Süleyman Keskin

Kaybediyoruz

Süleyman Keskin

AK Partililer, MHP’liler, CHP’liler, Saadet Partililer ve daha irili ufaklı siyasi partiler bakın kaybediyoruz.

Siyaseten 3-5 oy için mücadele sürse de 10 gündür HDP Diyarbakır il binası önünde çocukları dağa kaçırılan anaların sesini can kulağıyla dinlemediğimiz, onlara topyekûn destek vermediğimiz için kaybediyoruz.

Ekonomik durum ortada.

Sağlıkta durum ortada.

Adalette durum ortada.

Eğitim zaten ortada.

Eskiden kalkınma vardı şimdi o da yavaşladı.

Havuzda su bitiyor.

Bunu ben demiyorum.

8 Eylül gibi Malatya’da mitinge katılanlardan duyuyorum.

Mitinge katılım sayısı için 5-10 bin diyorlar.

100 binlerden 10 binlere düşmek.

Gerisini siz anlayın.

Tablo vahim.

Suçlu aramıyorum. Zaten kim suçlu bunu herkes görüyor ve biliyor.

Birileri kafalarını kuma gömse de bazı yerleri açıkta!

O kadar telefonla davet edilmelere, o kadar miting arabalarıyla çağırmalara rağmen halk neden gelmedi?

Ne oldu bu halka?

Hiç bu şehrin 4 milletvekili, il başkanı ve büyükşehir belediye başkanı elini kafasının arasına koyup düşündü mü?

Neden hiçbir dernek, vakıf, STK(MESOB ile Minibüsçüler Odası davet etti) miting için harekete geçmedi?

100 binin üzerinde bu şehirde üyesi olan bir partiden bahsediyoruz.

Üyeleri dahi gelmemiş demek ki!

6 ay önce yüzde 68 oranında oy alan bir partiden bahsediyoruz.

Demek ki bir şeyler hatalı gidiyor.

Adına ekonomik sıkıntı mı dersiniz yoksa büyükşehir, milletvekilleri, teşkilat mı dersiniz. Ne derseniz deyin.

Bu şehrin hem de kalbinde miting yeri seçtiniz.

Zaten normalde çarşıda 2-3 bin adam oluyor. 

Fakat onlarda burun kıvırmış demek ki!

Düşünün 5 bin kişiyle Büyükşehir Belediyesi yanındaki miting alanında Erdoğan miting yapıyor.

Kızıl kıyamet kopardı.

30 yıldır yapıldı-yapılacak denilen ve sözde bu yıl biteceği belirtilen Kuzey Çevre yolu yine önümüzdeki yıllara kaldı.

Hızlı Tren geldi gelecek denildi fakat bir türlü gelemiyor.

Acaba rayları mı döşenmemiş!

Yada o kadar hızlıydı ki biz mi görmedik!

Çok şey sokakta konuşuluyor.

Fakat yeter ki bu şehrin sözüm ona “yöneticilerinin” kulakları tıkalı olmasın. 

Dünün güneşinde bugünün çamaşırı kurutulmaz.
 

Yazarın Diğer Yazıları