Şehirler İnşa Etmek
Necip Cengil
Kadim şehir geleneğinde, merkezde mabed, darüşşifa(hastane), hamam, medrese (eğitim), kervansaray (konaklama) vardır. Yollar bu hizmetlerin olduğu geniş meydana çıkar. Şehirler büyüdükçe temiz su ihtiyacı için kapalı sistemler, kemerlerle şehre sutaşıma sistemini geliştirenler olmuştur.
Bugün atık su ve çöp yönetimi şehirlerin önemli ihtiyaçlarındandır. Temiz su temini ve yönetimi önemli bir sorundur. Gıda temini giderek daha bir önem kazanmaktadır.
Şehirler büyürken oluşturulacak yeni merkezlerde bunların hepsine dikkat etmek ve sürdürülebilir akıllı bir yönetim teşekkülü gerekir. Üstelik sistem sağlık sistemini desteklemeli, çevre ve insan sağlığına zarar vermemelidir. Geliştirilecek bütün projelerde buna özen göstermek gerekir.
Malatya bir deprem yaşadı ve merkezlerin oluşturulması içinde bir fırsat oldu bu üzücü durum zira her problem kendi fırsatlarını da beraberinde taşır. Mesela merkezin veya merkezlerin projelendirilmesi, merkezdeki yer altı sularının yönetilmesi/ değerlendirilmesinin şehrin görünümüne olumlu katkı sunması mümkündü. Bütün bir şehri ilgilendiren yeni yapılanmanın, yeni merkezlerin projeleri bütün zorlukları çeken halka, halkın okuyanlarına gösterilmiş midir? Şikâyetlere bakılırsa gösterilmemiş, “kazma vurmak” suretiyle inşa süreci başlatılmıştır; projesi şehrin sakinleriyle paylaşılmamıştır. Ve bu “kazma vurmak suretiyle başlamak” şehrin önemli bir sorunu olacaktır. Zira şehir daha başlarken “iyi akort” edilmemiştir. İyi akort edilmemiş bir şehrin notalarından çıkan müzik sürekli huzursuz edecektir.
Bu ifadelerime kızanlar olabilir ancak şehrin imar planları, haritalandırılması bir el çabukluğuna kurban edilmiştir. Buna “ne yapalım deprem ihtiyaçların hızla çözülmesini gerektirdi” mazeretiyle itiraz edenler olabilir. Daha başlangıçta “Malatya’da her şey yolunda diyen yöneticiler devre dışı bırakılıp, düşünen, proje üreten bir sistem devreye sokulsaydı” şehrin inşası için bütün ihtiyaçlar düşünülerek projeler üretilirdi. Bu fırsat maalesef kaçırıldı.
Derme çatma, gecekondu çözümlemesi ile yönetilebilir, iyi akort edilmiş şehirler inşa edilemez. İyi akort edilmemiş şehirleri yönetmekte zorlaşır. Deprem bir akort fırsatı sunmuştu, onu da değerlendiremedik. Daha doğrusu nasıl değerlendirildiğini de bilmiyoruz. Kendilerini şehre yön verme yetkisinde görenler “çözüm kaçırarak” çözüm ürettiklerini düşünüyor olabilir ama kitle de çözüm konusunu “iki cami tartışması” ile gündemden uzaklaştırdı.
Deprem sonrası oluşturulduğunu düşündüğüm merkezlerin de merkez olmadığına dair şikâyetler dinliyorum. “Konut var, çöp yönetimi yok, su akmıyor, ekmek alacağımız yer yok, anlık ve acil sağlık ihtiyacımızı gideremiyoruz” diyorlar. Demek ki “çözüm kaçırılarak” gidilmiş meselenin üzerine, hele bir başlayalım denilmiş, oysa “hele bir başlayalım” ile şehirler inşa edilemez, iyi akort edilmiş şehirler hiç inşa edilemez. Uyumsuzluk şikâyet çoğaltır, sakinleştirici, tedavi edici müzik çıkmaz bu yapıdan.
Neden bunları konuşmak, yazmak zorunda kalıyoruz. “Ben de adayım diyen herkesin şehri yönetmek için aday gösterildiği, eleme sistemin, eleme değerlerinin olmadığı bir sistemde” şehirler inşa edecek zihinler çıkmaz, rant sistemi gelişir, şehri değil kendilerini düşünen isimler kervanı oluşur. Müzikten hiç anlamayan birini orkestra şefi yaparsanız ortaya çıkacak sesler de ona göre olur.