Nesibe Aldemir

Dönüm noktası

Nesibe Aldemir

Diyarbakır’da Hacire Ana’nın başlattığı mücadele her geçen gün büyüyor. Evlatlarına kavuşabilmek için HDP İl Başkanlığı’nın önünde oturma eylemi yapan aile sayısı 18’ye yükseldi.

Türkiye’nin yıllardır yaşadığı terör belası maalesef ki daha nice 18 annenin yüreğini yaktı, yakmaya da devam ediyor. Gündemin gölgesinde kalan bu anneler cesur yürekleriyle tarihin önemli bir sahnesine aktörlük etmektedir.

Yılların sessizliğini bozan bu anneler başta Güneydoğu olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında açılan yaraları sarmak için kolları sıvamış durumdadır. Yıllardır Güneydoğu halkının yaşadığı zor durumlar anlatılmaya çalışıldı. Yeri geldi onları şiddetle eleştirdik başlarındaki terör belasıyla birlikte nefes aldıklarını unutarak. Canımız yandıkça şehitlerimizin sayısı artıkça onlara olan düşüncelerimiz de katılaştı. Çünkü biz o bölgede doğmadık. Çünkü bizim sütünü başucuna götürdüğümüz evladımız terörün hain tuzaklarıyla karşı karşıya kalmadı. Bizler sadece başımıza geleni anlamak kolayına kaçıyoruz. Gerisi için düşünmek zorluğuna katlanamıyoruz.

Bu durum yıllardır o bölgeye ve o bölge insanına karşı olumsuz düşünceleri doğurdu. Aslında mesele ne Kürtlük ne de Türklük. Mesele kardeşliğimizin baltalanması. Mesele Ayşegül Ana’nın da dediği gibi çocuklarımızın ABD uşaklığına gönderilmesi. Sonuç ise yüreğine kor düşmüş analar… Her gün sayısı yükselen şehitlerimiz… 

Henüz yaşı 14 iken dağa çıkarılan, gençlikleri söndürülen, hayatları çalınan çocukların aileleri feryadını sessizce yakıyordu. PKK terör örgütünün tehditleriyle yaşamlarını sürdürüyordu. Ta ki Hacire Ana’nın HDP İl Başkanlığı önünde sessizliğini bozmasına kadar. 

Bu annelerin sesine ses olmak terör belasına dur demek başta insanlığımızın görevidir. İçinde bir nebze olsun vatan sevgisi olan herkes annelerin sesine ses olmalıdır.

Diyarbakır’da anaların verdiği bu mücadeleye destek vermeyen, susmayı tercih eden sözüm ona siyasetçi, yazar, aydın, sanatçı entel dantel kim varsa amaçlarının ve düşüncelerinin ne olduğu açıkça ortadadır. Şehit düşen de bizim evladımız zorla dağa çıkarılanda. Bir yanda bunu kabullenmeyerek meseleyi ırkçılığa çekenler, bir yanda ABD’ye uşaklık yaparak ülkemizi terörle baş başa bırakanlar…

Yeter artık yeter. Bir annenin yaşayacağı en büyük acı evladını kaybetmesidir. Bunu anne olan da anlar, insan olan da. İçinde ufacık bir merhamet kırıntısı olan çok iyi bilir ki zor bir acıdır yüreğine kor düşmüş bir şehit anasının acısı. 14 yaşında evladı elinden alınan anaların yaşarken öldüğü gerçeğini anlatmak için süslü cümlelere gerek yok. Çocuk yaştaki kızların terör örgütü tarafından kaçırılarak her türlü ahlaksızlığa maruz kaldığını ve bu kızların annelerini uyku tutmadığı gerçeklerini bilmeyen yok. 

PKK’ya her türlü desteği yapan ABD, vatandaşlarını Türkiye’nin Güneydoğundaki illere seyahat etmemeleri konusunda uyarıda bulunuyor. Bir yandan terörü tüm gönlüyle destek ABD diğer yandan yaptı bu uyarıyla ülkemizin imajını zedeliyor.

Sözün kısası değerli dostlarım yara bizim yaramız. Bu yarayı kendi elimizle açmamızı ve büyütmemizi isteyenlerin niyeti oldukça açık. Hacire Ana ve diğer 17 ana hem evlatları için mücadele veriyor hem de bu yaraların kapanması için. Onları gündemin gölgesinde bırakarak karanlığa mahkûm etmeyelim.  Siyasetçiler, STK’lar, sanatçılar, aydınlar, yazarlar başta olmak üzere toplumun her kesimi elini taşın altına koyarak anaların yanında olduğunu göstermeli ki acılar tekerrür etmesin, anneler ağlamasın. Kim bilir belki bugün yaşananlar yarınlar için dönüm noktası olacak. Bunları da hesaba katmakta fayda var. Rabbim birliğimizi ve dirliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermesin. (Amin)
 Selam ve dua ile Allah’a emanet olun.
 

Yazarın Diğer Yazıları