Nilüfer Zontul Aktaş

Ramazan ve çocuklar

Nilüfer Zontul Aktaş

Ey ramazan;
Geldin baharla hanelerimize, çiçeklerle. Değdin gönlümüze. Her günün bize başka başka çiçekler açtırdı. Yavaş yavaş gidiyorsun.  
Seninle bambaşkaydı ruhlarımız, başka aydınlık. Gönüllerimizde huzur. Kendimizi temizle çektiğimiz şu günlerde’’ iyi ki kavuştuk sana’’ diyoruz.
Çocuklar da seni bir başka hissetti.  Bu yıl gördüğüm çoğu evde Ramazan köşesi hazırlamış anneler babalar. Yıldız yıldız fenerlerle aydınlık evler. ‘’Hoş geldin ya şehri Ramazan’’ yazılarıyla başköşelerimize hoş geldin.
Çocuklara seni kalben hissettirmek, merhametle sevgiyle Ramazan’ı sevdirmek şiardır bizim için. Çokça güzellik katmalıyız çocukça, gönülce…
Tekne orucu tutan yavrularımıza hazırladığımız iftariyelikler, teravihe gelen çocukların ayakkabıların içine konan minik hediyeler. İlk orucunu tutan çocuklarımızı sırtımızda gezdirmek gibi…
Büyüklerin elinden tutup, camiye gelen çocuklarımıza gösterdiğimiz takdir, onların kalbini ısıtacak, dinimizin güzelliklerini öğrenme çabasına vesile olacaktır.
Ben de bu Ramazan çokça masal anlattım sevgili çocuklara, kitaplar hediye ettim.
Çocukların yüzlerine kondurduğumuz tebessüm izi, kalplerine vuracağımız mühürdü aslında…
Okulun bahçesinde bekleyen onlarca yavrucakla masallar için buluştuk. Gözlerindeki ışıltı, merak, sevgi, saygı, samimiyetle bekleyiş…
Tüm duygularla sarıldı çevrem. Onlara bir gülücük kadar yakındım, içten bir sarılma kadar. ‘’Güzel söz büyü gibidir’’. Benim sözlerim, masalım onlara hoş gelmişti. Bana yazdıkları mektuplar da beni benden aldı.
Sesimin yankısıydı bu. Gözene Şehit Mustafa Kaya İlkokulu çocuklarının yazdığı mektuplar bir çocuk masumiyetinin unutulmayacak izleriyle avuçlarıma kondu.
Ramazan bereketini içimize çekerken, çocuklarla gelen bu bereket bizi kendimiz kılacak en önemli değerdi.
Onlara baktıkça ‘’çocuklar için daha çok şey yapmak gerekir’’ diyerek, en üst değeri vermek onlara.
Çaba verirken çocuklar için; bir de yüreğimizi dağlayan çocuklar var.
Aç uyuyan, yatağı olmadığı için uyuyamayan çocuklar var. Savaşın çocukları! Dünya’nın sunduğu nimetleri fark edemeden gözyaşıyla yoğrulan, küçük zihinlerinde dua dua yakaran sıcak yatak, ekmek elbise isteyen çocuklar!
Annesini babasını kaybettiği için çocuk olamayan çocuklar. Merhametsizliğe, acıya, savaşa anlam yüklemeyi küçücük yaşında öğrenen çocuklar!
Kendisi çocuk olsa da kardeşine bakan, onun gözyaşını silen büyümüş çocuklar. Çocuk ruhunu Rahman’a teslim eden şehit çocuklar… Gazze’nin çocukları!
Dünya üzerinde gözyaşı döken çocuklar için, kanayan yaralar için merhameti kuşanabilmeliyiz.
Biz çocukların dünyasına eğildikçe, geleceğimize yatırım yapmış oluyoruz. Onları korumak güzel bir çocukluk süreci yaşatmak, çocuk ruhlarına güzellikler sunmak görevimiz.
Bu Ramazan’da da kendi ruhlarımızı, gönül dünyamızı gözden geçirip terbiye ederken, çocuklarla olan bağımıza, bağlantılarımıza ince ince ayar vermeliyiz.
Ramazan’ın manevi iklimini coşkuyla yaşatırken, kültürel değerlerimizin farkında olmalarını sağlamalıyız.
Yardım ve infaklarla gönül zenginliklerimizi artırırken bu hasleti yavrularımıza da intikal ettirmeliyiz.
 
Ramazan; ruhlarımızı cilalarken, çocukların dünyasına bambaşka girmeli. Manevi ışıltıyı hisseden çocuklarla güzel yarınlar var olacaktır. 
Toplumsal olarak kaynaşmayı, kardeşliği, barışı, sevgiyi kucaklayan insanlarla yaşamak kolay olacaktır. Çocuklarımızı maneviyattan mahrum bırakmayalım. Ramazan’ın tadını çocuksu neşeyle alsın çocuklar. Açlık ve susuzluk minvalinde görmeden. 
Sabrın, şükrün, nimetle hemhal olmanın, teslimiyetin temeliyle; berrak berrak taşıyıcısı olsunlar. 
Çocuklar ruhlarına dokunan bu huzurla iple çeksinler gelecek ramazanları. İbadet bilinciyle, paylaşmayla yol almanın güzelliğini fark etsinler.

Çocuklar canım çocuklar; Ramazan’ı kutlu bir tohum bilip gömsünler sinelerine. Onunla kuşandıkları güzellikler göversin yıl boyunca.
Bizden aldıkları kutlu yürüyüşler, onları Rablerine yakın eyleyecektir vesselam.

Yazarın Diğer Yazıları