Nesibe Aldemir

Sürgünde Sefa Rüyamız

Nesibe Aldemir

Ne diyordu dünya sürgününü tamamlayıp En Sevgilisine kavuşan Üstad Sezai Karakoç;

“Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim”
 
 Kalbin kırılmadan, ayağına diken batmadan, düşüp kalkmadan yürüyeceğin bir yaşam yolu hayal ediyorsan hülyadasın ey güzel insan.

Dünya demek sürgün yeri demektir. Gün gelecek kendini tükenmiş hissedeceksin, gün olacak umutla dolup taşacaksın. Yaşadığın baharları unutup kışa söylenip duracaksın.

Çileyle yoğrulan hamurunu sağlamlaştıran dertlerini sürekli şikâyet edeceksin. Seni “sen” yapan değerleri bir yük olarak göreceksin. Unutkanlık senin köklerinde var ey insan. Nisyan kelimesinden türeyip geldiğini de unuttun işte. 

Sahi neleri unutmadın ki sen? Güneşin ayrım yapmadan tüm dünyayı aydınlatan doğuşunu, karanlık gecelerin kalbini hüzün ve tefekkürle buluşturmasını, insanların hayatına dokundukça duyduğun fesleğen kokusunu, yüreğini kibirden, kirden uzak tuttukça tattığın muazzam huzuru… 

Seküler dünya görüşü ve modernizm dört koldan unutturmaya çalışsa da sen her şeye rağmen sıkça hatırla güzel insan;

“Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır.”( İnşirah/5)

K/ölesi olduğun ne varsa seni dünyanın ayaklarına kapandıran hepsinden vazgeç ve en büyük özgürlüğe kavuş. 

O’nunla arana mesafe koyan, seni dünyevi prangalara sıkıca bağlayan köpük misali sönmeye hazır gelip geçici hırslarından uzaklaş. Unutmaya onlardan başla. Hatta yaşanmamış say hırsına, kibrine yenik düşerek müsvedde yaşadığın yılları.

Sürgündesin güzel insan. Ama esir değilsin. Seni yaratan seni sadece kendisine kul kıldı. Ne insanların kölesi ol ne de maddenin. Unutma kalbin özgür ve özgün atabildiğince insansın. Ötesi prangalarla yaşamaktır. Daha iyisi, daha yenisi, daha güzeli, daha özeli senin olsun sevdasıyla Eşref-i mahlûkat olma şerefinden vazgeçme.

Sürgünde sefa rüyasından vazgeç. Yorgunluklar, kırgınlıklar, yokluk, varlık, hastalık ve dahası… Hepsi sürgün hayatımızın birer parçasıdır. Karşımıza çıkan insanlar, yolumuza taş koyanlar, gönlümüze çiçek ekenler, ayağımıza çelme takanlar, elimizden tutanlar… Bunlar da sürgün hayatımızın gerçekleri… 

Acı, tatlı gerçeklerimizi kabul ederek sıkça sürgünde olduğumuzu hatırlamak dünya hayatını biraz daha çekilir kılar. En Sevgiliye giden yol meşakkatli olacaktır vesselam…

Sürgünde olduğumuzu naif dizeleriyle yüreğimize ilmek ilmek işleyen Üstad Sezai Karakoç’a rahmet ve özlemle…

Yazarın Diğer Yazıları