Nesibe Aldemir

CEPTEKİ ELLER VİCDANA

Nesibe Aldemir

Doların yükselmesini fırsata çeviren fırsatçıları her yerde görmemek ne mümkün.

 Elimizi neye uzatsak iki katı vaziyette. El insaf! Pazarın başındaki teyze de pazarın sonundaki amca da aynı derdi yanıyor. Cebindeki bozuk paraları birleştirmeye çalışan mülteci çocuk acaba alabildi mi sebzesini?

 Pazarı da vurmuş dolar, çarşıyı da. Ne pazarcı memnun hâlinden, ne de evine iki kilo sebze meyve almanın derdiyle tezgâhları dolaşanlar...

 Derin bir ah çekiyor insan. Asgari ücretle çalışıp kiralarda yaşayanlar düşünerek. Nasıl geçiniyorlar ya da geçinemiyorlar diye. Acaba sebze meyveyi ne sıklıkla alıp yiyorlar? Cevabını duymak istemediğimiz sorular işte…

 Fırsatçılıktan da öte doların etkilediği alanların dışındaki alanlarda fiyatı iki katına çıkaranların yaptığı hainlik. Sahi her şeyin fiyatının iki katı çıkması ne kadar normal? Bunun adı fırsatçılık değil de nedir? Zengini daha da zenginleştiren yoksulu daha da yoksullaştıran bu gidişatı durdurmakta geç kalınmamalı.  

 Ülkemiz ekonomik sıkıntıların içindeyken kalbi sadece madde için atan insafsızların düşüncesinde mi evine sebze meyve alamayanlar? Vicdanın hangi köşesine sığıyor bu derece pervasızlık? Önlem alınacağını söyleyen devletimiz ne yapacak nereye yetişecek onu da bilmiyorum? Lakin şunu iyi biliyorum ki elimizi cebimizden çıkartıp vicdanımıza koyduğumuzda birçok şey olumlu anlamda değişecektir. Yok eğer bu yolu tercih edilmiyor herkes bildiğini uygulamaya devam ediyorsa işte bu noktada kural ve kanunlar konuşacak. Yaşanan ekonomik sıkıntılardan daha az etkilenmenin yolları aranacak. Cepteki eller vicdana gitmiyorsa bunun önlemini devletimiz alacak.

 Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak yaptığı açıklamada tarladan çatala kadar çok güçlü bir ekosistemin oluşturulacağını söyledi. Komisyoncuların aradan kalkacağına da değinen Bakan Albayrak hal yasasının TBMM’nin gündemine geleceğini ifade etti. Bu açıklamaların bir an önce hayata geçmesi hem üreticinin hem de tüketicinin yıllardır beklediği bir durumdur.

 Devletin üretimi destekleyen politikaları geliştirmesi ve uygulaması üreticiyi korumak için yeterli olmuyor. Üretici aldığı hibe ve destekle üretimini yaparak ülkeye katkı sağlamaya çalışırken aradaki komisyoncular nedeniyle yaptığı işin karından çok zararını görüyor. Malına pazar bulayınca eli kolu mahkûm tek seçeneği olan komisyoncuları tercih ediyor.

 Çarşı pazarda uçan fiyatların hikâyesi böyle değil midir? Arada kalıp zarar gören üretici ve tüketici değil midir? Bir yanda pazardaki fiyatlar dolasıyla dert yananlar bir yanda tarladaki emeğinin karşılığını alamayan çiftçiler. Ekonomimizin maruz kaldığı dalgada gemisi batan üretici üretimine nasıl devam edecek?

 Bir ülkenin varlığı tarım sektörünün ayakta kalması ile mümkündür değerli dostlar. Çünkü tarım, hayat demektir. Tarımın yani hayatın devam etmesi için üreticinin halinden memnun olması gerekmektedir. Bu nedenle alınacak önlemler için acil davranmakta fayda var diye düşünüyorum. Her alanda olduğu gibi tarım sektöründe de yıllardır kurulu olan bir düzen var. Bu düzenin içinde ise düzenbazlar var. Fakat unutulmamalı ki bunların hepsinin karşısında güçlü bir Türkiye var! Bu güce güç katmak için herkes kendine düşeni yaparsa tarım da yaşayacak insan da...

Yazarın Diğer Yazıları