Nesibe Aldemir

Yeni bir yaşam ve biz

Nesibe Aldemir

Hayatın kendi inisiyatifimizin dışında şekillenerek sosyal izolasyonla karşı karşıya kalması bizi yeniden şekillenmeye maruz bırakıyor. Daralan çemberin içerisinde yeni normallere alışmak için büyük çaba harcıyoruz. Kazandığımız bu alışkanlıklar yeni bir yaşam tarzının doğmasına sebep oluyor. 

Korku ve kaygılarla gelecek endişemizin depreştiği ve zirve yaptığı bir zaman diliminde virüsün ölümcül tehdidi ile karşı karşıya kalınca irkildik. Bu belirsizlik dünyamızı ne kadar alt üst edecek, geleceğimizi nasıl şekillendirecek bilmiyoruz. Kıyamet senaryoları üreten şer odakları gelecek endişelerimizi körüklüyor. Bu şer odaklarına inat Sayın Kemal Sayar’ın dediği gibi; ‘Dengeyi yaşam yönünde korumak için, kuruyan her dalımıza karşılık başka yerden filiz vermek gerekiyor. İyiliğe giden yol birbirimize gösterdiğimiz özenden geçiyor.’ Yeni bir yaşamın kodlarını çözmeliyiz.

Dijitalleşmeden tutunda sosyal ilişkilerdeki değişim ve dönüşümüne yeni bir kapı aralayan pandemi, insanları ekonominin yanında psikolojik anlamda da sarsmaktadır.

Bu durum elbette geçici ama bıraktığı izler, yaşama yansıması, hem bugünümüzü hem de yarınlarımızı etkiliyor/etkileyecek. Salgının çıktığı ilk dönemlerde sevdiklerimizden ve ailemizden ayrı kalmak daha zor geliyordu. Günler, aylar geçtikçe alışmanın verdiği bir kolaylık oldu. Yani bize zorunlu olarak dayatılan bu sosyal izolasyon daha sonraki süreçlerde herkesin olmasa da çoğunluğun tercih ettiği bir yaşam biçimi olacak gibi. 

 Bizim gibi fiziksel yakınlığı öncelikli gören kültürel kodlara sahip toplumların bile sosyal ilişkilerinde bir gevşeme görülecek. Umudumuz bu gevşemenin en kısa zamanda toparlanması. Fakat bu kadar kolay görünmüyor. Çünkü insan sağlığının önceliği doğal olarak sosyal ilişkileri arka plana attı.

Bunların yanı sıra dijitalleşme de her geçen gün artmaya ediyor. Evden sanal çalışma yöntemine birçok şirket, kurum ve kuruluş pandemi sonrasında da devam etme kararı alabilir. Çalışanın işverene maliyetini düşüren bu uygulama pandemi son bulsa da tercih olarak hayatımızda kalmaya devam edebilir. Yüz yüze eğitime verilen ara uzadıkça dijital eğitim de hayatımızın bir parçası olmaya devam ediyor. Pandemi sonrasında yüz yüze eğitimin yerini alacak kadar etkili ve kalıcı olmayan uzaktan eğitim, sağladığı bazı kolaylıklar nedeniyle tercih edeceğimiz bir sistem olabilecek.

İnsandan uzak düşen insan, doğa ile kucaklaştı. Pandemi sürecinde dağlar, bağlar, bahçeler, doğal yaşam alanları ve parklar insanların vazgeçilmezi oldu. Apartman daireleri ve şehir ihtişamını yitirmeye başladı. Küçük de olsa müstakil bir ev hemen herkesin hayalini süsler oldu. Duvarların, eşyaların ve lüksün mutluluk vermeyeceğini anlayan insan saksı çiçeği dahi olsa toprakla haşir neşir olmanın farkını yaşadı. Bu süreç insanı doğaya ve toprağa oldukça yaklaştırdı. 

Tüketim odaklı yaşayarak modern kültürün içinde kaybolan insan kendini keşfetti. Hayatında ekmek yapmayı bilmeyen nice insan evinde ekmek yapmayı denedi. Basit bir durum gibi görünebilir. Fakat insan üretmenin verdiği mutluluğu tattı. Bu da mekanikleşen zihnin ve ruhun yörüngesini değiştirdi. Hobilerini keşfedenler, kendiyle tanışma fırsatını yakalayanlar bu süreçle yeniden doğdular. 

Yalnızlığın getirisinin yanında bizden aldığı birçok güzelliğin değerini ise yine pandemi ile anladık. Geniş ailelerle kurulan büyük sofralar, paylaşılan sorunlar, kaynaşan çocuklar hepsine hasret kaldık. Arkadaşlarla yapılan bir kahvaltı, dost ile içilen bir kahve, fikirlerin paylaşıldığı meclisler... Hepsi hayatımızın en normaliydi. Ta ki pandemi tüm dünyayı esir alana kadar. 

İnsanın düşünce ve davranış biçimlerini değiştiren bu süreç tüketim alışkanlıklarını da değiştiriyor. Karantina ve yasakların getirdiği kısıtlamalarla dizginlenen alışveriş tutkusu insanı gereksiz yapılan harcamalardan alıkoyuyor. Lükse duyulan ihtiyaç azalıyor. Temel ihtiyaçlarla sade bir hayat yaşamaya alışan insan manevî dünyasına çeki düzen vermeye çalışıyor. 

 Sözün özü salgınla yeniden şekillenen dünyada değişimin ve dönüşümün kaçınılmaz bir gerçek olduğu açıkça ortada. Evet, bunun önüne geçmek mümkün olmayabilir. Fakat bilinçli attığımız adımlarla bu değişimi kendi değerlerimizle bütünleştirerek daha anlamlı kılmak bizlerin iradesindedir. ‘Umudun kanatlarına tutunmadan zorlukları aşamayız.’ Yaşanan zorlukların ardından kolaylıkları müjdeleyen Allah(c.c) irademizi rızası çerçevesinde güçlü kılsın. Bu değişim ve dönüşüm üzerine kirli planlar kuranlara fırsat vermesin. (Âmin)

Yorumlar 1
Gülnur S. 09 Aralık 2020 14:33

Tebrik ederim , çok güzel bir yazı olmuş.

Yazarın Diğer Yazıları