Nesibe Aldemir

Ömrümüze Işık Olsun Ramazan

Nesibe Aldemir

Gelişiyle mesrur ve müşerref olduğumuz en güzel mevsimdir Ramazan. Ahirete en kıymetli mahsulleri yetiştirmenin vaktidir. Kulun Yüce Allah’a yakınlığının farkına varması için büyük bir fırsattır. Arınmadır. Kalbin kurak topraklarına yağan yağmurdur. Bu yağmurda ıslanan mümbit topraklara değerli tohumlar atmak için eriştiğimiz zaman dilimdir Ramazan.

 Onun gelişiyle yüreğimizde açan gülleri yıl içinde soldurmadan muhafaza edebiliyorsak ne mutlu bize. Ramazan Ayında farz kılınan orucu tutmak demek sadece saatlerce aç kalmak demek değildir. Bunu zihnimizde canlı tutalım. Kalbimiz de bedenimize eşlik etmeli ki orucumuz amacına ulaşabilsin. Ancak bu minvalde tutulan oruçlarla Ramazanın verdiği eşsiz huzurdan faydalanabiliriz. 

Ramazan ayı Rabbimizin bizlere büyük bir izzeti ikramıdır. Bu ikramdan en iyi şekilde istifade etmek istiyorsak orucu yüreğimizle de tutmak durumundayız. Kinden, nefretten, kibirden, haksızlıktan olabildiğince uzak durmalıyız ki kalbin dirilişine vesile olan Rahmet ayının sunduğu eşsiz güzellikten bir nebze olsun nasiplenelim. 

 Nefsin terbiyesi ve dünyevi arzuları frenlemek için her yılın on iki ayından seçilerek sultan kılınan bu ayı fırsat bilmek kulluğumuzu gözden geçirmemize büyük katkı sağlayacaktır. Kişisel çıkarlar, ihtiraslar, istekler, şikâyetler nefsimize ağır gelen ne kadar menfi duygular varsa hepsinden veya birkaçından arınmak için hayat rehberimiz olan Yüce Kitabımıza sığınmak, onunla aydınlanan yolda yürümek kişiliğimize kalite katacaktır. Bu kaliteyle yaşamak dünya hayatından ahiret yurduna olan yolculuğumuzu gayesine eriştirecektir.

 Hem bu dünyamızı hem de ahiretimizi Ramazanla güzelleştirmek için orucu yüreklerimize de tutturmalıyız. Böylece ömrümüz Ramazan, ahiretimiz ise bayram olacaktır. Ramazanın her saniyesini hücrelerimize nakış misali işleyerek yeniden dirilmek elimizde.

 Hatmini yaptığımız yüce kitabımız Kuran-ı Kerim’i hayat felsefemiz yapmadan, suya sabuna dokunmadan maddi ve manevi kirlerden arınmak mümkün değildir kıymetli dostlar. Kalbin baharı olan Ramazanı ömrümüze yaymadıkça kurak mevsimlere maruz kalmaya devam edeceğiz. Efendimizin sünnetlerinden uzak kaldıkça yetim ve yoksul bir kalp ile yaşamımızı sürdüreceğiz. 

 Akabinde iyiliği yapmaktan vazgeçip kötülüğü meşrulaştıran yüreğimiz türlü türlü erozyonlara maruz kalacaktır. Kışa, ayaza, kuraklığa dayanamaz hale gelen kalbimiz huzuru maddenin coşkusunda arayacaktır. Gelip geçici hazların peşinde koşacaktır helali haramı sorgulamadan. Çünkü Kuran-ı kerim sadece dilde kalan bir tattan öteye geçememiştir. Çünkü oruç sadece saatlerce aç kalmaktan ibaret olmuştur. Ayların sultanı değerlendirilmeden bitmiştir. Öyle ya zaman çok hızlı geçiyor diye bitmeyen serzenişlerimiz de bitecek bir gün. Ve o gün belirsizdir ne acı ki. O halde içinde bulunduğumuz Ramazan ayına sıkıca tutunalım. Bereketinden, feyzinden, rahmetinden, nurundan en iyi şekilde istifade edelim. Ruhumuzu derin uykusundan uyandıralım. Kalplere çiçek tohumları serpiştirelim. 
Elinden tutalım iyiliğin, insanlığın. Anlatıların yüreklere erişebilmesi için Kur’an ve Sünneti hayatımıza giydirelim. Onlarsız yürünen her yolun sonu karanlığa çıkacaktır. 

 Oruç da dâhil tüm ibadetlerimiz karanlıktan aydınlığa uzanan yolu aydınlatan birer ışıktır. Işıklarımıza gereken enerjiyi sağlayamıyorsak onların bizi ve çevremizi aydınlatmasını beklemeyelim. Sözün kısası değerli dostlar, hayat ile hemhal olmayan ibadetlerimizin yaydığı ışık, verdiği haz gelip geçici olmak tehlikesiyle karşı karşıyadır. İçinde bulunduğumuz Ramazan ayını da bu şekilde düşünelim. Ola ki kalplerimiz de oruç tutmaya başlar da kalan ömrümüze ışık olur oruçlarımız.

 Selam ve dua ile Allah’a emanet olunuz...
 

Yazarın Diğer Yazıları