Nesibe Aldemir

Bir Arayışın Öyküsü

Nesibe Aldemir

Hüznümün her metre karesine düşen yağmurlar gibi,
Siyah düşlerimin ortasına oturur durur umudum,
Tutsak olan ellerim mi kalbim mi söyle isyanım,
Zincirlerin ötesinde ruhumu saran prangalar,
Anlatılan hikâyeler mi gerçek yaşanan acılar mı?
Başını yere eğen söğüt ağaçlarına söylerim sırrımı,
İkrar eder dilim olandan ziyade olmayanı,
Bırak deli gönül tüm serzenişleri uçurumların eşiğine,
Tut elinden şükrün, teşekkürün,
Bunca söylenmeler bunca şikâyetler,
Kederin kuyusuna dalmalar, 
Besleyip büyütmez mi içindeki isyanı,
Oysa bir gölgelikti bu fani dünya,
Acıyı, kederi, sevinci, neşeyi içinde taşıyan…
Beton yığınlarının kapattığı gökyüzünü bakmayı unuttun,
Bu yüzden çaresizliği giydirsin ruhuna,
Çınar ağaçlarının asaletinden bihabersin,
Bu yüzden doyumsuz gözün, gönlün.
Çiçeklere renk vereni kaç kez düşündün,
Kaç defa hatırladın baharları son eyleyeni,
Zemheri soğuklarda üşüyen ellerini sararken,
Yüreğinin yediği ayazı ne kadar dert edindin?
Zamanın derinliklerine uzanan dehlizlerde kayboldun,
Cümlesi isyan kokan cümlelerin varmadı menzile,
Vuslata hasret geçen mevsimler yığıldı avcumda,
Onulmaz yaralarımla eşiğine yüzüm sürmeye geldim,
Bir Fatiha üç İhlas okusunlar can çekişen ruhuma,
Ölümü hatırlatsınlar ihtiraslarıma, hırslarıma…
Sevginin, aşkın, hüznün saçlarını tararım şimdilerde,
Niye geldiğimi sorarım içine düştüğüm bu garip âleme,
Nisyana düşen hallerimin halini hatırını sorarım,
Ve yine yeniden her yerde Seni ararım….

Yazarın Diğer Yazıları