Süveyda Keskin

Hadi fethet yürekleri

Süveyda Keskin

Fetih, Arapça’da “açmak, nusret, zafer, yol göstermek, hüküm vermek, yüce Allah’ın (insanın bilmesine) açtığı bilgiler, galibiyet ve zafere ulaştırma anlamlarına gelir. 

Kelime, maddi yönlü fetih manasından çok kalbi ve aklı vahye yönlendirmek, engelleri kaldırmak, vahiye giden yolları akıl ve kalp fethiyle yapmayı yüklenmiştir. Aklın ve kalbin vahiy ile fethi... 

Allah resulü “ülkeler ve şehirler zorla alınır; Medine ise Kur’an ile fethedilmiştir”, derken yürek fethine vurgu yapmıştır. Bu ve sonraki ayetler askeri zaferin değil, Mekkeliler ile (628) yılında yapılan Hudeybiye Antlaşmasının arkasından inmiştir. Birçok sahabi, antlaşmayı küçük düşürücü mahiyette bulmuş bu da onları hoşnutsuzluğa hatta itaatsizliğe sevk etmişti. Halbuki Allah resulü, insanların en çok sulh ortamlarında davete daha yakın durduklarını görmüş, Hudeybiye Antlaşması’nı Feth-i Mübin (apaçık bir fetih) olarak nitelendirmişti. Allah’ın sana güçlü bir şekilde yardım etmesi için sana apaçık bir fetih ihsan ettik. Fetih/3

İslam kendine has barışçıl mahiyetteki prensip ve ilkeleri donanmış cihat ruhunu benimser. Ve yeryüzüne adaleti, fazileti yayar. Böylece adaletle hakkaniyet içtimai bir ahenkle yürüyerek, huzur ve saadette makes bulur. 

Coğrafya fetihlerinde hükmedilen topraklar üzerinde yaşayan insanları dine zorlamaz. Adalet/Hakkaniyet ahengi; tek ilah / İslam hukuku ve anlayışının uzantısı olarak topluma yaşam tarzı ve yeni bir dünya düzeni sunar. Rabbin varlığı ve kelamındaki yücelik önce yüreklerde sonra yaşamda varlık bulur. Çünkü bir fikrin, düşüncenin, olgunun, inancın etkisi ancak yürekteki etkisine endekslidir. Yürekte ne hakimse; insana, yaşama, dünyaya, sisteme o hakimdir. 

Öyleyse yüreği fethetmek lazım.   Ona ulaşmak, dokunmak, etkilemek... 

Sahaya inmek, iyi şeyler yapmak. İnsanı dinlemek, yaraya merhem olmak... 

Yüreği fethetmek... 

Bir muhabbet açmak, bir ayetten, bir hadisten dem vurmak, tebessümle yaklaşmak. Sevgiye dair rötuşlar yapmak, insana ısınmak, ısındırmak... 

İnsana gitmek, dert dinlemek. Gözlerinin içine bakmak... Acıyı, sevinci, varlığı, yokluğu paylaşmak; yürekleri fethetmek.

Mahallenin fakirinden, garibinden haberdar olmak.  Yolu gözlenen olmak... Yüreği, yürekleri fethedenlerden olmak. 

Öyle ki yaşadığın mekân, iyiliğe, güzelliğe, yardıma, sohbete aşina olsun, aşık olsun.  Fethet yürekleri... 

İslam’a, insanlığa, adalet/hakkaniyete köprü ol, çığır aç... Fethet yürekleri...

Şahsın, şahsiyetin, ahlakın Kur’an olsun. Çal yürekleri, fetih olsun... 

İsmin, künyen, salihatınla hemhal olsun. Dokun yüreğe fethet yürekleri...

En yücesinden, en asil olanından, en şanlısından... Vahiy destekleyecek bu şanlı fethi; Hudeybiye’deki gibi.  Hadi şanlı bir fetih yap. Dokun yüreklere.

Rabbin izzetinden, ikramından, lütfundan faydalan; önce yüreğini, sonra yürekleri keşfet. Ve fethet yürekleri... En asil olanından, en yüce olanından, en şanlısından... 

En takdire şayan olanından... Tıpkı resuller gibi. Canlıya, yaşama, insana dokun. Fethet yürekleri... 

Zira Kur’an ancak fethedilen yüreklere yerleşir, orada hayat bulur. Oradan yol alır ve yayılır yeryüzüne. Ak ve pak... Fethet yüreğini, yürekleri... 

Yanlışa yanlış derken, doğruyu gözet, dayanak ol; yüreklendir onu, açığa çıkar... 

Çığır aç, önder ol, yarış hayırlarda... Fethet yürekleri... 

Ama illaki dokun hayata, canlıya, insana... 

Hadi, fethet yürekleri.

Çünkü şanlı zaferler yürekten geçer... 
 

Yazarın Diğer Yazıları