) Başka bir örneğe geçelim. Ebrehe fil bozgunundan sonra büyük filin sürücüsü ile bakıcısı Uneys in mekkede kaldıkları olay. Hz. Aişe kör kütürüm durumundaki bu iki şahsı tanıdığını söyler perişan halleriyle birlikte durumlarını tasvir eder. Bu iki şahıs Peygamberimize nübüvvet gelmezden önce öldüklerine göre Hz. Aişe nin o sıralar yaşı 5 veya 6 olduğu sonucuna götürür bizleri. Bu durmda yine Haz Aişe nin yaşı yukarıdaki hesaplamalar gbi 17/18 olacaktır. Devam edek mi ;) Hz. Aişe ye nispetle söylenilen diğer bir rivayet ise şöyledir; peygamberliğin 4'üncü yılında nazil olan Kamer süresi nin ' Hayır onlara vadedilen ( asıl azap vakti) kıyamettir. Çünkü kıyamet daha dehşetli ve daha acıdır. ( KAMER-46) ayeti ile ilgili olarak Hz. Aişe aynen şöyle demektedir. ' Bu Ayet Mekkede iken Muhammed s.a.v e indi. Ben o sıralarda gençlik çağına girmekte olan bir kız idim oyun çağındaydım. Bu surenin nüzul tarihi 614 olduğuna göre Hz. Aişe nin yaşı 614 _ 604= 10 veya 9 dur. Buna göre evlenme yaşının 622_614 = 8 +10/9 = 18 veya 17 olduğunu ispat eder. Hz Aişenin yaşını iddia edilen evlilik yaşını tarihin kriterlerine arz edersek şöyle bir sonuçla karşılaşacağız; Hz. Aişe ablası Esma dan 10 yaş küçüktür. Bu kesin bir durumdur. Peygamberimizin hicreti esnasında kendisi 27 yaşındadır. Hicret 622 olduğuna göre esmanın doğum tarihi 622_27=595 tir. Bu durumda Hz. Aişe nin doğum tarihi 595+10=605 e tekabül eder. Buna göre evlilik yaşı 622_605 =17 dir. Devam ediyoruz... İlk islam tarihçilerinden ibni ishak , Hz ebubekir müslüman olduğunda Hz. Esmanın 15 yaşına girdiğini ve 18 inde müslüman olduğunu belirtir. Ayrıca Hz. Aişe nin de Ebubekir tarafından islama davet edildiği ve henüz ÇOCUK YAŞLARDA iken Müslümanlığı seçtiğini ifade eder. Aynı tarihçi Hz Aişe yi Habeşistan a hicretten önceki Müslümanların arasında olduğunu da zikredee. Bu açıklamaya göre ; Hz Aişe o sıralarda 5 yaşındadır 622 de evlendiğine göre ,evlendiği yaşı 17 olmalıdır. Yine tarihin bildirdiğine göre ; Hz Aişenin Kardeşi Abdurrahman kendisinden 1 yıl önce doğmuştur. Abdurrahman 20 yaşlarında iken Bedir Harbine ( müşriklerin safında) katılmıştır. Bu kesin bir bilgidir. Hudeybiye antlaşmasından sonra müslüman olduğunda 27 yaşında idi. Buna göre doğumu 694 tür. Bu durumda da Hz Aişenin doğum tarihi 693 olur ki yukarıdaki hesaplamalara göre evlenme yaşı 19 a çıkar. Bir başka açıklama ; Hz Aişe Bedir savaşından sonra Şevval ayında peygamberimiz ile evLenmistir. Rasullah vefat ettiğinde Hz. Aişe nin yaşı 27 idi. Tarihen sabittir. Hz . Aişe nin Peygamberimiz ile evlilik müddeti 9 senedir. ( ki bu Hz Aişenin kendi ağzından da sabittir ) buna göre Hz Aişenin evlilik yaşı ; 27_9=18 dir. Bir çoğumuzun bildiği bir bilgi daha varki Hz. Aişe Peygamberimiz ile evlenmezden önce Cubeyr b. Mutim adında bir şahıs ile nişanlanmış olmasıdır. Ancak bu nişan Cubeyrin ailesince bozulmuştur Cubeyr i yaşı 19 idi. Demek o günkü geleneklere göre Hz Aişe de nişanlanacak yaşta genç bir kız idi. Peygamberimizin Hz Aişe ile evlenmesi o günün bütün müşriklerince ve hicivci çevrelerce bilindiğine göre , alışılagelen örfe aykırı bir durum sözkonusu olsaydı, bunu dillerine dolar , Peygamberimizi acımasızca kötülerlerdi. Madem vaki değildir , demek bu evlilik gayet normal şartlar da uygun yaşlarda gerçekleşmiştir. Peygamberimiz 25 yaşında Hz Ali 21 veya 22 yaşında Hz Fatıma 18 yaşında Hz. Aişemin ablası Esma 18 yaşında evlenmiştir. Hz. Safiye ve Hafsalar 18 yaşında evlenmişler. Yukarıda değindiğimiz gbi sonradan Müslüman olan Cubeyr b. Mutim 19 yaşında nişanlanmıştr. Bu uygulamalar önemli anektodlar olup Hz Aişenin evlilik yaşı hakkında da önemli ipuçları veriyor. Ahkâf 18 , Kehf 82, İsra 22, Kasas 14 de geçen ' eşuddehu ifadesi ile Nisa 6 ve Nur 58 , 59 da geçen 'beleğe' ' yebluği' ifadeleri de tefsirler e göre kemal yaşı olan 18'le tefsir edilmekte olup, şer'an de bu yaş çocuğun ebeveyninin sorumluluğu altında olduğu yaştır. ... Arap dili sözcükleri içinde en meşhuru olan ve ibni manzur tarafından kaleme alınan 10 ciltlik Lisanul Arab kitabında 11 ile 19 ssayıları arasındaki sayıların kullanılırken sadece birler basamağındaki sayının da zikredildiği anlatılmaktadır. Mesela bir bedevinin birle bir yap dediğini yani benim cebimde 10 dirhem var 1 dirhem de sen ver 11 olsun demek istemektedir. Bu durumda bu arab kitabına vakıf olan medeni edebiyatı ve tarihçe müsellem olan Hz. Aişe nin 'Ben 6 yaşımda (yani 16 yaşımda) evlendim ve 9 yaşımda( yani 19 yaşımda evlendim) ve zifafa girdim demedi pekala mümkündür. Yani nihai sonuç şudur ; Hz. Aişe r.a. ortalama olarak 18 yaşında evlenmiştir . Bu evlilik yaşı İslamın öngördüğü yaş olup İslam Peygamberinin s.a.v uygulamaları ile teyid edilmiştir. Selam O'na Ve İlmi Şahsiyeti iffeti ile Bildiğimiz Eşi Annemiz Hz. Aişe ye Olsun İNŞALLAH

Hüseyin Kılınç 20 Temmuz 2020 13:35

Temelleri Beni Sakife’de atılan, gasp edilmiş olan tüm hilafet makamlarının / devlet gücünün sağladığı imkan ve imtiyazla gününüze kadar gelen, aynı zamanda gücün sağladığı imtiyazla Meşrutiyet alanı oluşturan Emeviler tarafından yazılan, gününüze kadar da nakledilen bilgiler ile bu bilgiler içinde takdim edilen “İslam ve İslami şahsiyetler” hakkındaki bilgilerin ne kadar doğru, gerçekçi olduğu konusu çok fazla soru işaretleri / şüphe barındıran konuların başında gelmektedir. Bunlardan biri de, Peygamber efendimizin evlilikleridir. Ve bu evliliklerden en çok yalan mağduru edilen de Hazreti Hatice anamızın Peygamber efendimizle evliliğidir. Anlatımlar ve aktarımlardaki çelişki ve tutarsızlıklar bir yana, bu geleneği sorgulamasına, sorguladığı için ise hiçbir ilgisi olmadığı halde “şii” olmakla suçlanan Musyafa İslamoğlu gibi şahsiyetlerin Emevi geleneğindeki bilgileri baz alarak süreç okuması yapmalarını anlamak mümkün değildir. •••••• Bu karmaşanın, dahi çelişki yumağı olan geleneğin sunumlarının dışında başka bilgi kaynaklarına ihtiyaç olduğu kesin. Yani Farklı bir bilgi kaynaklarına da ihtiyaç var. Bu ihtiyacın giderilmesine katkı adına, toplumda hiç öğretilmeyen, öğretilmesine de şiddetle karşı çıkılan Şii dünyanın ne dediğine dair bu linki paylaşmak istedim. Selam ve dua ile.. **** http://tr.wikishia.net/view/Hz._Hatice_(s.a)

Hüseyin Kılınç 20 Temmuz 2020 13:33

İslam düşmanlarının elinden bir malzemeyi aldığınız için çok teşekkür ederim amaaa.... Sayın yazar hanım, Yazınızı dikkatle okudum. Aişe annemiz hakkında sünni kaynaklarda geçen ve islam düşmanı bir çok kişinin eline malzeme olan yanlışlara düzelterek, yine aynı sünni kaynaklarda geçen gerçekleri dile getirerek insanları aydınlatıp islam düşmanlarının ağzındaki sakızı yok ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Allah razı olsun. Ancak aynı hassasiyetin; fedakarlık ve sadakat abidesi, gerçek aşkın sembolü, efendimizin aşk ve sadakatla sevdiği ve efendimize aşk ve sadakatla bağlı olan, Efendimizin ilk eşi, hepimizin üzerinde emeği ve hakkı olan, aynı zamanda bütün müslümanların sevmekle ve peşlerinden gitmekle emrolunduğu Ehlibeytin anneannesi Hazreti Hatice (sa) validemizin evliliği hakkında da gösterilmeni isterdim. Elbette bunları, size ve yazılarınıza bir art niyet ithamında bulunarak yazıyor değilim. Aynen Aişe validemizin evliliği hususunda olduğu gibi, Sünni kaynaklarda öyle anlatıldığı ve diğer anlatımların ise dikkate alınmadığı, emperyalist ve zalim Emevi hanedanlığının uydurma rivayetlerinin daha baskın gelmesi sonucu, yazında bahsi konusu yaptığın bilginin doğru gibi algılanmasından kaynaklı olduğunun farkındayım. Ama ifade etmeliyim ki, Aişe validemizin evlilik yaşı konusundaki yalan ve iftiralarda olduğu gibi Hazreti Hatice (sa) validemizin evliliği hakkındaki anlatımlar da yalan ve iftiradan ibarettir. Gerçek, anlatılanların tam zıddıdır ve çok başkadır. Öyle ki, bu türden yalan ve iftiralar; Mustafa İslamoğlu gibi araştıran ve sorgulayan bir aydının bile farkında olmadan ifadesini kullanmasına ve böylece hiç farkında olmadan, aşağılamak gibi bir amacı da bulunmamasına rağmen kötücül bir anlamdaki bir ifadenin söylenme gerekçesi olmuştur. Komik durumlara düşüp düşmanlarımızın ağzına sakız olmamak, itibarımızı da ayak altı ettirmemek için: her şeyin en doğrusunu bulmak ve inanmak, bunun için aklımıza mukayyet olmak, her kim ve hangi dinsel gelenek veya mezhep olursa olsun aklımızı devre dışı bıraktırıp Emperyalist Emevi hanedanlığının uyduruk / kaydırık hezeyanlarını din gibi algılattırarak bizi saçmalıklara tabi olmaya mahkum ve mecbur edenlerin etkisinden kurtulmak umudu ve duası ile... (HsyN)

Yazarın Diğer Yazıları