Nesibe Aldemir

Kutlu Davamız Mescid-i Aksa

Nesibe Aldemir

İlk kıblemiz, en kutsi emanetimiz Mescid-i Aksa... Gün geçmiyor ki sessizliğine yine ses olamadık. 

Kirli eller üzerinde dolaşıkca yüzümüz kızarıyor. Seni koruyamamanın sana sahip çıkamamanın acısı yüreklerimizi dağladı. Şimdi içimiz bomboş bir sokak. İçinde koşmuyor Filistinli çocuklar. 

Dünyanın ihtişamına dalmışız. Benliğimizi yüceltirken seni sloganlara terkettik. Mesafeleri bahane gördük. Oysa Kudüs demek hayat demekti. Oysa Mescid-i Aksa demek damarlarda akan kan demekti. Derin bir soluktu hepimize Filistinli çocuğun sapan taşıyla seni koruyan elleri...

Yaşam gayesi seni yaşatmak olan gençlerin billur yüreğinde gizlidir asıl sevda. Adanmışlığın gizi, kalplerin dirilişidir Mescid-i Aksa.

Kubbene hafifçe dokunup geçen rüzgârlar, başını okşar bahçende koşan çocukların. Seni korumak eğlenceli bir oyundur, minik görünen büyük yüreklere... Bir sapan, bir taş... Kudüs benimdir, benim kalacak... Mescid-i Aksa Ümmetindir, Ümmetin kalacak.

Kan ile beslenen işgalci ve zalim İsrail,  Mübarek Ramazan Ayının son günlerinde Mescid-i Aksa'ya yaptığı hain ve alçak saldırısını yineledi. Dünyanın bu zulme sessizliği kabul edilebilir bir gerçek değil. Masum çocukların kanıyla, canıyla ayakta kalmayı başaran Mescid-i Aksa, yetim ve yalnız. Bugün onu bu yalnızlığa mahkûm eden Müslüman ülkeler yarın yalnızlığın en derinini yaşayacaklar. Bütün bu sessizliğimiz mazlum kanıyla beslenen İsrail'i biraz daha alçak biraz daha azgın yapacaktır. 

Ekranlardan izliyor ve biliyoruz ki yüreğinde korkudan zerre kadar eser olmayan, tek sahip olduğu şey olan canıyla davasını savunan nice Filistinli kardeşlerimiz var. Onlar Mescid-i Aksa'nın onurunu korumak için herşeyden vazgeçmeyi göze almış aziz insanlardır. Ağlaya ağlaya izlediğimiz görüntülerde mücadelesini hakkıyla yapan, gönül rahatlığıyla ve tebessümle şehit olup Rabbine giden kardeşlerim var. Fakat unutmayalım ve yanılmayalım ki biz onlardan çok kendi halimize ağlamalıyız. Onlar hepimizin izzetini, şerefini ve onurunu korurken biz hangi İsrail markalı ürünle ömrümüzü tüketiyoruz? Bugün istese İşgalci Israil'i yerle bir edecek güçte olan Müslüman ülkeler hangi anlaşmayla duruma seyirci kalmayı tercih ediyor? Filistinli kadınların, çocukların sırtına yüklediğimiz kutlu davayı korumak ve yaşatmak için bizler nasıl bir mücadele veriyoruz? Yaptığımız sosyal medya paylaşımlarımız yeterli mi Mescid-i Aksa'yı koruyup kollamaya? Hergün biraz daha ilerleyen işgale karşı tarihi dokusu ve ruhu zarar gören Mescid-i Aksa, bu zulme karşı daha ne kadar dayanabilecek? Bugün biz Müslümanlarda meydana gelen kopukluk, bölünme ve dağılma yarın daha büyük zalimlere ve zulümlere kapı aralayacak. Kanayan yaramız Kudüs daha da derinleşecek. Dağılmışlık, bölünmüşlük ve dünyevî hazlara evrilmenin verdiği değişim ne yazık ki Mücadele ruhumuza bir hayli hasar verdi. Vermeye de devam ediyor. Biz kendi içimizde bu kadar dağılmışken hangi birlik ve beraberlikle Filistin'in ve Kudüs'ün sesi olmayı başaracağız. Doğrusu zalimin zulmüne karşı "bir" ve "dir" olunca sesimi daha yüksek çıkacaktır. Biz beraber olduğumuz zaman sözümüz daha etkili olacaktır. Aksi halde sadece lanet söylemlerde kalacak zalimin zulmüne karşı duruşumuz. Mescid-i Aksa'yı korumaksa şiarımız terkettiğimiz kimlikleri acilen yeniden kuşanmakla mükellef olduğumuzu hatırlayalım.

Zulmün kara günleri belleğimize derince kazanırken gözümüzde yaş, ellerimiz semada seher vaktini kuşatan dualarımızla güneş Arefe Günüyle kucaklaştı. Hüzünle karışık buruk bir Bayram sevinci var yüreğimizde. Duamız, kalbimizin boş sokakları Filistinli çocukların direniş sesiyle dolsun. Ey Rabbim! Zalime fırsat verme, Kudüs'ü en yakın zamanda özgürlüğüne kavuştur. Bizlere de Mescid-i Aksa ruhuyla yeniden dirilişi nasip eyle. Amin 

Yazarın Diğer Yazıları