Nesibe Aldemir

CEVAPSIZ KALAN SORULAR

Nesibe Aldemir

İnsan hayatı boyunca karşılaştığı bütün sorunları çözmeyebildiği gibi bütün soruları da cevaplayamayabilir. Çoğu zaman nedenlerin niçinlerin kapalı kutular içinde saklı cevaplarını açmadan bir ömür geçer. Bunun sebebi ise akıl ve mantığın bazı toplumsal baskılardan dolayı kullanılmaya izin verilmemesidir.

 El âlem ne der anlayışı ile yaşanan hayatlar ne kadar özgün ne kadar ciddi anlamda mutluluk içeriyor? İşte bu soru da cevapsız kalması gereken sorulardan biridir.

 Toplumun yaptırıcı etkisinde kalarak yürünen yolların sonu cevapsız sorulardır. Kişi bu sorulara ulaştığının farkına varınca hayatına verilen şeklin de farkına varacaktır. Sorular, cevaplar ve hayat üçlüsü arasındaki bu vuslat sayesinde yaşayan bir hayatın varlığını keşfedecektir.

 Birilerini memnun etmek için yaşanan hayat ölü hayattır. İnsanın kendi olmasından vazgeçerek başkalarının hayatını yaşaması akıl ve mantığına kilit vurması demektir. Akıl denilen nimeti Yaradan Allah Teâlâ insanların onu en iyi şekilde kullanmalarını da emretmiştir.

 Bakara Suresi 242. ayeti kelimede ''İşte Allah, size ayetlerini böyle açıklar ki akıl erdiresiniz” buyuran Rabbimiz bu ayette olduğu gibi birçok ayette akıl olgusuna vurgu yapmıştır. Akıl ve iradeyi kullanmadan bütün yükü kadere yüklemek başkalarının akıllarının oyuncağı olmak demektir.

 Kadere iman, insanın hayır ve şerrin Allah Teâlâ’dan olduğuna iman etmesi demektir. Bunun anlamı kişinin aklını kullanmadan her şeyi kendi haline bırakması demek değildir.

 Kişinin değiştirmekte iradesinin yetersiz kaldığı, Rahman’ın iradesine bağlı olan durumlar kadere iman konusudur. İradesini ve aklını kullanarak değiştireceği konular da yine Rahman ve Rahim olan Allah'ın iradesiyle gerçekleşir. Fakat şu bir gerçek ki kişi aklını ve düşüncesini kullanarak kendi hayatının meşalelerini yakabildiği sürece insanlara gerçek anlamda faydalı bir birey olacaktır.

 O'nun izni ve yardımı olmadan yere tek bir yaprak dahi düşmeyeceğine inancımız tamdır. Lakin akıl denilen nimeti yaratan Allah onu en iyi şekilde kullanmamıza vurgu yapmıştır. ''Temiz akıl sahipleri'' diyerek aklın nasıl kullanılacağını da belirtilmiştir.

  İnsanlar ne düşünür, kim nasıl memnun olurdan ziyade bizleri akıl sahibi olarak Yaradan Yüce Mevlana'nın çizdiği yollardan yürümek aklı temiz kullanmanın kuralıdır.

 Sad Suresi, 29. ayette : ''(Bu Kur'an,) Ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye sana indirdiğimiz mübarek bir Kitap'tır'' buyuran yüce Allah düşünerek ve aklı kullanılarak öğüt alacağımız İlahi kelamı hayata ancak bu şekilde yansıtacağımıza işaret etmiştir. Öyle değil midir insan okuyup anlamadığı İlahi kelamı hayatına nasıl aktarabilir? Anlamak için düşünmek ve aklı kullanmak gerekmez mi? İşte bu soruların cevabı kesinlikle evettir. Bu cevaba kesinlik kazandıran mühür ise Rabbimizin ayetleridir. Bizler bu ayetlerden uzaklaştıkça toplumun çizdiği yollarda yürümek zorunda kalacağız.

 Cevabından kaçtığımız veya cevapsız bıraktığımız bütün soruların, cevapsız kalmasındaki neden aklımızı kullanmak yerine toplum rüzgârında savrulmayı seçmektir. Hâlbuki bu rüzgâra karşı yelken açmak yerine ona teslim olmak aklımızı kendi elimizle esir etmek anlamına gelmektedir.

 Sözün kısası değerli dostlarım, sahip olduğumuz gücü kullanmak yerine kendimizi baskılar nehrinin akışına bırakmak kendimize yaptığımız en büyük zulümdür. Aklı insana veren Yüce Allah onun temiz bir şekilde kullanmasını da emretmiştir. Hayatın bizi sürüklediği cevapsız soruların sayısını azaltmanın tek yolu aklımızı kullanmaktır. Selam ve dua ile Allah’a emanet olunuz.

Yazarın Diğer Yazıları