Süleyman Keskin

MALATYA MAKAM ARACI KAYNIYOR

Süleyman Keskin

Ülkenin ekonomik durumu ortada.

Her saat başı ekonomistler ekran başında konuşuyorlar, reel tablo hakkında verileri sunuyorlar.

Daha çok çalışmak gerekir, yerli üretime geçmek gerekir diyen diyene…

Dünyanın en büyük araba üreticisi ülkelerinden birisi olan Japonya’da, devletin elindeki makam aracı sayısının çok sınırlı olduğunu hatta bin tane bile olmadığını okumuştum.

Hatta o da gelen yabancı konuklara tahsis ediliyormuş...

Peki bizde durum ne?

Türkiye’de kiralama usulü hariç devlete ait 193 bin 425 adet otomobil, minibüs ve otobüs gibi resmi araç bulunuyor.

Ya Malatya’da kaç makam aracı olduğunu bileniniz var mı?

Ben bilmiyorum fakat tek bildiğim Büyükşehir Belediyesi, MASKİ, MOTAŞ, Esenlik’te makam aracı saltanatı var.

Hele hele Büyükşehir Belediyesinde.

Herkesin altında bir makam aracı.

Bu makam araçlarının yakıtı kimin cebinden çıkıyor?

Daire başkanlarından tutun şube müdürlerine kadar makam araçları var.

Sözde tasarruf tedbirleri açıklandı.

Fakat bu tasarruf tedbirleri Büyükşehir Belediyesi ve bağlı birimlerini niyeyse teğet geçmiş!

Hamd olsun teğet geçmiş.

Yoksa şube müdürünün altındaki personellere dahi makam aracı verebilirler!

Bu araçların şoför, akaryakıt, yağ, bakım, yıpranma gibi giderleri göz önüne alındığında Belediyenin astronomik bir israfın içinde yüzdüğü de zaten ortada.

Bu kadar resmi araç niye alınmakta, niye kiralanmaktadır?

Bu araçların giderleri vatandaşın verdiği vergilerle karşılanıyor.

Her aracın benzin ve tamir masrafı tek tek vatandaşın cebinden çıkıyor.

Milletin parasını israf etmeye ve hovardaca kullanmaya kimsenin hakkı yoktur.

Bu nedenle araç israfına bizzat Belediye başkanlarının noktayı koymasını istiyoruz.

Eminiz ki bu durumdan çok rahatsızlık duyanınız var.

Şimdilik bu makam aracı saltanatı yazısına kısa bir ara veriyorum.

Dün Cuma Hutbesi'nin ana konusu olan "Çalışmak, hayatımıza bereket getirir" cümlesine takılı kaldım.

O kadar çok hoşuma gitti ki.

Sizlere hutbeden birkaç paylaşımda bulunayım;

Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: "İnsan için ancak çalıştığı vardır. Şüphesiz onun çalışması ileride görülecektir. Sonra çalışmasının karşılığı kendisine tastamam verilecektir. "Hiç kimse Allah'ın kendisine takdir ettiğini elde etmeden ölmeyecektir. Öyleyse Allah'ın emirlerine karşı gelmekten sakının ve rızkınızı güzel yoldan isteyin. Helâl olanı alın, haramdan kaçının."

Cenab-ı Hak, Kur'an-ı Kerim'de tüm insanlığa şu çağrıyı yapar:

"Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helâl ve temiz olanlarından yiyin..."

Peygamber Efendimiz (s.a.s.), "Sizden birinizin urganını alıp dağa giderek bir bağ odun getirip satması ve böylece Allah'ın onun itibarını koruması, bir şey verip vermeyecekleri belli olmayan kimselerden dilenmesinden daha hayırlıdır." buyurmuştur.

Kur'an-ı Kerim'de "Allah'ın sana verdiğinden ahiret yurdunu ara, dünyadan da nasibini unutma…" buyrulur. Müslüman, bu ilâhî uyarıya dikkat ederek dünya için ahiretini feda etmemeli, ahiret için de dünyasını terk etmemelidir. Çalışma hayatında dürüstlük, adalet, hakkaniyet gibi erdemleri yaşatmalı, maişetini temin etmek için çabalarken kulluk şuurundan da uzaklaşmamalıdır. Vesselam…

Yazarın Diğer Yazıları