Lütfü Caner

Yüz Yıllık Laik Sistem'de Yetişen İnsan Profili!

Lütfü Caner

Değerli okurlarım: maalesef biz bazı insanlar;  şu üç günlük fani dünya hayatına öyle bir dalmışız ki; sanki ölüm hep bizi teğet geçecek ve hiç kapımızı çalmayacak gibi ve hiç ölmeyecekmişiz gibi dünya hayatının geçici bazı nimetlerine dalmış gidiyoruz.  Hak, hukuk, adalet, insanlık değerleri bazılarımız için hiç ama hiç bir şey ifade etmiyor..

Bu gün bu yazıyı yazdığımda, bölgemizde meydana gelen asrın felaketinin 46. günündeyiz. Deprem olmadan bir gün önce birileri bize deseydi ki; ey insanlar kendinize çeki düzen verin. Yüce Allah’ın bize emir ettiği helal, haram, hak, hukuk, adalet sınırlarını gözetin. Bir gün sonra çok büyük bir afetle karşılaşacağız ve belki de bir çoğumuzun son günüdür deseydi, biz bazı insanlar bütün bunları bize söyleyen o, kişiye şöyle bir tuhaf tuhaf bakar, sanki bütün bunlar birer boş sözlermiş gibi kulak asmaz kendimize göre bildiğimiz doğrulara göre yaşamımıza devam etmeye çalışırdık..

Aslında, bu yukarıda söylediğim cümleyi, yani bu sözünü ettiğim nasihati, bizi yoktan var eden yüce Allah, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) vasıtası ile bize gönderdiği Kuran’da defalarca tekrar tekrar okumamızı ve uymamızı emir ettiği halde, maalesef nefsimizin esiri olup, sanki ölüm hiç bize uğramayacakmış gibi Allah’ın istemediği yanlış bir hayat üzere yaşamımıza devam ediyoruz maalesef.

2021 yılının sonuydu. Bir gün Malatya Orduzu Aslantepe İlkokulu’nda, sınıf arkadaşım olan bir öğretmen arkadaşımı telefonla aradım. Ben İstanbul’da ikamet ettiğim için, arkadaşımı çok özlemiştim. Bu değerli arkadaşım okuyup öğretmen oldu ve yıllarca öğretmenlik yaptı. Mesleğinin son yıllarında Malatya Orduzu Aslantepe Ali Fevzi Ağan ilkokulu’nda emekliğine yakın okul müdürü olmuştu. Emekli olduktan sonra, Malatya şire pazarında kayısı ticareti ile uğraşmaya başladı bu değerli kardeşimiz.. Bir gün bu arkadaşımı arayıp hal hatır sordum ve biraz sonra sohbetimiz kayısı fiyatlarının ne kadar olduğu konusunda geldi. Bende bu eğitimci arkadaşıma hitaben, hoca kaysı fiyatlarını geçenlerde sordum 30 lira dediler. Bu son günlerde kuru kayısı fiyatları biraz düşmedi mi diye sorduğumda; Caner üstadım ne 30, şu anda kaysı dolara endeksli 135 liradan satılıyor dediğinde gerçekten şok olmuştum. 25 liradan 135 lira olmuştu bir kaç ayda..

Peki, hoca dedim bu sene millet kuru kaysı yiyemeyecek galiba? Arkadaşımda şakadan, aman sende Caner üstadım, mal güzel gidiyor, dolar geliyor. Millet şöyle biraz para kazansın dediğinde, bende dedim ki, peki millet bu fiyatları böyle yükseltiyor da, fakir, fukara hiç kuru kaysı alamayacak mı dediğimde; vallahi Caner üstadım, millet iyi para kazanıyor, dolarlar geliyor, millette kaysı yemeyiversin ne olacak yani diyor tüccarlar..

Evet, birileri paranın şehvetine çok fena kapılmıştı. Millet kayısı yemesin, zeytin yemesin, peynir yemesin, et yemesin, domates, salatalık, soğan, patlıcan, makarna, salça, bulgur, sıvı yağı, velhasıl kısacası, fakir fukaranın bütün bunları yemeye, içmeye ne hakları vardı canım? Yemesinler içmesinler bak, tüccarlarımız, zincir marketlerimiz, zenginlerimiz dolarla ihracat yapıp ne güzel banka hesaplarında dolarları bol bol istif ediyorlar. Yemek içmek fakir fukaranın neyine canım...

Evet, değerli okurlarım: Yazımızın başında belirttiğimiz gibi: Maalesef milletimizin önemli bir bölümü; öylesine paranın şehvetine kapılmış ki, helalı, haramı, hakkı, hukuku, adaleti ve merhameti öylesine unutmuş ki, bana bu dünyada ölüm yok dercesine bütün insani değerlerinde uzaklaştığının farkında değil. Mesela, Malatya’da bu depremde, bir vatandaş, (TOKİ ) den aldığı ucuz sosyal konutu, 9 bin liraya depremzedeye kiraya veriyor, kendisi gidip iki bin liraya ev kiralıyor. Yıkılan binaların altında halen feryatlar yükselirken, birileri bu feryatları duyduğu halde merhametsizce davranmaya devam ediyor…

Evet, maalesef, bu yaşadığımız yüz yıllık laik ve Seküler sistem öylesine bir insan profili yetiştirdi ki; ailenin 15/ 16 yaşlarında ki kız veya erkek çocukları, ben LGBT’iliği veya özgür yaşamı benimsiyorum dediklerinde,  aile büyükleri bazı anne ve babalar, bu onların özgür iradeleri ile tercihleridir diyebiliyorlar…

Ey büyük Allah’ım:  Osmanlının en zayıf döneminde 1918’de Çanakkale savaşında, 7 düvele karşı 250 bin ŞEHİT verip  düşmana çiğnetmediğimiz bu topraklarda, LGBT’iler, Komünistler, Sosyalistler, PKK’lılar, FET Öcüler  yetişsin, Askerine, polisine,  vatandaşına kurşun sıkacak kadar canileşen , vatanına, dinine, ezanına ve bayrağına saygı duymayan nesiller yetişsin diye mi bu koca yüz yılı  geçirdik ??? Saygılarımla…

Yazarın Diğer Yazıları