Nesibe Aldemir

Gökdelen yer karıştıran

Nesibe Aldemir

 Bir yolculuk ki zamanı eriten insanı çileden çıkaran. Ah bu Malatya caddeleri diye serzenişte bulunduran.

 Malatya’mızda adım adım ilerleyen trafiğin içinden çıkmak ve gideceğin yere ulaşmak bir hayli zorlaştı. Trafiğin yoğun olduğu illerimizden olan İstanbul trafiği gibi olmaya ramak kaldı. Neden mi dersiniz? Dar yollarımızdan tutun da plansız yapılarımıza kadar birçok etken sayıla bilinir.

 Şehrimizin merkezi noktalarından olan Atatürk Caddesi ile Akpınar Meydan girişinin köşesinde yapımı devam eden bir gökdelen… Trafik çilemizi iki katına çıkaracak olan bu gökdelen daha farklı bir yere yapılamaz mıydı? Malatya’da yer kalmamış sanırım. Hoş bu bina hiçbir yere yakışmaz da bari şehrin göbeğine yapılmasaydı.

 Şehirlerin kimliğini ve doğasını bozan, betonlaşma ile şehirleri boğucu bir atmosfere sürükleyen dikey yapılaşmalardan biri daha hayata geçmek üzere. İyi güzel hoş da bize ne ki bundan? Herkes işine baksın efendim diyenler olacak. Ruhsatı alan Üsküdar’ı geçmiş, ruhsatı veren sonumuzu düşünmemiş. Deprem bölgesiymiş aman İstanbul’da öyle orada yüksek yapıda binalar yok mu? Var tabi ki ama gel görelim canım İstanbul’um çok mu memnun halinden?

  Ciddi anlamda yüksek olan binalar türbülans oluşturup İstanbul’a esen rüzgarı kesiyor. Rüzgârın şehre girişine engel olan gökdelenler bir set gibi kale gibi adeta İstanbul’un dış surları haline gelmiş durumda. Yani tabiri caizse İstanbul boğuluyor. İşin bu kısmı her ne kadar Meteorolojik Etki Değerlendirme kapsında yer alsa da yaşam kalitesini düşüren önemli etkenler arasındadır.

 Yüksek binayı modernleşmek olarak görenlerimiz de var. Hatta bu binanın buraya dikilmesini ufuktaki genişlik olarak yorumlayıp kendini vizyon sahibi olarak görenlerimiz de. Yanındaki eski yapıdaki binalar mı aman onlar zaten yukarıdan belli olmaz. Lakin bazen görünen şehir kılavuz da ister. Bu kılavuz hakiki anlamda çıplak gözle bakmayı bilen insaf sahibi mimar, mühendis vs. olabilir.

 Onu da geçelim bizde bu yüksek binayı kaldıracak cadde yok yol yok. Şu halimizle trafiğin çekilesi yokken bina tamamlanıp faaliyete geçtikten sonra ki halini düşünemiyorum. Hadi bunu da geçelim gerçi bu trafikte geçmek ne mümkün. Neyse geçtik varsayalım gittikçe betonlaşan Malatya’nın yüreği ne olacak? Yeşil alan, temiz hava, oksijen, açık alan hepsi birer birer yok oluyor. Betonlaşan şehrin hangi balkonun da nefes alacağız? Alış-veriş Merkezleri, Gökdelenler oksijen kaynağı olur mu bize? Ya da trafiğimizi biraz olsun rahatlatır mı yüksek katlı binalar?

  Bir zamanlar yeşiline hayran kalınan Karakavak, Barguzu, Kileyik, Aşağıbanazı, Tecde belki daha sayamadığım Malatya’mızın güzide yeşil alanları betonlarla donatıldı. Lüks binalar bu güzelliklerin yok olup gitmesine tercih edildi. Kimileri kazandı, kimileri rant sağladı. Ama şu da bir acı gerçek ki Malatya’ma yazık oldu.

 Bugün metro şehirler dizayn ediliyor. Teknolojinin gelişmişliği dillere dolanıyor. Fakat bir türlü akıl sır ermiyor. Değer mi birilerini memnun etmek için bütün şehir insanın hayatını zorlaştırmaya, geleceğimizi kendi ellerimizle çölleştirmeye? Soru çok değerleri dostlarım, cevabı olmayan türden. Bugün şehrin göbeğine gökdelenler dikiliyor yerde yaşanacaklar umursanmadan. Tabiri caizse bir gökdelenimiz olacak ama ve lakin yer karıştıran türden. Bunun doğuracağı olumsuz sonuçları ise yediden yetmişe hepimizi ilgilendiriyor. Selam ve dua ile Allah’a emanet olunuz.

Yazarın Diğer Yazıları