Nesibe Aldemir

Hangi durakta bekliyorsun?

Nesibe Aldemir

Dünya düzenin değiştiği şu günlerde insanoğlunun kaygıları artmaya başladı. Yaşadığı zaman dilimini unutarak yarını fazlaca düşünmeye yöneldi. Pandemi süreci bu yarın düşüncesini daha da körükledi.

Körüklenen bu düşünce pandeminin başında bize rafları yağmalattı. Açlık korkusu, bir şeylerimizin eksik kalacağı düşüncesi aylarca yetecek yiyeceği depolamamıza sebep oldu. Netice olarak yaşadığımız olayın idrakine eremeden midemizi tıka basa doldurmak en büyük mesele oldu. Gözünü ancak toprak doyuracak olan insan, verdiği sınavı makarna stoklayarak atlatmaya çalıştı. Kalbinin sesini dinlemedi bile. Ya açlıktan ölürsem, ya şunu yiyemezsem şeklindeki korkuların kölesi oldu. Raflar boşaldı. Mideler bayram etti. Kalp zifiri bir karanlığa terk edildi. Öyle bir karanlık ki ölümü düşünmeye engel olan. 

Süreci kıyamete çevirdik tabiri caizse. Herkes kendi derdine düştü. Kendi hayatı, kendi sağlığı, kendi istekleri... Kontrolden çıktık rafları yağmaladık. Maskesiz kalacağımızı düşünerek panik yaptık. Bu süreci farklı farklı yorumlamaya çalıştık.

Kendimizi kaybetmenin bir anlamı yoktu oysa kendimizi bulmanın eşiği olan bu zaman diliminde. Midemiz kadar dert edeceğimiz bir yürek de taşıyoruz. Ve onun da doyuma, donanmaya ihtiyacı var. Zincirli kapılarının açılmasını o da hasretle bekliyor. Mal, mülk, varlık üçgeninde gözü başka bir şey görmeyen huzursuz kalpler durağı insanı korkulara sürüklüyor. Bir otobüs bekliyor insan bu durakta kendini huzura götüreceğine inandığı. Fakat ne çare ki yanlış bir durakta ömrünü heba ediyor. Saçına düşen aklar, pandemiden hayatını kaybeden insanlar, açlıktan ölen çocuklar, savaş nedeniyle zulüm gören coğrafyalar... Dünya hayatının yanlış bir durakta bekleyecek kadar uzun olmadığının kanıtı. Biriktirdiğini yiyemeyenler, arkasından tam rahat edecekti denilenler, yanlış durakta bekleyenler, korkularının esiri olanlar... Ölüm gerçeğiyle yüzleşmeden huzura, insanlığa giden otobüslerin durağına gitmek için neyi bekler? 

Sonraya bırakılanların aslında öncelik olduğunu hatırlamak için bir büyük fırsattır bu günler. İleri tarihe not düştüğümüz, ertelediğimiz ne varsa heybemizde, bugün doğmalı güneşle birlikte. Hayat gayemizi gözden geçirerek, korkularımızı dizginleyerek olduğumuz bu durağı terk etmenin tam da zamanı değerli dostlar. Kim bilir belki bir otobüs gelir de yolculuk başlar insanlığa doğru. İnsanlık durağına varınca belki hatırlayacağız aciz bir kul olduğumuzu. Dünyanın bir gölgelik olduğunu, göçerken bu diyardan yapılan iyiliklerden başka bir şeyin bavula sığmadığını... Ve o zaman anlamını yitirecek tüm gereksiz çekişmeler. Geride kalırsa zerre kadar bir iyiliğin, çerçeveletilerek asılacak gönül duvarına. Sonra bir duanın içinde bulacaksın kendini beklenmedik bir zamanda.

Selametle...

Yazarın Diğer Yazıları