Nesibe Aldemir

Okul Yolu Düz Gider

Nesibe Aldemir

Yıllardır dillere pelesenk olmuş bir okul şarkısıydı “okul yolu düz gider”... İçimize neşe dolduran, mahallenin çocuklarıyla, kuzenlerle düşe kalka gittiğimiz okul yolunda mırıldanırdık. Kimse bizi okula bırakmaz kimse bizi okuldan almazdı o vakitler.

Zamanla her şey değişti tabi. Çocukların peşinden koşan veliler kervanına karışmamak kaçınılmaz oldu. Zaman onu gerektirdi. Mekân onu istedi. Ne mahallelerde oturan insanlar birbirini tanır oldu ne de komşu komşuyu.

Sosyal düzenimiz bu denli değişikliğe uğradığı gibi eğitim-öğretim sistemimiz de farklı şekillere büründü. 

Tırnaklarımızı birleştirip üstüne cetvelle yediğimiz sopaların acısı hale içimizde bir yara. Tek ayak üstünde beklemek kadar uzun bir zaman dilimi olmamıştır geçmek bilmeyen. Dersi anlamamış olmak ne haddine bir daha sormak da neyin nesi. Katı ve disiplinli öğretmenlerin gölgesinde geçti çoğumuzun ilkokul yılları. Sopalarıyla meşhur öğretmenler vardı.

Halimiz böyle de olsa okul hayatımızda öğretmen demek bizler için her şey demekti. Öğreten kişiye saygıda asla taviz yoktu. Ayrıca hep öğretmen haklıydı. Yani bildiğiniz düz mantık, düz giden okul yolu misali...

Bu düz giden yolun düz öğrencileri düzlüğe çıkacağı yolu beklerken yokuş üstüne yokuşla karşılaştı yıllar yılı. Ortaokul ilkokul ile birleşti, sonra anlaşamadılar ayrıldılar.

Lise 3 yıl oldu, sonra 4 yıla çıktı. Bir baktı olmadı yine 3 yıl oldu. Ondan da sıkıldı 4 yıla çıktı. Tüm bu iniş çıkışlarda başı dönen öğrenciler üç harfli sınavların stresiyle yaşamayı öğrendiler. Adı hemen her yıl değişen bu sınavlar, anaların babaların da yaşam gayesi oldu. 

Sınavlarla uyuyup kalkan aileler düz bir hayatı yaşamaktan kendilerini alıkoyamadılar, düz giden okul yolları misali.

Sınavdan sınava sürüklenen gençler nihayet birer fakülte bitirdi. Düz bir diploma ellerinde, yaşanmadan geçen çocukları kalplerinde, iş aramaya koyuldular dümdüz caddelerde. Kapasitelerinden ve yeteneklerinden habersizce girip durdukları KPSS'den bir türlü yüksek puanı alamadılar.

Tüm bu düzlükte bir türlü düz durmayan dillerin etkisiyle ilk buldukları işe girmekten başka çare bulamadılar. Asgari ücretle düzgün yaşamanın çaresini aradılar. Buldular mı? Siz verin cevabı dostlar. 

Halimiz nicedir bilirler de bilmezden gelirler. Herkes okuyup masa üstü bir işte çalışacak diye bir hayal bahçesi büyüttüler içimizde. Ama nerde... Olmayacak duaya el açtık ve hep birlikte Âmin dedik. Sonrası büyük bir hayal kırıklığı oldu hem anne babalara hem de gençlere. Dile kolay yılların emeği.

Öyle ya okul yolu düz giderdi. Peki, ama nereye giderdi bu yol sahiden?

Bugün yetenekleri keşfedilmeden yılları ziyan olan yüzbinlerce öğrenci yarın eline ekmeğini almakta zorluk çekerse hangimiz bu suçu üstleneceğiz dersiniz?

Ürettiğinin ürünün değerini alamadığı için topraklarından kaçan çiftçiler, çocuğum okunsun diye çırpınmakta haksız mı?  Her hafta zam gelen yem fiyatlarıyla hayvancılık yapan insanımız da ister ki çocuğu okusun belirli bir geliri olsun. Esnafın yalnızlığının yanına eklenen sigorta pirim borçlarına şahit olan evlatlar sanayiden ve mesleklerden kaçmakta haksız mı? Biz yakınıp duralım ne sucu kaldı ne de elektrikçi diye... Düz ovada yankılanır sesimiz. Olur da bir duyan olur.

Son bir soru; sizce düz giden sadece okul yolu mu? Belki de bu sorunun cevabında gizli, sistemi olmayan eğitimimizin açtığı yaraların dermanı….

Vesselam…

Yazarın Diğer Yazıları