Necip Cengil

Anlattığınız Tanrı

Necip Cengil

Gençlerimiz, kız-erkek, hoş olmayan bir yerlere mi gidiyor?

Bu konuda bir feryat var!

Sanki şöyle deniyor:  “Gençler Allah ile aralarını iyi tutmaya çalışmıyor!”

Peki, biz böyle bağıranlar, gençlerimize hangi tanrıyı anlatıyoruz?

Kitapta yer alan ve almayan bütün ayetleriyle, hayatın ve ölümün (hayattaki anlık kesintinin) rabbi olan Allah’ı nasıl anlatıyoruz?

Sıvadığı kollarıyla, kendisini “namazın adamı” gibi tanıtan ancak kamu-özel hak gözetmeyen, adaletsizliği sıradanlaştıran, haksız kazancı yığdıkça yığan, komşusunun açlığına kulağını tıkayan, hakkın egemenliği içi çaba harcarken parayı önemsemediği için geçim sıkıntısı çeken insanlara “bunlar işini bilmiyor” muamelesi yapan kişileri, yöneticileri uyarıyor mu sizin anlattığınız Tanrı?

Gençlerin dinlediği müziği, çaldığı müzik aletini cehennem ateşine yolculuğun enstrümanları olarak gören ama hiçbir haksızlığa, zulme sözü olmayan bir Tanrıyı mı anlatıyorsunuz yoksa “hakk- hukuk- güvenirlilik” ifadelerini insana öğreten Tanrıyı mı?

Başörtüsüyle sınırladığınız bir tesettürü mü yoksa takvayı ( yalan söylemeyecek, iftira atmayacak, edep bütünlüğüyle hayatı kapsayacak, fitne-fesat peşinde koşmayan, dedikodu-koğuculuk-tecessüs yapmayan, hile yapmayan) esas alan bir bütünü mü öğretiyorsunuz? Sizin anlattığınız Tanrı başörtüsü takmayan kadını cehenneme atacağını söylerken, namazsızlığına, davranış bozukluklarına, hak-hudud bilmez alışkanlıklarına, yalanlarına, komplo dolu zihnine, aldatmalarına, ticaretteki terse çekmelerine sessiz mi kalıyor?

Sizin anlattığınız Tanrı her halükarda cezalandırıcı mı yoksa af yolu açık olan, aydınlatan, uyaran, “hayatı birbirinize cehennem kılmayın” diyen, cenneti yaşama yollarını öğreten, hesap verme bilincini kazandıran, hiçbir haksızlığın karşılıksız kalmayacağını bildiren ve haksızlıklardan kaçınmayı salık veren Tanrı mı?

Sizin anlattığınız Tanrı “kim olursa olsun yalan söyleyemez; yalan, iftira, tecessüs, canlılara zulüm, insanlara bozuk mallar satmak/yedirmek tıpkı zina gibi, hırsızlık gibi büyük günahtır” diyen bir Tanrı mı yoksa “siyaset yaparken, ticaret ve alışverişte; yalan söyleyebilir, halkı aldatabilir, kendinizi haklı çıkarmak için her yolu deneyebilirsiniz” diyen bir Tanrı mı?

Sizin anlattığınız Tanrı “ana-baba, eğitici, yönetici yalan söyleyebilir, birbirine kötü davranabilir” pratiğine ses çıkarmayan bir Tanrı mı?

Sizin anlattığınız Tanrı “güçlü olmalısınız ve gücü elde etmek için her yolu mubah görebilirsiniz” diyen bir Tanrı mı?

Sizin anlattığınız Tanrı iyiliğe teşvik eden, iyiler cennettedir diyen bir Tanrı mı, yoksa “gününü gün et, ne şekilde olursa olsun gününü kurtar” diyen bir Tanrı mı?

Sizin anlattığınız Tanrı “onlar sözü dinler ve sözün güzeline uyarlar, yaşarlar” diyen bir Tanrı mı yoksa “işinize geleni duyun, dinleyin” diyen bir Tanrı mı?

Sizin anlattığınız Tanrı “sizin hayırlınız, insanlığa faydalı olandır” diyen bir peygamberle mi uyarıyor, yoksa “kendinizden başkasını düşünmeyin mi” diyor?

Sahi hiç aynaya bakıyor musunuz?

Siz nasıl bir Tanrı’ya inanıyorsunuz da gençliği, nesli o Tanrı’dan uzaklaşmış olarak değerlendiriyorsunuz?

Yazarın Diğer Yazıları