Nesibe Aldemir

İSTENMEDİK NOKTA

Nesibe Aldemir

 Gün geçmiyor ki cinayet haberleri ana haberlerin ilk haberi olmasın. Yakınlarına dehşet saçan canilere her gün bir yenisi daha ekleniyor. İnsanın en doğal hakkı olan yaşama hakkını elinden alacak kadar gözü dönmüş katiller her gün bir cana daha kıyıyor.

 Toplumun geldiği nokta içler acısı bir durumda. Cinnet geçiren geçirene. Sabır mı? Kimse onun yanından geçmeye bile tenezzül etmiyor. Öfke denizinin tehlikeli suları daha cazip geliyor. Peki, neden istemediğimiz bu noktadayız?

 Baş tacımız, gözdemiz çok kıymetli televizyon dizlerimiz nasıl bir paya sahip toplumun yapısının bozulmasında? Eli beli silahlı kadınlar, erkekler başrol oyuncusu olarak gönlümüzde taht kurmuş. Konusu ihanet, aşk, entrika, mafya olan dizilerin yeni bölümünü heyecanla bekliyorduk oysa. Çocuklarımızı yanımıza alıp çayımızı keyifle yudumlarken her yer bahar bahçe sanıyorken nerden çıktı şimdi bu tatsız haberler?

 İzlediğimiz ne varsa gün oldu başımıza geldi. Hâlbuki hiçbirimizin düşünde böylesi istenmedik haberler yoktu. Her gün itina ile öpüp kokladığımız yavrularımız, hayallerimizdeki en güzel yerde idi. Kim derdi ki gün gelecek cinayete kurban gidecek, kim derdi ki katil olup bir cana kıyacak. Sonra kader diyerek üstü kapanacak bu konuların. Kapanmalı mı sizce? Daha ne kadar görmezden geleceğiz bu yaman halimizi? Ta ki başımıza gelince mi anlayacağız kaybettiğimiz değerleri?

 Hani sosyalleşmiştik sosyal medyanın sosyal ağlarında. Sahi ne oldu bize, çağ atlamıştık ip atlarcasına? Gelişiyorduk her geçen gün biraz daha. Medeniyet egemen olmuştu hayatlarımıza. Kitap yanında kahve resimlerini paylaşımlarımızı artırmıştık oysa.

 Rotamızı batıya çevirmiş öylece ilerliyorduk. Teksas’ da aldık soluğu. İçimizi burkan ve bir o kadar da korkutan cinayet haberleri başını almış gidiyor. Burası bizim memleket mi dedirten türden haberler. Evladının canına kıyan mı dersin karısını boğazlayan mı yetmedi anne babasını öldüren. Kaleme alırken bile kalemin canı yanıyor değerli dostlar. Gelin de yüreğimiz kaldırsın yaşanan bu vahşetleri.

 Her geçen gün sayısı gittikçe artan kadın cinayetlerine mi yanalım, kadının özgürleştirmek adına yapılan edebiyata mı yanalım. Gerek televizyon dizileri gerekse soysal medya, başta kadınlar olmak üzere toplumun her kesimini maalesef ki olumsuz anlamda etkilemiştir.

  Kadınlarımız evdeki en verimli zamanlarını televizyona heba etmiş durumda. Bu nedenle başta kadınlarımız dedim. Akabinde erkeğimiz, gencimiz, yaşlımız, çoluk çocuğumuz kendine bir şeyler katmak bir yana kendinden alıp götüren dizilerin, programların ve sosyal paylaşım ağı olan sosyal medyanın eseri durumda. Sürekli haşır neşir olunandan etkilenmemek ne mümkün. Orada yaşananlar neden bizim hayatımızda da olmasın ki? İyi olana özeniyoruz da kötü olanın hatırı mı kalsın?

 Özellikle çocuklar ve gençler, iyiyi kötüyü ayırtma noktasında titiz davranamayacak konumdalardır. Yetişkinlerin bile defalarca hataya ve yanılgıya düştüğü noktalar da onların zarar görmemesi ne mümkün. Peki, toplumumuzu bu denli sarsıntı ve çöküntülere uğratan akımlara ne zaman dur diyeceğiz. Ne zaman azalacak veya bitecek cinayet haberleri? Ne zaman ağırlaştırılacak cezalar?

 Sorular, sorunlar… Bitmiyor bitmez değerli dostlar. Duamız bitmese de azalması yönünde. Umudumuz canlı. Fakat toplum olarak yaşanan çöküntülerin altından kalkmamız hiç de kolay olmayacak. Bu acı bir gerçek. Umarım bu gerçeği fark ettiğimiz de yakınlarımızdan birini bu haberlerin içinde görmeyiz. İnan bazı acıların tarifi yok, telafisi yok…

Yazarın Diğer Yazıları