Nesibe Aldemir

KARA LEKE

Nesibe Aldemir

Yine aylardan Şubat… Yine demokrasinin kara lekesi olan 28 Şubat’ı hatırlama günü…

 Evet, Demokrasi Tarihin kara lekesi olan 28 Şubat'ın üzerinden 22 yıl daha geçti. Unutulması mümkün olmayan post modern darbeyi hatırlamak ve hafızalara kazınan günleri anmak bugünlerimizin kıyametini bilmemize fayda sağlayacaktır.

 Peki, neydi bu kara lekeler, nasıl silinmez izler bırakmıştı kimlerde? Gelin hatırlayalım ve hatırlatalım değerli dostlar.

 Kimi için gözyaşı kimi hayatı karartan bir felaket kimi için yaşamı bütünüyle sarsan bir deprem... Sonuç inancını yaşamak isteyen herkes için büyük bir hüsran...

 Temelinde inanç ve özgürlüklerimize saldırı, özünde İslami değerleri yok etme sevdası dillerde laikliği savunan hikâyeler...

 Bir yanda başörtüye uzanan kirli eller bir yanda başörtüyü itibarsızlaştırmak için oynan oyunlar... Hepsinde tek bir ortak payda dine karşı düşmanlık. İslam’ın ve Müslümanın imajını sarsmak için oynatılan kuklalar... Bu gösterilere alet edilen başörtü, sarık, cübbe... Müslümanları âdeta ötekileştirme...

O yıllarda bir çocuk olmama rağmen bilinçaltıma işlenenler izler hiç de kolay silinecek türden değildi. Annemin siyah çarşaf giydiği için okula gelmesini istemezdim. Çocukluk ya işte! Başörtümle bir hafta okula geldim diye müdür babama fişlendiğimi falan söylemişti. Sahi neydi bu fişlenmek? Onu da bilmiyordum. Fakat babam da sakallıydı işte. Şimdi ki gibi değildi o zamanlar sakal bırakmak. O zamanlarda sakal bırakanlara, başını örtenlere, çarşaf giyinip namaz kılanlara suç işliyormuş gözü ile bakılıyordu. Bundan olsa gerek annem ve babam okula geldiğinde çekinirdim. Acaba arkadaşlarım ne der, öğretmenlerim ne düşünür diye. Çocukluk dedim ya! İrticacı diye anılmak üzüyordu insanı. İnsanların bir suç işliyormuş gibi sana olan bakışları ne kadar olsa da etkiliyordu insanı.

O günler geride kaldı fakat ne akla ne mantığa ne de vicdana sığmayan sorular bugünde karşımıza çıkıyor çıkmaya da devam edecek.

Başörtülü diye okul kapılarında bekletilen öğrenciler bu ülkenin evladı değil miydi? Haksız yere vicdansızca işkencelere maruz kalan onlarca insanın suçu neydi?

 İkna odalarında köşeye sıkıştırılan gençlerin derdi sadece okumak değil miydi?

Diplomasını almaya gelen hemşirelerin başörtülerinden tutularak yerlerde sürüklenmesi, meclise sığmayan başörtülü kadın vekillerinin alkış protesto ile dışarı atılması hangi demokrasiye sığar?

Tankların imam hatip okullarının önünde beklemesinin açıklaması ne olabilir ki? Milli güvenlik derslerinde başını açacaksın yoksa bu dersten kalır dolayısıyla mezun olamazsın denilen öğrenciler bu ülkenin üvey evlâdı mıydı?

 Bugün hayvan haklarını savunmak için sokağa çıkan insanlara engel olmak bir yana onların yanında olup onlara destek veriliyor. Fakat bizler inancımız gereği taktığımız başörtümüze sahip çıkıp için el ele verdik diye tutuklandık, yerlerde sürüklendik.

 Gördüğümüz bu utanç verici bugünleri geride bıraktık binlerce kez şükürler olsun. Başörtülü olarak en yüksek mercilerde yer aldığımız günleri de gördük. İçimizde derin yaralar açan bugünleri tarih kara bir leke olarak kayda adı. Bize düşen bugünleri unutmamak ve unutturmamak...

Yazarın Diğer Yazıları