Kayısıyı değersizleştirenlere uyarı
Necip Cengil
Kime sorsak “elhamdülillah Müslümanız” diyor. Kişi kendisini nasıl tanımlıyor ve inanıyorsa öyledir. Lakin günün sonunda “içi boş bir kap” olarak akşamlayıp sabahlamak da var. Asıl düşünmemiz gereken; kabımız boş mu yoksa dolu mu akşamlayıp sabahlıyoruz?
Kayısı Malatya’nın ve çevre ilçelerin bir gelir kaynağı. Bu bir değer, gelir kaynağı ve emek mahsulü ve emeği değersizleştirmek inancımıza göre bizi indi ilahide mesul duruma düşürür, hesap veremeyiz.
Peki kayısıyı değersizleştirenler var mı? Evet var! Olması gereken değerden aşağı düşürmek, dünya piyasalarından gelen zenginlikten üreticiyi mahrum kılmak için uğraşanlar var.
İnancımızın bu değersizleştirme ile ilgili uyarıları var mı?
Elbette var!
Şuayb peygamberin kavmine seslenişinde ve uyarılarında bunu görüyoruz.
Başkasının emeğini değersizleştirmek, bunun için çalışmak, bu konuda gelen uyarılara kulak tıkamak bir azap, bir afet sebebidir.
Medyen kavmine baktığımızda, Şuayb peygamberi dinlemeyince helak ile yüzleşiyorlar. Medyen kavminin helak sebeplerine baktığımızda şunları görüyoruz: Ölçü ve tartıda eksiklik, hile… Başkalarının ürettiklerinin, üretip pazarladıklarının veya sattıkları emtianın değerini düşürmeleri, daha doğrusu değersizleştirmeleri… Yeryüzünü ifsat etmeleri ki bu konu detaylı olarak düşünülmesi gereken bir konu… Ayrıca insanların yollarını kesip tehdit etmeleri, çözüm ve haklarını arayanları susturmaya çalışmak de diyebiliriz. Açıkça “sizi buradan kovarız veya bizim yolumuzu yol edinirsiniz” de diyorlar.
Şuayb peygamber bu konularda onları uyarınca ne diyorlar?
Sana bunları namazın mı söyletiyor? Yani Allah’a olan ibadetin, bağlılığın, yakarman…
Şuayb peygamberin “eğer inanıyorsanız, böyle yapmayın, hayırlı olan budur” uyarısına baktığımızda aslında inkârcı bir topluluk da olmayabilirler. Yani ortada “örgütlü bir değersizleştirenler, ifsat edenler, tehdit edenler topluluğu var” ve inandıklarını da söylüyor olabilirler.
İşte bu topluma helak geliyor. İnsanların mallarını, emeklerini değersizleştirdikleri, tartıda ve ölçüde hile yaptıkları, çözüm veya haklarını arayanların yollarını kesip tehdit ettikleri için…
Malatya özelinde üreticinin kayısı üreticisinin emeğini değersizleştirme oyunlarını oynayanların buna dikkat etmeleri gerekir. İşin ucunda helak var. Bu helak nasıl olur bilemiyorum, bir şey diyemem ama Şuayb peygamberin kavmi Medyen’i bu işin sonunda “dizlerinin üzerine çöküp kaldıkları bir sarsıntı” yakalıyor. Haliyle kayısıyı değersizleştirip kayısı üreticisinin emeğini sömürmek isteyenleri de işin sonunda dizlerinin üzerine kapaklanıp kalacakları bir sarsıntı bekliyor da diyebiliriz. Bu sarsıntı mali iflas sarsıntısı mıdır, başka uzak görülen sarsıntılar mıdır bilemeyiz. Bildiğimiz ve kitaptan anladığımız, değersizleştirmeye çalışanların değersizleşeceği, varlıklarını işin sonunda kaybedecekleri, bu kayıpla birlikte binlerce üreticinin ahıyla hesap gününe gidecekleridir.
Hepsi bu kadar mı? Söylenmesi gereken başka şeyler yok mu?
Malatya’nın bir valisi, seçilmiş belediye başkanları var. Kayısı üreticisi de bu yöneticilerin yönettiği şehrin insanları. Onların emeğinin sömürülmesi aynı zamanda şehre de zarar verecektir. Zira mutsuz insanların çoğaldığı şehirleri yönetmek de zorlaşacaktır.
Ne yapabilir bu kıymetli yöneticiler?
Kayısının değerinin düşürülmesine sebep olarak görülebilecek kişileri toplayıp konuşabilir, hükümet nezdinde “kayısı taban fiyatı” için baskı grupları oluşturabilirler. En önemlisi, yönettikleri şehrin bir derdini dert edinmiş olurlar. Belki de böyle bir çalışmaları vardır, onu bilemem. Bildiğim birileri bu şehirde huzuru bozacak yollardan biri üzerinde çalışıyor yani kayısı üreticisinin emeğini değersizleştirmeye çalışıyor. Elbette bu değersizleştirme sadece kayısıda değil, başka alanlarda da değersizleştirme örnekleri verilebilir. Bu yazının konusu kayısı olduğu için kayısıyı değersizleştirenlere değindik.