Her asır kendisini ilah ve rab zanneden ve ilan eden; insanlar üzerinde tasarruf sahibi olduğunu iddia eden firavun ve karşısında hakikatin rabbinin resulleri, Musa’ları da beraberinde getirmiştir.
Batıl ve ilahi mücadele hep bu minvalde süre gelmiştir.
Hz. Musa Firavun’la olan mücadelesinde ona rabbinin emri gereği sadece “hak” ile gitmiş; Firavun’un sihirbazları ki o dönem Mısır’ın fizik ve kimyasıyla uğraşan bilim adamlarıydı. Musa’nın ortaya attığı şeylerin hak olduğuna kalpleri mütmain olmuş, hemen oracıkta bu bilge insanlar iman etmişti. O dönem Mısır, fizik ve kimyada son derece ilerideydi. Ve bu ilme Firavun’ların emri altında bulunan ilim ehilleri, halkın gözünü korkutmak amaçlı; göz boyama mahareti olan sihirde kullanıyor, böylece Firavun iktidarı imaj ve vitrine dayanıyordu.
Eşyanın kimyasını bulan bu insanlar; o zaman da elitist bir tabakaydı. Bilim bunların elindeydi. Bilimle uğraşan bir azınlık... Eşyanın yasalarını keşfetmiş bir azınlık...
Hortum gibi esnek yapıların içerisine civa dolduruyor, sıcak bir zeminde tutuldukları zaman genleşen civa, yılan sureti verilmiş bu boruların hareket etmesini sağlıyordu. Civayı ve özelliğini bilmeyen halk, buna şahit olunca korkuyor, bunu güç olarak görüyor ve boyun eğiyordu. Bilimle korkutulan halk ve bu doğrultudaki itimat, iktidar tarafından kullanılıyor halklar sürüleştiriliyordu
Bilim ve bilim adamlarının zalim ve despot yönetimde koltuk değneği olduğu iktidarlar, hükmediciler... Ve iktidarlar böylece devamlı kılınıyordu.
İlme, bilime sahip olanların, onu kitlelere hükmetme aracı olarak kullanma hikayeleri hiç değişmemiş. Ve bilim vahiy ile yol bulmadıkça ahlaksız güçlerin elinde hükmetme ve korkutma aracı olarak hep kalacak.
Öyle ki Musa bile bir an korkmuştu. Bugün gerek ilim ehli gerek hakikat ehli insanların korkup geriye çekilmesi gibi. Ama rabbi ona “korkma, üstün gelecek olan sensin” dedi. Taha/68. Eşyanın yasasını yazan, hakikati bilen ve tüm bunların hakimi yanındaydı. Üstün gelecekler; hak adına, hakikati korkusuzca ortaya koyan sözcüler olacak...
Göz boyamak ve korkutmak argümanlarıyla kurulan hakimiyetler, hak ve hâkikât karşısında, karın güneşte erimesi gibi eriyecektir... O halde siz de bütün hilelerinizi birleştirin ve saf düzeninde gelin. Bugün üstün gelen kendini kurtarmıştır. Taha/64 Rekabete hilenin karıştığı güç ve bilim seyri hep aynı. Hükmedenlerin resmi emri ve söylemi yine değişmemiş. Globalleşen bilim bir koro halinde aynı şeyleri söylüyor.
Ahlaksız gücün, hileyle hakikati alt etmeye çalıştığı ahlaksız bilim.
Eşyanın yasa ve fıtri sırrını çözen, bilim elitistlerinin göz korkutma ve hakikati saptırma adına kullandığı bilim.
Firavunların tehdit ettiği veya satın aldığı bilim ve adamlarıyla dün aynıydı, bugün de aynı. Umarım Musa’ların hakikati ortaya koymalarıyla yarın aynısı olmaz. Bunun üzerine Musa, bilgi birikimini ortaya attı. O da birden bire apaçık bir “silip süpüren” kesiliverdi. Gücünü de sıyırıp açığa koydu; artık gücü izleyenler için mükemmel, tam kusursuzca idi. Araf/107.
Bu hakikatle yanlışından dönen Firavun’un bilge insanları gibi teslim olan, iman eden insanlar da illaki olacak...
“Bizim açımızdan, ortaya konan bu kanıtlayıcı bilgiden sonra yaradılışımızın esaslarını belirleyen yaratıcıya karşı seni asla tercih etmeyiz. İstediğin şeyi yap. Senin hükmün ancak bu dünyada geçer.” dediler. Taha/72
Asa sosyolojide; sıkı tutulan şey, kuvvetle tutulan şeydir. Hiç şüphesiz Musa’nın elinde sıkı sıkıya tuttuğu şey, Allah’ın kelamı, kitabıydı. Ortaya koyduğu hak ve hakikat çör-çöp misalindeki savları silip süpürdü.
Evet...
Bilgiye dayalı tahkiki iman.
Firavun’un asıp kesme tehdidine karşın bilgiye sahip olan bu insanların, Musa’nın hakikatleri karşısında yasanın sahibine boyun eğişleri ve iman edişleri.
Doğrusu biz, hatalarımızı ve bize zorla yaptırdığın büyüyü bağışlaması için rabbimize iman ettik. Allah’ın vereceği mükafat daha hayırlı ve daha devamlıdır. Taha/73
Çünkü hakikat ve yalan aynı zeminde barınamaz. Saptırılan bilim ve ehliyle bilgiye dayalı tahkiki iman ehli ve bilim karşısında mağlup olacaktır.
De ki hak geldi, batıl yok oldu. Şüphesiz batıl yok olmaya mahkumdur. /İsra 81
Kurtuluş, elinde sıkı sıkıya sarıldığı hakikatle; teslim oluşları düçar olabilecek, yaratılış yörüngesinde mücadele edebilen Musa’larla olacaktır.
Hayır, doğrusu biz batılla hakkı çarpıştırırız da hak, onun beyninin parçalar. Bir de bakarsınız ki o yok olup gitmiştir. O Allah’a yakıştırdığınız sıfatlardan dolayı size yazıklar olsun. Enbiya/18
Her türlü ilmi formu saptıran ve bozulmaya kullanan zihinler karşısında, rabbin yüreklendirdiği hakikat sözcü ve savaşçısı Musa’lar yine rabbin vaadiyle kazananlar olacak.
Her türlü beşeri ve ilmi kabiliyeti hak uğruna ortaya koyan Musa’lara selam olsun...