Nesibe Aldemir

Biraz da hoş gör

Nesibe Aldemir

 Hoşgörü, insanlığın temelini oluşturan en büyük yapı malzemelerinden biridir. Olmazsa olmazlarındandır. İnsana erişmeyi kolaylaştıran, hayatımızdaki insanları hayatımızda tutmayı sağlayan en önemli unsurdur.

 Hoşgörüyle temeli sağlam atılan bir insan, insanlığını her şartta ve koşulda diri tutabilecektir. İnsanı anlama gayretinde olacaktır. Olaylara şeffaf bir pencereden bakarak çözüm yollarını ararken objektif davranacaktır. Çamurlu yollardan kaçarken o yolda yürüyenlere el uzatmayı da ihmal etmeyecektir. 

 Sürekli tenkit etmek yerine ara sırada olsa sükût elbisesini giyerek insanı dinlemek ve anlamak gayreti içinde olmalıyız. Ancak bu şekilde hataların pençesinde kıvranan bir insanı yeniden kazandırabiliriz.

 Sen şöylesin, sen böylesin, gittiğin yol yanlış, fikirlerini hiçbir şekilde değerli bulmuyorum tarzında bir yaklaşım hoşgörüden uzak olduğu gibi insanlıktan da uzaktır.

 Davranışları bütün kılan hoşgörüdür. Onun olmadığı yerde anlayış olmaz. Anlayışın olmadığı yerde ise çatışma başlar. Sürekli çatışmanın olduğu ilişkiler ise sağlıklı devam edemez. Bu durum aile için de geçerlidir yakın çevremiz için de. 

 Hoşgörü bizleri insana ve insanlığa bir adım daha yaklaştırması bakımından büyük önem taşır. Güzel dinimiz İslam da bu temel üzerine kurulmuştur. Efendimiz hoşgörüsü ile tanınmaktadır. İnsanların kalbini hoşgörü ile kazanarak onların Müslüman olmasına vesile olmuştur. O’nun izinde açılan çiçeklerin besin kaynağı hoşgörü, tevazu, samimiyet ve merhamettir. Bu besin kaynaklarının içerisinde en büyük kaynak hoş görmektir.

 Görmelerin en içteni ve en sağlıklısıdır hoş görmek. Ön yargısız, egolardan uzak, kibirden arınmış, kim ne der düşüncesinden evla karşımdaki insan ne diyor diye kulak kesilmektir… Yüreğe açılan kapıların anahtarlarından biridir hoşgörü. Bu anahtarı kullanmayı bilmemek birçok şeyi kaybetmemize sebep olacaktır. 

 Ünü okula yayılan bir öğretmeni düşünün, veliler çocukları o öğretmenden eğitim alsınlar diye elinden geleni yapıyorlar. Başarısı ve insanlık kalitesiyle söz edilen bir doktoru düşünün, poliklinik önünde bekleyen hastaların sayısı belirsiz. Bunlar bazı örneklerdir. Bu örneklerin sayısı çoğaltılabilir. 

 Gerek ailede gerekse insanın yaşamını idame ettiği toplumda her insan hoşgörüyü arzular. Anlaşılmak istenir. Düştüğü yerden kalkarken şefkat eliyle kaldırılmak ister. İnsan olmanın en doğal en tabii durumudur tutunacak bir dala ihtiyaç duyması. Ve o tutunduğun dalın hoşgörü ağacından uzanmış olması. 

 Anne, baba, eş, evlat, kardeş, kuzen, dayı, teyze, hala, amca, arkadaş, dost… Etrafımızı güzelleştiren, yaşamı paylaştığımız insanlar… Hepsinde aradığımız en önemli özellik hoşgörü ve anlayıştır. Bu ikisi varsa yakınlaşma var demektir. Bu ikisi varsa samimiyet var demektir. Bu ikisi varsa elde insan ve insanlık var demektir.
 
Sorunların aşılması için, hayatı daha yaşanılır kılmak için biraz anlama zahmetine girmekte fayda var değerli dostlar. Öfkenin seline kapılıp gitmek kolay. Bu sel ile birlik olup insanlığı yok etmek ise işin en zahmetsiz kısmı. Mühim olan hoş görmektir. Emin olun ki biraz hoşgörüyle sert esen rüzgârlar yerini ılık esen meltemler alacaktır. Biraz anlayış ile insanın özünde gizli olan cevherler açığa çıkacaktır. Yeter ki biraz da hoş görün…

 Selametle.
 

Yazarın Diğer Yazıları