Mehmet Zeki Dinçarslan

Allah'tan rahmet diliyorum

Mehmet Zeki Dinçarslan

Dünyanın yönetim skalasını ara sıra sizler için tekrar tekrar çiziyorum. Sermaye sahipleri (şirketler) en üst sırada. Ardından demokratik görünen yöneticiler, antidemokratik görünen yöneticiler ve medya geliyor. Sermaye sahiplerinin ilgilenmedikleri bazı alanlarda ise anayasalar ve kanunlar var. Bu alanları mahalle aralarında çocukların çelik çomak oynamaları için terk edilmiş alanlar olarak görebilirsiniz. Şirketlerin menfaatlerine dokunana kadar burada hareket serbestisi var. Dikkat edilmesi gereken şey rantın oluşmaması. Rant oluşursa şirketler yine müdahale eder. 

Yukarıda sizler için bir gözlük verdim. Bu gözlükle Mısır’da bu on yıl içerisinde yaşanan olaylara ve neticelere bir daha bakın. Mısır’da düne kadar iktidarda olan despot bir yönetici vardı. Sadece Mısır’da değil, birçok Arap ülkesi despotlukla yönetiliyordu. Dünya petrol rezervlerinin büyük kısmını ellerinde bulunduran bu ülkeler zaman zaman sermaye tarafından hizaya sokulmaya ihtiyaç duyarlar. Yine böyle bir ihtiyaçlarında “Arap Baharı” adında bir senaryo vizyona girdi. Arap ülkelerinde halk ayaklanmaları çıkarıldı. Bir kısmı başlarındaki idarecileri alaşağı etti, bir kısmında da gösterilen çomak idarecilerin itaatlerini perçinledi. Nihayetinde bahar sona erdi. 

Mısır’daki müstebit, Hüsnü Mübarek (şimdi bir yerlerde kadehini kaldırmış Mursi’nin vefatını kutluyordur) bu rüzgârın etkisi ile devrildi ve ardından demokratik seçimler yapılarak Muhammed Mursi cumhurbaşkanı seçildi. Bu dönem çok uzun süremedi zira Arap Baharı’nın esas gayesi bir yerlerde demokrasi olması değildi. Demokrasi havarisi Batı, demokrasi şakşakçısı Batılı medya aslında demokrasiyi asla konuştukları kadar önemsemediler. Arap Baharı amacına ulaştı, çomağı görenler hizaya geldi, ardından ne olduğu kimsenin umurunda değil. 

Muhammed Mursi iktidarda kaldığı dönemde alkışlanacak ve eleştirilecek işler yaptı. Bunların hiçbirinin önemi yok zira bir iktidarı alkışlamak ya da eleştirmek için en az 2-3 yıllık bir sürenin geçmesi gerekir. İçeriğini asla bilemeyeceğimiz ve fakat muhtemel senaryo şöyle: Sermaye Mursi’yi imtihana soktu ve Mursi bu imtihanı geçemedi. Kısa iktidarı döneminde attığı bazı adımlar yoğun bir şekilde eleştirildi. Demek ki diyorum, karşısındaki gücün kendisini indireceğini fark ederek bir takım tavizler vermiş. Sisi gibi bir adamın eline yetki vermesi de bu tavizlerden birisi. Fakat namuslu bir adammış ki, zülfüyâra dokunacak mevzuların önünde durmuş ve neticeyi hepimiz biliyoruz. 

Demokrasiyi kutsal bir dinmiş gibi ağızlarında düşürmeyen, bu uğurda Irak’ta, Afganistan’da, Güney Amerika’da ellerinden geleni yapan Batı’nın ve medyasının Mısır ve Arap ülkelerinde oluşacak demokrasiyi ne kadar önemsedikleri de hepimizin malumu aslında. Mursi’ye, demokrasi inşa etmesi için süre vereceklerine iktidarı Sisi’ye teslim ettiler zira Sisi madden ve manen önlerine serilmişti muhtemelen. 

Kaybedenler ve kazananlar açısından durumu tekrar gözden geçirelim. Kazananlar: Küresel sermaye, Hüsnü Mübarek, Sisi. Kaybedenler: Muhammed Mursi, Mısır halkı. Kasanın her zaman kazandığı bu kumar masasında kasanın kim olduğu; kötülerin her zaman kazandığı bu dünyada kötünün kim olduğu bu tabloda aşikar değil mi sevgili dostlar? 

Muhammed Mursi, doğrusu ve yanlışlarıyla bu dünyadan göçüp gitti. Küresel sermayeye kölelik etmeyi kabul etseydi bugün hayatta olacaktı. Kendisini tanımadım, kişilik özelliklerini bilmem, siyasi hata ve başarılarını da takip etmedim. Sadece bu görünenlerden çıkarabildiğim kadarıyla kendisine saygı duyuyorum ve Cenabı-ı Allah’tan rahmet diliyorum.
 

Yazarın Diğer Yazıları