Mehmet Zeki Dinçarslan

Deprem Sonrası Ticari Konteynerler

Mehmet Zeki Dinçarslan

Deprem hepimizin hayatını derinden etkiledi. Şehrin büyük bir kısmı yerle bir olurken, geride kalan enkazın altında sadece binalar değil, aynı zamanda adalet duygumuz da kalmış gibi görünüyor. Bu süreçte, barınma ve ticaret için sağlanan konteynerler, belki de en önemli ihtiyacımız olan adaletin sağlanamadığı bir alan olarak karşımıza çıkıyor.

Deprem sonrası konteynerlerin dağıtımında yaşanan adaletsizlikler, toplumun vicdanında derin yaralar açıyor. Düşünün, depremden önce sadece bir yerde faaliyet gösteren bir firma, bir bakıyorsunuz ki şimdi 3-4 ayrı konteynerde iş yapıyor. Aynı anda başka bir esnaf ise bir konteyner bile bulamıyor. İhtiyacı olan insanlara bir konteyner bile verilmezken, bazı firmaların birden fazla konteyner alabilmesi hangi adalet anlayışıyla açıklanabilir?

Konteynerlerin yerleri de ayrı bir sorun. İyi yerlerde konteyner bulmak neredeyse imkânsız. Tanıdıkları olanlar, bir şekilde bu yerleri kaparken, diğerleri çaresizlik içinde bekliyor. Dahası, konteynerlerin ticari olarak kiraya verilmesi, hatta işletilmeyip boş bırakılması gibi durumlar da söz konusu. Bu konteynerler, gerçek ihtiyaç sahipleri yerine başkalarına kazanç kapısı mı oldu?

Konteynerlerin yollara ve kaldırımlara taşarak yaya yollarını tıkaması, şehirde yürümenin bile zorlaşmasına sebep oluyor. Peki, bu konteynerler neye göre verildi? Aynı firmanın birden fazla konteyner tutması adil mi? Belki de bir konteynerden fazlasını hak etmedikleri hâlde, bu imkânları elde edebildiler. Yanlış mı düşünüyorum? Eğer öyleyse, yetkililerin bunu açıklığa kavuşturmasını bekliyorum.

Bir diğer sorun ise, konteyner işyerlerinin kişilerin özel mülklerine izinsiz yerleştirilmesi. Bazı insanlar, belediyeden izin aldıklarını iddia ederek bu konteynerleri diledikleri yere koyuyorlar. Ancak bu durum, kişilerin mülkiyet hakkını hiçe sayarak büyük sorunlara yol açıyor. Yarın bir gün inşaatlar tamamlandığında, bu konteynerleri oradan çıkarmak ne kadar zor olacak, bunu kimse düşünüyor mu?

Bu süreçte planlama eksikliği de büyük bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Bazı dükkanlar aceleyle boşaltılırken, bu yerlerin boş kaldığı ve aceleyle yıkılmadığı da dikkat çekiyor. Daha iyi bir planlama ile, boşalan yerler hemen yıkılmak yerine, yeni yapılacak yerler tamamlanana kadar beklenebilirdi. Böylece, hem esnaf mağdur olmaz hem de şehir düzeni daha az bozulurdu.

Son olarak, caddelere yerleştirilen konteynerler, şehirdeki park sorununu daha da içinden çıkılmaz hale getirdi. İnsanlar, evlerine gitmek için bile park yeri bulmakta zorlanıyor. Konteynerlerin plansız yerleştirilmesi, sadece ticari değil, aynı zamanda sosyal hayatı da olumsuz etkiliyor.

Adalet, bir toplumun en temel ihtiyacıdır. Ancak, deprem sonrası Malatya’da yaşanan konteyner dağıtım sürecinde bu ihtiyacın ne kadar göz ardı edildiğini görüyoruz. Deprem sonrası yaşanan bu süreçte, adaletin sağlanamaması, gelecekte de onarılması zor toplumsal yaralar açabilir. Şimdi, yetkililerden bu konuyu daha adil ve şeffaf bir şekilde ele almalarını bekliyoruz. Adaletin sağlanmadığı bir yerde, refahı sürdürebilmek mümkün değil.

Yorumlar 2
Hakim 09 Eylül 2024 10:22

Ülke bir deve misali.... sormuşlar ya neren eğri nerem doğru ki demiş.Zeki abinin anlattığı haksızlıklara ilaveten rezerv alan yaygarasıyla sözde vasat bir ev için hem ülke kaynaklarının talan edilmesi hemde özel mülk gaspına maruz kalan sayısız insanlardan biri olarak sizlere konut yapıyoruz yalanlarıyla ranta kurban giden umutlarımıza neden olanların yönettiği ülke de bela eksik olmaz maalesef olmayacakta.ihalelere boğdukları deprem bölgesinde savaşta dahi yapılmayacak mülk gaspı yaparak iktidar zalimleştikçe zalimleşiyor.vasat rezil bir ev için 3 milyona ihale edilen konutlar için ülke kaynaklarının talan edilmesi yetmiyor ki birde özel mülkün ırzına musallat oldular.Şu an inşaat m2 birim fiyatı için 20 bin rakamı oldukça yeterli diye açıklama yapan özerk kuruluşlar, yapılan kırsal toki rezerva alan konut ihaleleriyle 85m2 bir ev ihalesi 3 milyonu bulmuş durumunda kaldı ki bitene kadar enflasyon farkıyla maliyeti hesap edilecek.saglam evine göz konulan ve yerinde dönüşümle evini yapmak isteyene zalimce karşı çıkıp mülk gaspı yapanların amacı ne depremzedelere konut ne hizmet tek amaçları rant ve talan.Yüce Allah nalet etsin devletin kaynaklarını talan edenlere bizlerin mülküne göz koyanlara.Ekonomiyi katleden Reisi Cumhur öyle bir zalimlikle gözünü karartmış vaziyette rantçılara ve iş takipçilerine rant alanı açmak için kentsel dönüşüm yasasını dahi katlederek işi özel mülk gaspına vardırdı.öyle ki hak arayışımıza dahi engel olacak kadar gözleri doymuyor.rezerv alanı dava ettiğimiz halde mahkemeleri dahi boşa çıkarmak için sürekli kentsel dönüşüm yasasını tahrip ettiler.elbet mahşer de kim kime azap olacak Yüce Allah ın adaletin de hak yerine bulacak.Yüce Allah dünyalık talan için zalimleşenlere nalet etsin.

Velioğlu44 09 Eylül 2024 00:53

Akpınarda isyerimin bulunduğu arsa üzerine konteynerler kurulmuş. İzinli veya izinsiz. Tapu sahibi benim. Mağdur olan benim. Başkaları fayda görüyor. Helal mi bu. Rezerv alan diyip aylardır bekletiliyoruz. İlerleme yok. Bilgi almak mümkün değil. Fal mi bakacağız bilgi için. Ağustos ayında rezerv alan ihaleleri tamamlanacak denildi

Yazarın Diğer Yazıları