Süleyman Keskin

ANA İSKELETİMİZ MANEVİYATIMIZDIR

Süleyman Keskin

Her insanın maddi ve manevi beklentileri vardır.

Her insanın bir inancı ve kendine özgü bir manevi dünyası vardır.

İşte son bir kaç yıldır, inancımızı, ahlakımızı, dürüstlüğümüzü ve davranışlarımızı içinde barındıran manevi dünyamız tahrip oldu. Hepimizin, her görüşten insanın manevi dünyasında yıkıntı ve erozyon yaşanıyor.

Bunu ben demiyorum; bu ülkenin dini alimleri, Diyanetin sözcülerine kadar bir çok kesim diyor…

Ya bir etrafımıza bakalım manevi yıkıntı ve erozyonun izlerini görürüz.

Oysa hayatımızın ana iskeleti yıkıntı yaşıyor.

Farkında mıyız?

Elbette…

Sonuçta farkında olmak bir çözüm olmuyor, önemli olan ana iskeleti, kirişleri ve taşıyıcı kolonları bu süreçte korumak.

“Ya Rabbim Sen’den başka hiçbir şeyi olmayan ben, Sen’den başka her şeyi olanlardan sana sığınırım” duasına amin diyebilmek.

Çünkü maddiyat hayatımızın neredeyse artık tek belirleyicisi olmuş durumda.

Bu konuda Time dergisi 1000'i aşkın evli ve 25 yaş üzeri çifte ilişkileri ve para arasındaki ilişkiyi sordu. Araştırmada oldukça ilginç sonuçlar ortaya çıktı.

Araştırmada, eşlerin yüzde 4'ünün yatırım stratejisi, yüzde 14'ünün cimrilik, yüzde 18'inin kredi kartı harcamaları ve yüzde 32'sinin ise gereksiz harcamalar yüzünden tartıştıkları ortaya çıktı.

Ankete katılan kadınların yüzde 19'u kocalarının çok cimri olduğundan ve fazla para kazanmamasından rahatsız olduğunu, erkeklerin yüzde 21'i ise eşlerinin gereksiz harcamalarından ve bütçe planlamasına uymamalarından şikayetçi olduklarını söyledi.

Kişisel harcamaların yönetimi konusunda ise, kadınların yüzde 68'i kendini bu konuda yetkin görürken, erkeklerde bu oran yüzde 78 düzeyine kadar çıkıyor.

Erkeklerin yüzde 45'i "bu konuda en çok ben endişeleniyorum" derken, eşim daha endişeli diyenlerin oranı ise yüzde 23'te kalıyor.

Kadınlarda ise bu konuda kendilerini erkeklerden daha fazla ilgili görüyor. Kadınların yüzde 47'si ben endişeliyim derken, kocam bu konuyla ilgili diyenlerin oranı ise sadece yüzde 18'de kalıyor.

Araştırmadaki kadınların yüzde 37'si eşlerinden daha az veya hiç bir şey kazanmazken, erkeklerde çalışmayanların oranı sadece yüzde 3.

Sonuç olarak çiftlerin yüzde 70'i para yüzünden sürekli tartışıyor. 18 yaşın altında çocuğu olan çiftlerde ise bu oran yüzde 80'i buluyor. Diğer ilginç bir bulgu ise çiftlerin yüzde 22'si yaptıkları harcamaları eşlerinden saklıyor.

Erkekler kazanç konusunda kendisi eşiyle eşit bir biçimde görmüyor. Kadınlarda ise daha çok 'biz' düşüncesi hakim.

Araştırmaya göre, kadınların hane halkı gelirine yaptıkları katkı veya çalışmama durumları, birlikte yaşayan her çiftin ilişkisine doğrudan etki ediyor. Bu şu anlama geliyor, para sadece nasıl tasarruf edecekleri, ne kadar harcayacakları değil aynı zamanda ne hakkında kavga ettikleri, nasıl mutlu oldukları ve neler hakkında endişelendiklerini de belirliyor.

Kadınlar ne kadar fazla kazanırlarsa bütçe planlamasındaki rolleri de o kadar aktif hale geliyor. Kadınlar bu konuda daha işbirlikçi olarak düşünüyor ve erkeklerin büyük çoğunluğu da bu durumdan memnun. Erkeklerin çoğunluk eşlerinin fazla para kazanıyor olmasından memnun.

Fakat ister çok kazansın ister az kazansın her kadın ve erkek arasındaki tartışmanın en baştaki sebebinin para olduğu araştırmadan çıkan en önemli sonuç.

İşte bu ürkütücü tabloyu sizlere sunan biri olarak diyorum ki, en azından maneviyatımıza önem verelim. Vesselam…

Yazarın Diğer Yazıları