
Denetimsizliğe isyan
Mehmet Zeki Dinçarslan
Bana mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?
Bana denetimsizliğin resmini çiz deseler, koca bir Türkiye haritası çizerim. Detay isteyen olursa da yanına minik bir Malatya haritası kondururum. Denetimsizlik bu safhada işte. Memleketi sarmalamış bir mikrop, en fazla bulunduğu yerlerden birisi de Malatya.
Geçen gün servis şoförleri isyana kalkmışlar, "bize neden ceza yazılıyor" diye. Kazan olsa devirecekler, padişah devrinde olsak isyan çıkaracaklar. Öyle ciddiler fakat benim anlayamadığım, algılayamadığım bir husus var. Trafik kuralları neden bir meslek grubu için esnetilsin? Bu meslek grubu neden böyle bir şeyi talep etsin?
Haberi okuduktan sonra mevzu aklıma takıldı. Neden insanlar denetim dışında kalmak isterler? Üstelik denetlenmedikleri zaman kurallara uyacaklarını değil uymayacaklarını da hepimiz biliyoruz. Kurallara uymamak için denetimin dışında kalmak istiyorlar.
Trafikte biraz dikkat kesildim. Algıda seçicilik. Servis araçlarının araç kullanma şekillerine baktım. Kuralsız geçişler, ters yönlere girişler, aşırı sürat. İnsan sadece kendisinden sorumlu değil trafikte. Başkalarına zarar verme ihtimaliniz var. Bir de taşıdıklarınız öğrenci. Memleketimizin geleceği her biri. Gerek ki onları hazine taşır gibi, aşırı hassas bir malzeme taşır gibi taşıyasınız. Tamam, bu bilinci herkesten beklemiyorum fakat ceza kesilmesine itiraz etmek de nedir?
Denetimsizlik kural ve kanunlarla idare edilen her organizasyon için bir hastalık niteliğindedir. Denetimin olmadığı organizasyon çöker gider, en iyi ihtimalle ilerleyemez. Denetim mekanizmaları doğal olarak oluşabileceği gibi bilinçli bir şekilde oluşturulması da mümkündür. Bir devlet organizasyonunun denetim birimleri vardır mesela. Bununla birlikte birimler arasındaki uyumu denetleyen mekanizmaları vardır. Şirketlerin denetimi çoğunlukla kendi içlerinde ve bazen dışarıdan tutulan denetçiler vasıtasıyla gerçekleşir. Bir ailede denetim mekanizması kendiliğinden oluşur. Aile reisi doğal denetçidir. Denetim hem başarının, iyiye-doğruya yönelmenin anahtarı hem de kötü olayların oluşmasının engelleyicisidir. Denetimin olmadığı bir yapının hastalıklı olduğunu söyleyebiliriz.
Ülkemiz maalesef ki bir denetimsizlik fırtınasının içinde kalmış durumda. Kanunların koyulması kadar uygulanması, uygulanıp uygulanmadığının denetlenmesi de önemlidir. Büyük suçların işlenişini ve kamu vicdanının tatmin olacağı şekilde ceza verilmeyişini üzüntüyle gözlemliyoruz haberlerde. Konu sadece suçlarla ilgili değil. Kamu yönetiminin her alanında yetersiz denetimlerin sonuçları ile karşı karşıya kalıyoruz.
Deprem sonrası Malatya, bu anlattıklarımın laboratuvarı niteliğinde bir alan. Şehrin yeniden yapılanması süreçlerinde denetim işini kim yapmalıydı diye sorarsanız cevabım sivil toplum olur. Malatya'da sivil toplumun oluşmamış oluşu, var olanlarınsa şehrin sorunlarından ziyade kendi gündemlerini sık sık dile getirmeleri neticesinde şehrimiz bir ucubeye dönüştü-dönüşecek. Kapalı kapılar ardında alınan kararlar, halkla bir şeylerin paylaşılmaması, soru işaretlerinin bir türlü cevap bulmaması faaliyetleri yürütenleri denetleyen bir sivil toplumun olmayışından kaynaklanıyor. Bir yerlerde inşaatlar yükseliyor fakat işin doğru yapılıp yapılmadığını tüm işler bittikten sonra göreceğiz. Süreci denetleyen yok.
Denetimsizliğin tehlikeli hale gelişi, denetlenmesi gerekenlerin, denetlenmeyeceklerini bilmeleri ile olur. Hırsız denetlenmeyeceğini bilse daha çok çalar, katil ceza almayacağını ya da az alacağını bilse pervasızca cinayet işler. Kırmızı ışıkta geçen kişi ceza almadığını görürse bunu alışkanlık haline getirir. Daha sonra hasbelkader denetlenmesi durumundaysa cüretkâr bir şekilde durumuna isyan eder.
Bizim servisçilerin isyanının sebebi de denetimsizliğe alışmış olmaları. Trafik kurallarının işleyişinde denetim sorunları var. Kimsenin, kimseden üstünlüğü yok. Birisi bir hata yapıyorsa ceza alır, almalıdır. Kuralların karşısında bir meslek grubunun çıkması ancak abesle iştigal olur. Servis minibüsü sürücülerinin bırakın dış denetimi, kendi aralarında bir iç denetim mekanizması kurarak kendilerini geliştirmeleri, memleketimizin geleceği olan çocuklarımızın üzerine daha fazla titremeleri gerekir.
Şehrimizin yeniden yapılanması sürecinin denetimsizliği ise öyle kolay düzelecek bir durum değil. Görünen o ki bir süre sonra “oldu da bitti maşallah” diyerek bize yaşanabilirliği sıkıntılı bir şehir teslim edecekler. Denetimin olmadığı, sorumluluğun olmadığı bir mekanizmanın bundan farklı bir getirisi olamaz zaten.