Necip Cengil

Korkmayın

Necip Cengil

İnsanın korkuları vardır.

Bugününden korkar, yarınından korkar, hastalıkların tesirinden korkar, fakirlikten korkar, çok azı malı çoğaldığında da korkar. 

Korkar çünkü kendisine bir zarar gelmesi endişesi vardır.

Korkar çünkü bazen çok da dile getiremediği acizliği vardır.

Gözle görülmeyen bir virüs de korkutur insanı, gözünde büyüttüğü sorunları, hasımları ve sorunları da…

Yeryüzünün bir fıtratı var, gökyüzünün de… Her ikisi de fıtratlarının gereğini yerine getirir. Bütün canlı veya cansız gördüğümüz varlıkların da kendilerine has fıtratları vardır. Gözle göremediğimiz nice canlı veya cansız yaratılmış var, onlar da kendi fıtratları üzere hareket ederler. Başka organizmalara musallat olarak varlıklarını sürdürürler. Her biri fıtratının gereğini yapar ancak bir tek insan fıtratına aykırı hareket edebilmektedir.

İnsan kendisine düşeni yapmak yerine tembellik edebilmekte veya yaratıcının kendisinde var ettiği fıtratın zıddına davranabilmektedir. Kendi elleriyle kendisini tehlikeye atmakta ancak ibret almak yerine başkalarını suçlamayı tercih etmekte veya aşırı korku girdabında kendisini harap edebilmektedir. 

Oysa insanın vasatı yakalaması gerekir.

Vasat korku ve ümit arasında dengeyi sağlamaktır. 

Yani korkar sonra tedbirini alır ve tevekkül ederek umudunu yaşatır.

İnsanın bir kısmı korktu mu kendisini alt üst ediyor, direnci ayakaltı oluyor, düşünemez hale geliyor, korkuları ona öfke ve başka virüsleri musallat ediyor, öfke virüsüyle kendisine ve çevresine zarar verebiliyor.

En tedavi edici ruh hali sekinettir.

Sekinet insana doğru ve yerinde kararlar aldırır. Korku duvarını aşan tepkilerse yanlış yaptırır.

Hudeybiye günü için Fetif suresinde “O’dur ki müminlerin kalbine sekineti indirdi, o sekinet onların imanlarını ziyadeleştirdi” denir. O gün gerçekten olağanüstü bir durumdu ve ne olacağı hakkında bir endişe vardı, ancak sekinet endişeyi devre dışı bıraktı, emniyet hali oluştu, sağlıklı kararlar alındı. Hatta müşriklerin gönderdiği şahsın provokasyonu bertaraf edildi.

Şu virüsün oluşturduğu salgın günleri de olağanüstü bir hali yaşatıyor.

Bir takım kastını aşan yorumlar, ifade edilemeyen korkulara sebebiyet vermektedir.

Belki birileri bu korku halinden faydalanacak ve ülkelere daha başka sıkıntılar da yaşatmak isteyecektir. Sekinet hali, bu bir projeyse eğer, projeyi yapanların işini zorlaştırır, korku ise kolaylaştırır.

Bize düşen olayları doğru okumak, doğru sonuçlar çıkarmaktır.

Tıbbi açıdan yapılması gerekenler, her ülkenin kendi imkânları çerçevesinde yapılmaktadır. İnsan bugüne kadar ne tür salgınlar atlattı, bir kısmını biliyoruz, muhakkak bize kadar bilgileri ulaşmayanlar da vardır.

Bu salgın da atlatılacaktır.

Önemli olan, insan olarak üzerimize düşenleri ihmal etmemektir.

Korkmayın.

Tedbir duasını ihmal etmeyin.

Tedbir de bir duadır evet, duayı dudaklarımızdan dökülen sözlerden ibaret saymayalım.

Tedbir duasını yerine getirip sonra da tevekkül edelim.

"Ey rabbimiz!" dediler, "Doğrusu onun bize karşı ileri gitmesinden veya daha da azmasından endişe ediyoruz."

"Allah buyurdu: "Korkmayın, bilin ki ben sizinle beraberim; işitirim, görürüm." (Taha 45-46)

O sözlerimizi işitir ve yaptıklarımızı da görür.
 

Yazarın Diğer Yazıları